Türkiye karşıtı eksenin tehlikeli olduğunu düşünüyoruz

41
reklam alani

Views: 0

Kıbrıs Rum Kesimi ana muhalefet partisi Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) Genel Sekreteri Andros Kiprianu, “Doğu Akdeniz’de askerileştirmeye karşı olduğumuz gibi işgalci olduğunu bildiğimiz İsrail ordusuna da karşıyız. Türkiye karşıtı eksenin tehlikeli olduğunu düşünüyoruz. Kıbrıslı Rumların ya da Türklerin güvenli hissetmesi askeri yöntemlerle olmayacaktır.” dedi.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde “Doğu Akdeniz’deki Jeopolitik Gelişmeler ve Kıbrıs” konulu panel düzenlendi.

Moderatörlüğünü TEPAV AB Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp’ın üstlendiği panele Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Dış İlişkiler Sekreteri Armağan Candan ile Kıbrıs Rum yönetiminden Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) Genel Sekreteri Andros Kiprianu konuşmacı olarak katıldı.

 

Türkiye’de bulunmaktan memnun olduğunu belirten Kiprianu, Kıbrıs meselesinin çözümü için dürüst ve içten olunması gerektiğini söyledi.

“ABD yönetimi aldığı kararlarla yangına körükle gidiyor”

Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların jeopolitik kargaşa, çatışma ve rekabete sebebiyet verdiğini ifade eden Kiprianu, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbonun, siyasi krizlerin ve ABD yönetiminin bölgeye yönelik planlarının bölgede silahlanma yarışına neden olduğunu belirterek şunları dile getirdi:

“ABD tarafından demokratikleşme kisvesi altında bölgede yürütülen plan karmaşaya, kan ve gözyaşına sebep oluyor. Şu anki ABD yönetimi aldığı kararlarla yangına körükle gidiyor. (ABD Başkanı Donald) Trump’ın uluslararası toplumda tartışmalara neden olan kararları uluslararası güvenlik sistemini de kötü etkiliyor.”

Doğu Akdeniz’deki kaynakların kamu sosyal varlığı olarak görülüp belirli parametrelere göre insanların faydasına sunulması gerektiğine işaret eden Kiprianu, doğal kaynakların bölgede askerileşmeye neden olmaması konusunda dikkatli olunmasını önerdi.

Her ülkenin egemenliğinin gözetilerek hareket edilmesi gerektiğini ve AKEL olarak bunu önerdiklerini söyleyen Kiprianu, “Kıbrıs aslında kendi haklarını korumak istiyor ve komşu ülkelerle anlaşma yapmayı planlıyor ancak Türkiye Kıbrıs hükümetini ve bu anlaşmaları kabul etmiyor, bu planların Kıbrıslı Türkleri doğal kaynakların dışında bırakacağını düşünüyor.” dedi.

Kıbrıslı Türklerin haklarının garanti altında olduğunu savunan Kiprianu, “Onların haklarının korunması için elimizden geleni yapacağımızı her konumda belirttik. Kıbrıs meselesi askeri mantıkla çözülemez.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye karşıtı eksenin tehlikeli olduğunu düşünüyoruz”

Kıbrıs sorununun çözümünden sonraki süreç hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kiprianu, “Kıbrıs sorununun çözümünden sonra Türkiye ile diyalog kurularak bir doğalgaz boru hattı oluşturulabilir. Bu hat, doğalgazın taşınması açısından Avrupa ve Türkiye arasında bir köprü vazifesi üstlenebilir.” dedi.

