Views: 0
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve son bir haftadır ülkemizde de görülen koronavirüs yayılmaya devam ederken belirsizlikler ve bilgi kirliliği de insanların büyük kaygılar yaşamasına sebep oluyor. Yaşanan krize karşı alınan önlemler giderek artarken, koronavirüs tek gündemimiz olmaya devam ediyor. İnsan hayatını tehdit eden her olayın kişide kaygı, korku ve paniğe neden olabileceğini belirten Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Esra Uğurlu Koçer, “Bu süreçte sosyal hayatınız ve aile yaşantınızla ilgili de kaygılar yaşayabilirsiniz fakat kaygı ve panik virüsten daha tehlikedir” dedi.
Dünya genelinde görülen yeni tip coronavirüs (Covid-19) gündem olmaya devam ederken, kaygıları da beraberinde getiriyor. Özellikle sağlık çalışanları hastalar ile temas ihtimallerinin yüksek olması nedeni ile sadece kendisi için değil etrafında yaşadığı sevdikleri içinde büyük risk taşıyor. Yaşanılan bu süreçte çalışanlar, sorumluluklarını yerine getirirken, sosyal hayat ve aile yaşantıları ile ilgili de kaygılar yaşıyor.
Kaygı ve Panik Bulaşıcıdır!
İnsanların yaşanılan bu gibi durumlarda farklı farklı tepkilerde verdiğini belirten Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Esra Uğurlu Koçer, “Her insan stresli durumlara kişisel özellikleri, travmatik deneyimleri ve içinde bulunduğu şartlar dahilinde farklı tepkiler verebilir. Belirsizlik herkes için ciddi bir problem. Her şeyi kontrol edemeyiz. Öncelikle kontrol edebileceğimiz noktalardaki tüm önlemleri aldığımıza emin olmalıyız. Unutmamamız gereken en önemli şey kaygı ve paniğin virüsten daha bulaşıcı olduğudur” dedi.
Birbirinizi Olumsuz Etkilemeyin!
Yaşanılan bilgi kirliliğinin insanları daha da kaygılandırdığını belirten Uzm. Dr. Esra Uğurlu Koçer, yaşanılan süreçle ilgili tavsiyelerde bulundu: “Okuduklarımızı veya duyduklarımızı yok sayamadığımızı göz önünde bulundurarak, sağlıklı ve gerçek bilgi paylaşımı yapmaya dikkat etmemiz bu zorlu süreçte hayatımızı biraz olsun kolaylaştırabilir. Birbirimizi olumsuz etkilemek ve motivasyonumuzu düşürmek, umudumuzu kaybetmek her zaman çok kolay olmuştur. Ama şu süreçte bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak için kaygımızı doğru şekilde kontrol etmeliyiz.”
Sosyal medyanın her konuda olduğu gibi bu konuda da bilgi kirliliği ile kaygılara yol açtığını belirten Dr. Koçer, “Kaygılar normal düzeyde yaşandığında kişilerin tehlikelere karşı koruyan ve hayatta kalmasını sağlayan bir savunma mekanizmasıdır. İşte tam da bu yüzden kaygımızı, koruyucu olması için doğru şekilde yönetmeli ve gerekli önlemleri almalıyız. Bunun için alacağımız ilk önlem kendi aramızda ve sosyal çevremizde yarattığımız bilgi kirliliğini önlemek olmalı” dedi.