Views: 0
Kadına şiddetin boyutunun her geçen gün daha da büyüdüğü ülkemizde son 10 yılda 17 kadın, hunharca katledildi. Bu rakam ise 2017 yılının ilk 10 ayında ürkütücü boyuta ulaştı. 2017 yılının Ekim ayına kadar ülkemizin çeşitli bölgelerindeki 5 kadın öldürüldü.
Son 10 yılda öldürülen kadınların tümü de eşleri veya sevgilileri tarafından cinayete kurban gitti. Kadın cinayetlerinin işleniş biçimleri ise kan dondurur nitelikte… Öldürülen kadınların tümü ya defalarca bıçaklanarak ya da tabanca veya tüfekle vurularak vahşice katledildi. 2017 yılında meydana gelen cinayetlerde ise öfke ve şiddetin de boyutunun arttığı gözlemlendi.
Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Başkanı Doç. Dr. Canan Perkan Zeki, artan kadın cinayetlerini ve toplumun içinde bulunduğu durumu değerlendirdi…
Kıbrıs Postası’nın haberine göre; “Artan cinayetler toplumu kaosa sürüklüyor” diyen Zeki, kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı toplumların ataerkil toplumlar olduğuna dikkat çekti. Ataerkil toplumlarda cinsiyet kimliği ve cinsiyet rollerinin kadınlar için çok katı sınırlar belirlediğine dikkat çeken Zeki, küçük yaştan itibaren, kadının “hayır” deme hakkının elinden alındığını vurguladı.
Doç. Dr. Canan Perkan Zeki, cinayet sebeplerinin ekonomik, sosyal, kültürel, ahlaki ve eğitim düzeyi yetersizliği gibi birçok sebeple de alakalı olabileceğini belirtirken; ataerkil toplumlarda erkeğin kadından güçlü olduğunun savunulduğunu belirtti. Son dönemlerde artan cinayetlerde kadınların silah ve bıçakla öldürülmesi ise ataerkil toplumların tümünde olduğu gibi bir ‘güç gösterisi’ olarak yorumlanıyor.
2017 yılında 5 kadın cinayeti…
Kadına şiddetin boyutunun her geçen gün daha da büyüdüğü ülkemizde son 10 yılda 17 kadın hunharca katledildi. Bu rakam ise 2017 yılının ilk 10 ayında ürkütücü boyuta ulaştı. 2017 yılının Ekim ayına kadar ülkemizin çeşitli bölgelerindeki 5 kadın öldürüldü.
Cinayet şekilleri tüyler ürpertiyor
Son 10 yılda öldürülen kadınların tümü de eşleri veya sevgilileri tarafından cinayete kurban gitti. Kadın cinayetlerinin işleniş biçimleri ise kan dondurur nitelikte. Öldürülen kadınların tümü ya defalarca bıçaklanarak ya da tabanca veya tüfekle vurularak vahşice katledildi. 2017 yılında meydana gelen cinayetlerde ise öfke ve şiddetin de boyutunun arttığı gözlemlendi.
‘Cinsiyet kimliği ve rolleri’ etken
Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Başkanı Doç. Dr. Canan Perkan Zeki, kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı toplumların ataerkil toplumlar olduğuna dikkat çekti. Ataerkil toplumlarda cinsiyet kimliği ve cinsiyet rollerinin kadınlar için çok katı sınırlar belirlediğine dikkat çeken Zeki, küçük yaştan itibaren, kadının “hayır” deme hakkının elinden alındığını açıkladı.
Cinayet türleri ‘güç gösterisi’
Doç. Dr. Canan Perkan Zeki, cinayet sebeplerinin ekonomik, sosyal, kültürel, ahlaki ve eğitim düzeyi yetersizliği gibi birçok sebeple de alakalı olabileceğini belirtirken; ataerkil toplumlarda erkeğin kadından güçlü olduğunun savunulduğunu da belirtti. Son dönemlerde artan cinayetlerde kadınların silah ve bıçakla öldürülmesi ise ataerkil toplumların tümünde olduğu gibi bir ‘güç gösterisi’ olarak yorumlanıyor.