Kiprianu şöyle devam etti:

“Bölgesel iş birliği yapılabileceğini düşünüyoruz. Doğu Akdeniz’de askerileştirmeye karşı olduğumuz gibi işgalci olduğunu bildiğimiz İsrail ordusuna da karşıyız. AKEL olarak biz belirli bir mantık kapsamında ilerliyoruz. Türkiye karşıtı eksenin tehlikeli olduğunu düşünüyoruz. Kıbrıslı Rumların ya da Türklerin güvenli hissetmesi askeri yöntemlerle olmayacaktır. Kıbrıs meselesini bir an önce çözebiliriz, detaylar daha sonra netleşebilir. Bizler siyasi kararlar almalıyız. Kıbrıs meselesinin Crans-Montana’da kaldığı yerden devam etmesi ve Guterres planı kapsamında ilerlemesi gerekiyor. Kıbrıs, dünyadaki en askerileşmiş alanlardan biri. Kıbrıs kontrol noktaları mayınlardan kurtarılıp Doğu Akdeniz’de bir güvenlik bölgesi olmalıdır.”

CTP Dış İlişkiler Sekreteri Candan ise Kiprianu’nun ilk kez Ankara’yı ziyaret ettiğini söyledi. Kıbrıs meselesinin çözümü noktasında Kiprianu’yla açık konuşmaya karar verdiklerini dile getiren Candan, “Bu toplantıları hem Kıbrıs’ta hem de dışarıda birçok kez gerçekleştirmeye çalıştık. Kıbrıs sorununa çözüm getirmeye çalışıyoruz. Kıbrıslı Türkler için daha iyi bir gelecek peşindeyiz. Bu toplantılar Kıbrıslı taraflar arasında daha iyi bir ortam sağlayacaktır.” diye konuştu.

Kıbrıs konusunda “sonu gelmeyen müzakerelerin” artık geride kaldığını ifade eden Candan, “Bu tarz karmaşık ve hassas siyasi sürecin başarıya ulaşması için ana konulara dikkatle bakılmalı.” dedi.

“Crans Montana’dan bıraktığımız süreci ilerletebiliriz”

İsviçre’de geçen yıl yapılan Crans Montana Konferansı’nda yönetişim, gücün paylaşılması, mülkiyet ve AB konusunda müzakereler yürütüldüğünü anımsatan Candan, Rum tarafının uzlaşmaz tavırları sonucu konferansın başarısız olduğunu ifade etti.

Bu yüzden daha fazla müzakere istemenin anlamlı olmadığını belirten Candan, “Ada’daki statükonun kabul edilemez olduğu fikrine katılıyorum. Öncelikle BM Özel Temsilcisi ile bir araya gelinerek yeni sonuç odaklı bir yapı oluşturulabilir. Montana’dan bıraktığımız süreci ilerletebiliriz bize sadece birkaç ay lazım. Geriye kalan çözülmemiş hususlarda da çözümler getirilmeli.” diye konuştu.

Kıbrıslı Türklerin Rum tarafından daha fazla netlik ve güvence istediğini anlatan Candan, şöyle devam etti:

“Kıbrıslı Rumlar referanduma hayır demişti. Biz de Guterres ile referanduma girdiğimiz zaman Rumlar bunu destekleyecek mi bilmek istiyoruz. Bu Rumlar tarafından reddedilecek olursa alternatif planlar ne olacak görmemiz lazım. ya tam ayrılık ya tam bir federasyon oluşturulmalıdır. Federal çözüm istiyorsak bunun çözümü var. Siyasi iradeye ihtiyaç duyuyoruz. Şimdiye kadar ulaştığımız noktanın ötesine geçelim. Türkiye, Yunanistan ve diğer uluslararası aktörler Kıbrıs meselesinin çözümüne destek olmalı. Bu herkesin çıkarına olacaktır.”

Bununla birlikte bölgedeki bazı ülkelerin sorunun çözülmesini istemeyebileceğine dikkati çeken Candan, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de gücünü artırmasını istemeyen ülkeler olacaktır. Bölge içerisinde hidrokarbon kaynaklarının yönetimi dahil olmak üzere ekonomik istikrar çok önemlidir. Önümüzde yeni bir çağ açılıyor bu kapsamda yeni çabaların Kıbrıs sorununa çözüm getireceğini düşünüyorum.” dedi.

Paylaş