Views: 0
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Siyasal Bilimler Fakültesi Uluslararası ilişkiler bölümü Öğretim Üyesi, Uluslararası Diplomasi Okulu ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. M. Sadık Akyar, Corona Virüs Sonrası KKTC’nin durumu konusunda açıklamalarda bulundu.
Akyar;10 Mart 2020 tarihinden 20 Nisan 2020 tarihine kadar 109 kişinin Covid-19 test sonucunun pozitif çıktığı, dört kişi de hayatını kaybettiğini belirtirken, KKTC yetkili makamları ilk vakanın ortaya çıkmasıyla birlikte toplum ve halk sağlığı kapsamında gerekli tedbirleri aldıklarını ve almaya da devam etmekte olduklarını ifade etti.
“Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlar daha fazla işbirliği yapabilmeli”
Diğer önemli bir konu ise Rum tarafının virüse karşı beraber hareket etme konusundaki isteksizliğidir. Aslında başlangıçta GKRY’nin kapıları kapatma kararı sonrasında her iki taraf ortak hareket etseydi, özellikle Rum tarafı için belki de bilanço daha hafif olabilirdi. Gerçi Ortak Sağlık Komitesi ve İletişim Ofisi kanalıyla bazı görüşmelerin yapıldığı kamuoyu ile paylaşıldı ancak krizin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bunu yeterli olmadığını görülmektedir. Aslında bu bize 46 yıldır kemikleşmiş hale gelen birarada yaşama kültürünün de sonunun geldiğini göstermektedir. Çünkü ülkeler arasında uzun yıllar süren köklü sorunlar genelde sorun ile direkt ilgisi olmayan exogen (dış) ve endogen (iç) faktörler ile yumuşamakta veya çözüm bulmaktadır. Ancak Kıbrıs’ta her iki tarafı yakından ilgilendiren küresel bir konu üzerinde bile lokal bir işbirliği olmamıştır. Bu ise bizi ileride gündeme gelebilecek muhtemel görüşmelerin olumlu sonuçlanması konusunda şüpheye düşürmektedir. Rusya bir NATO ülkesi olan İtalya’ya yardım için asker göndermiş, ABD İran’ın bazı hesaplarındaki blokeyi kaldırmış ancak aynı adada yaşayan iki ülke birbiri ile işbirliği yapmaktan imtina etmiştir. Ancak bu süreçte yaşananlar bize bu işbirliğinden kaçan tarafın daha çok Rum tarafı olduğunu işaret etmektedir. Aslında Rum kamuoyu gelmiş oldukları bu durum ile ilgili aşamayı kendi hükümetlerinden de sorgulamalıdır. Çünkü işbirliği olsaydı, belki Rum tarafının kayıpları daha az olabilirdi.
“Üniversiteler ve turizm, öncelikle tabelaya yazılmalı”
Gelinen aşamada salgın ile ilgili tedbirler devam etmektedir. Ancak bu tür durumlarda mevcut durumun yönetilmesi ile ilgili tedbirlerin yanında, geleceğe yönelik tedbirlerin alınması, planlamaların yapılması da önemlidir. Özellikle ambargolar nedeniyle kırılgan bir ekonomik yapıya sahip olan KKTC, salgın sonrası bu kırılganlığın etkilerini en aza indirmek için gerekli tedbirleri şimdiden almak zorundadır. Peki bu tedbirler neler olabilir? KKTC’nin ekonomisindeki lokomotif sektörler eğitim ve turizmdir. Futbol yorumcularının eleştiri yaparken kullandıkları klişe bir cümle vardır. “Ben antrenör olsam, önce şu futbolcuyu tabelaya yazarım, sonra da diğerlerini”. Bize göre de KKTC Hükümeti, Corona sonrası ekonomik yapılanmada Eğitim, yani üniversiteleri, sonra da turizm sektörünü öncelikle tabelaya yazmalı, daha sonra bu sektörler ile ilgili diğer alanları önem derecesine göre belirterek alınması gereken tedbirleri uygulamaya sokmalıdır. Tabi burada turizm derken casinoların da turizm sektörü içine dahil edilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Bunun için en uygun yolun Kıbrıs Üniversiteler Birliği(KÜB), Otel ve Casino Birlikleri ile işbirliği yapılarak sektör temsilcilerinin taleplerine kulak verilmelidir. Burada söz konusu sektörler ile neler yapılması gerektiğini uzun uzadıya belirtmeyeceğiz. Çünkü, kendileri alınacak tedbirleri ayrıntılı bir şekilde hem kamuoyu hem de hükümet ile paylaşmış ve paylaşmaya da devam etmektedirler. Burada bize göre gelecekte her iki sektörü de ilgilendiren önemli bir konuyu gündeme getirmek istiyoruz.