Artan cinayetler, toplumu kaosa sürüklüyor
Ülkede son yıllarda işlenen kadın cinayetleri tüyler ürperten boyutlara ulaştı. Son 10 yılda toplam 17 kadın, eşleri veya sevgilileri tarafından hunharca katledildi. Özellikle içinde bulunduğumuz 2017 yılında Mağusa, Tatlısu, Lefkoşa ve Alayköy bölgelerinde öldürülen kadın sayısı, yılın henüz ilk 10 ayında 5’e yükseldi. Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Canan Perkan Zeki, toplumda infial yaratan ve her geçen yıl daha da artan kadın cinayetlerini değerlendirerek, kadın cinayetlerinin sebeplerinin, ataerkil toplumlarda cinsiyet kimliğinin oluşumu ve oluşturulmasıyla yakından alakalı olduğuna dikkat çekti. Görüşlerini ünlü kişilik kuramcıları Freud ve Erikson’un kuramları ile destekleyen Zeki, kadınların erkekler tarafından öldürülme sebeplerinin psikoseksüel ve psikososyal nedenlere de bağlanabileceğini belirtti. Ataerkil toplumlarda cinsiyet kimliğinin çok katı sınırlar ve rol tanımlarıyla öğretildiğini belirten Zeki, kadının, küçük yaştan itibaren ve hangi sebep için olursa olsun “hayır” deme hakkının elinden alındığını belirterek, ekonomi ve ‘namus’ gibi konuların da devreye girmesi ile sorunların cinayete varan boyutlara ulaştığına dikkat çekti. Zeki, kadın cinayetlerinin önüne geçmenin önce aile, ardından da okullarda cinsiyet kimliği ve cinsiyet rolleri ile ilgili verilecek eğitimlerle mümkün olabileceğini vurguladı.
10 ayda 5 cinayet!
Cinayet vakaları, ülke gündemini sarsan olaylarken, özellikle kadın cinayetleri de toplumu derinden etkileyip huzur bozuyor. Son 10 ay içerisinde yaşanan 5 kadın cinayeti ise istatistiklere göre ‘en yüksek oranda kadın cinayetinin işlendiği yıl’ olarak 2017 yılını işaret ediyor. Yılın ilk kadın cinayeti olan ve Burcu Okumuş’un, eşi Özgür Okumuş tarafından sokak ortasında defalarca bıçaklanarak öldürülmesinin etkisi henüz geçmemişken, ülke, yine nisan ayında, bu kez Haspolat’taki üniversite kampüsünde işlenen Gamze Pehlivan cinayeti ile sarsıldı. 1 hafta içinde meydana gelen her iki cinayet de gündüz saatlerinde ve herkesin gözü önünde işlenirken; Pehlivan, eski sevgilisi Suat Aşır tarafından tam 36 yerinden bıçaklandıktan sonra yakıldı.
Haziran ayında işlenen Zehra Sorver cinayetinde ise vahşetin boyutu giderek arttı. Zehra Sorver, eşi Levent Sorver ve oğlu tarafından önce tuz ruhu içirilerek darp edildi, ardından boğazı sıkılarak elbise dolabına kilitlenip, ölümüne intihar süsü verilmeye çalışıldı. Yaşanan vahşetin üzerinden çok geçmeden bu kez bir cinayet haberi de Tatlısu’dan geldi. Eşi Ayşe Yalçın’a, zimmetinde bulunan tabancası ile defalarca kurşun yağdıran polis memuru Kemal Yalçın, daha sonra da kendisini öldürdü.
Yılın ilk 6 ayında art arda yaşanan 4 kadın cinayetinin etkisi henüz atlatılamamışken, Mağusa’da geçtiğimiz gün yaşanan son cinayette ise bu kez hemşire Halime Çetin öldürüldü. Kendisi ile barışmak istemeyen Halime Çetin’i av tüfeği ile 4 yerinden vuran Hayrettin Özcömert, işlediği cinayetin ardından intihara teşebbüs etmesi nedeni ile halen ölüm kalım savaşı veriyor.