“KKTC, THY’nin indirim ağında mutlaka yer almalı”
TC Hükümetince açıklanan ilk ekonomik pakette THY’na yurtiçi uçuşlarda %17’lik bir KDV indirimi sağlanarak KDV oranı %1’e çekilmiştir. Söz konusu karar genişletilerek Türkiye’den KKTC’ye sefer düzenleyen tüm havayolu şirketlerini kapsayacak şekilde genişletilmesinin sağlanması üzerinde çalışılmalıdır. Bu değişiklik aynı zamanda TC Cumhurbaşkanlığı Kıbrıs İşleri Koordinatörü olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile görüşülerek halledilebilir. Eğer halledilemediği takdirde, KKTC Hükümeti tarafından KKTC’ne turist ve öğrenci taşıyan tüm havayollarına, getirdiği kişi başına belirli bir süre için vergi iadesi verilmesi yoluna gidilebilir. Çünkü KKTC’ye ulaşımda ana arter olan havayolu taşımacılığının salgın sonrası eğitim ve turizm sektörünün kısa zamanda tekrar canlanması için önemli bir etken olduğu öngörülmektedir. Hatta bu uygulama daha sonra kalıcı bir hale dahi getirilebilir.
“Ambargoların kalkması için bir fırsat olabilir”
Şu anda çok trend olan bir cümle vardır. “Corona sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”.
KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Hükümetince Corana’nın yarattığı bu ortamdan yararlanmak için
bazı politik adımların atılmasının en uygun zamanı olduğu öngörülmektedir. KKTC’ne
uygulanan ambargoların kalkması, KKTC’nin tanınması, AB’nin GKRY’ne yaptığı tek taraflı
yardımların sorgulanması için hangi hamlelerin yapılması gerektiği şimdiden belirlenmeli ve
kriz sona ermeden gerekli adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde geç kalınabilir. Özellikle
ülkelerin yardıma ve işbirliğine ihtiyacı olduğu bu ortamda KKTC’ne uygulanan ambargo ve
izolasyonlar nedeniyle yaşadığı zorluklar gündeme getirilmeli, AB’nin böyle bir zamanda bile
takındığı etik ve adil olmayan bu tutum, başta AİHM olmak üzere uluslararası mahkemelere
taşınmalıdır. Papa geçen pazar Vatikan’da verdiği Paskalya ayininde “Ülkelere uygulanan her
türlü ambargo ve zorlukların kriz zamanında kalkması gerektiği, bunun için dua edeceğini”
söylemiştir. Dolayısıyla şu anda KKTC kendisine yıllardır yapılan haksızlıkları Türkiye’nin
de yardımıyla tüm dünya kamuoyu ve ülkeleri ile paylaşarak kendisine bir avantaj yaratabilir.
“Türkiye, Rum tarafına da katkı yapabilir”
Türkiye’nin Corona salgını esnasında şu ana kadar 34 ülkeye tıbbi ekipman yardımında
bulunduğu TC Dışişleri Bakanlığınca kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu ülkelerin arasında
Türkiye’den yardım talep eden Ermenistan’ın dahi bulunduğu belirtilmiştir. Aslında şu ana
kadar Türkiye tarafından KKTC üzerinden GKRY’ne tıbbi ekipman yardımında
bulunulabilirdi. Kanaatimizce söz konusu yardım için geç kalınmamıştır. Böylelikle en
azından Rum kamuoyuna bir iyi niyet mesajı verilebilir. Tabi bu teklifimize karşı çıkanlar
olabilir, Onlara cevabımız “İyilik yap denize at, balık bilmezse halik bilir” atasözü olacaktır.
“Olağanüstü zaman ve durumlar yeni liderler doğurur”
Olağanüstü zaman ve durumlar yeni liderlerin doğmasına da yol açmaktadır. KKTC halkı bu
süreçte hangi liderin, hangi özelliği ile kriz çözme ve yönetme kabiliyetini olduğunu da
gözlemlemektedir.
Dolayısıyla salgın nedeniyle Ekim ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde liderlerin
bu özellikleri halk tarafından muhakkak değerlendirilecektir.
“Boruyla sutaşıma hattı tamir edilmeli”
Corana salgını ile direkt ilgisi olmasa da, salgının uzaması durumunda önem kazanacak diğer bir konu da Türkiye ve KKTC arasındaki ‘Su İsale Hattı’nın bir an önce onarılmasıdır. Her ne kadar hattın onarımının Haziran ayı başına kadar tamamlanacağı açıklanmışsa da, herhangi bir aksama olmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
“Türkiye, her zaman KKTC’nin yanında olacaktır”
Sonuç olarak; KKTC’de Corona salgınının sona erdirilmesi için halk sağlığı ve mevcut durum ile ilgili bazı ekonomik tedbirler alınmış, alınmaya da devam etmektedir. Ancak kriz sonrası ekonomik problemlerin en aza indirilmesi için başta Eğitim ve Turizm sektörü olacak şekilde alınacak tedbirlerin şimdiden hayata geçirilmesi önem arz etmektedir. Aksi takdirde, özellikle üniversite eğitiminde yaşanabilecek durumlar sonucunda oluşabilecek öğrenci kayıplarının geri dönüşü, rekabetin üst düzeye çıktığı bu alanda uzun yıllara mal olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, KKTC Hükümetinin alacağı bu tedbirlerde Türkiye ve Türk Halkı her zaman olduğu gibi, KKTC’nin yanında olmaya devam edecektir.