Zeki: ‘‘Yine bir kadın, bir erkeğe ‘hayır’ dediği için öldürüldü’’
Mağusa’da, 5 Ekim Perşembe akşamı, ülkenin yine kan donduran bir cinayet ile sarsıldığını belirten Doç. Dr. Canan Perkan Zeki, “Yine bir kadın, bir erkeğe hayır dediği için öldürüldü” şeklinde konuştu. Kadınların öldürülme sebeplerinin ekonomik, sosyal, kültürel, ahlaki ve eğitim seviyesi yetersizliği ile de bağlantılı olduğunu belirten Zeki, kadın cinayetlerinin özellikle ülkemizde olduğu gibi ataerkil toplumlarda gözlemlenen ‘cinsiyet kimliğinin oluşumu ve oluşturulması’ ile de yakından ilintili olduğu görüşünde olduğunu belirtti. Ünlü kişilik kuramcıları Freud ve Erikson’un kuramlarını referans gösteren Zeki, kadınların erkekler tarafından öldürülme sebeplerinin psikoseksüel ve psikososyal olduğunu söyledi. “Bu kuramlara göre, cinsiyet kimliği, 3- 6 yaşları arasında oluşur. Kız ve erkek çocukları cinsiyetlerini, cinsiyetlerinin gerektirdiği rol ve görevlerini bu yaş aralarında öğrenir” diyen Zeki, “cinsiyet kimliği” denen kavramın, toplumumuzun da olduğu gibi ataerkil toplumlarda çok katı sınırlar ve rol tanımlarıyla öğretildiğinden, kadının küçük yaştan itibaren ve ne sebepten dolayı olursa olsun “hayır” deme hakkının elinden alındığını kaydetti. Kız çocuklarından ve kadınlardan, ataerkil toplumlarda beklenen roller ve davranış biçimlerinin belirli ve keskin olduğunu da belirten Zeki, erkeklere ise hayatlarını kadınlara oranla çok daha esnek ve kendi istekleri doğrultusunda yönetebilecekleri bir şekilde öğretildiğini belirtti.
‘‘Cinayetler, ataerkil toplum yapısından uzaklaşarak engellenebilir’’
Ülkemizde ve bu tür toplumlarda kadının hayatına yön verip kendi başına karar vermesi aşamasında muhakkak babası, eşi veya ağabeyleri tarafından engellendiğini belirten Doç. Dr. Zeki, “Erkeğin yetiştirilme tarzı ve eğitim seviyesi yetersizliğine bir de ekonomik ve namus gibi konular da eklenirse, bu maalesef ki cinayetle bile sonuçlanabiliyor” şeklinde konuştu. Ataerkil toplumlarda erkeğin kadından güçlü olduğunun savunulduğunu belirten Zeki, erkeğe silah ve bıçağın, birer ‘güç aleti’ olarak öğretilmesi nedeniyle günümüzde işlenen cinayetlerde silah ve bıçak kullanılarak, aslında bir ‘güç gösterisinin’ yapıldığını da kaydetti. Cinayetlerin, ancak cinsiyet rolleri ve cinsiyet kimlikleri ile ilgili tabuları ve keskin çizgileri toplumun eğitim ile aşması sayesinde bitebileceğine dikkat çeken Zeki, çocukların önce ailesi tarafından yetiştirilmesi, ardından da okullarda bu yapının esnekleştirilmesi sayesinde kadının kendi kararlarını alabilecek ve kendi rolünü belirleyebilecek yetkinlikte görülebileceğini söyledi. Kadına bu hakkın tanınması gerektiğinin öğretilmesi ile toplumda bu gibi olayların yaşanmayacağına dikkat çeken Zeki, bu sayede gençlerin de daha güvenli bir toplumda yetişebileceğini vurguladı.