Views: 0
Tulga açıklamasına, “Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi İmar Planı üzerinden koparılan fırtına, bazı kişi ve çevrelerin niyeti, yaklaşımı yanında geçmişten ders almadığımızı da gösteriyor” diyerek başladı.
Tulga, İmar Planı tartışmalarıyla, plan istemeyen, “bırakacaksınız yapsınlar, tüket gitsin” anlayışında olan güç odaklarını görme fırsatı yakalandığını belirtti ve bu acıklı durumun hepimizin acizliği olduğunu vurguladı.
“Yıllarca emirname ile idare edilemeyeceği, imar planlarının hedef olması gerektiği ifade edildiği halde ne emirname ne de plan istenmediği son zamanlarda yapılan tartışmalarla bir kez daha ortaya çıktı.
Ortaya irade koyan, koyabilecek olan hükümet yok, devlet yok. Statüko fazlası ile herkesi zehirlemiş. Emirname ilan edilmeye kalkışılır sorun, plan yapılmaya çalışılır yine sorun.” diyen Tulga, Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi İmar Planı çalışmaları ile 330.000 kişi gibi neredeyse Kuzey Kıbrıs vatandaş sayısı kadar bir nüfusa göre yapılaşmaya imkan yaratıldığı halde, hala daha kim ne derse desin en küçük toprak parçasını satarak veya satın alarak rant elde etmek isteyen bir kültürle karşı karşıyaya olduğumuzu ifade etti.
Tulga bu durumu “İsterseniz “Mal benim, keyif benim” anlayışı deyin, isterseniz de bunu bir itiraf olarak kabul edin.” diyerek yorumladı.
Plansızlık neticesinde oluşan durumu yorumlayan Tulga, “Mağusa, İskele’nin kanalizasyonu yetmemiş, çökmüş, altyapı eksik, çok katlı yapılaşmadan dolayı köylerin, mahallelerin denizle bağlantısı kalmamış, yeşil alan, sit alanı, dereymiş kime ne? Turizm, eğitim gailesi, üretim gailesi yapılanlarla hiçbir alakası yok. Bu ülke bizim değilmiş gibi boynu altında kalanın kopsun anlayışı hakim” yorumunda bulundu.
Bu kadar çok kültürel yozlaşma ve sıkıntının içinde arsanın, arazinin ve toprağın, günü kurtarma ve tüketim aracı olarak görülmesinin bir yere kadar anlaşılır olduğunu ifade eden Tulga, ancak bu durumu kabul etmenin de boyun eğmenin de mümkün olamayacağını, yanlış olacağını, Girne örneğine dikkat çekerek vurguladı.
“Daha fazla Girne yaratılmasına tahammül etmek vicdansızlıktan başka bir şey değildir.” diyen Tulga, Girne’yi ülkenin bir kaybı olarak görmek gerektiğini ifade etti. Geçmişte güzellikleriyle dünyada anılan Girne’nin bugün vatandaşın dahi gitmek istemediği bir kent durumuna gelmesine dikkat çekerek, “satarak, betonlaşarak büyüyen başka bir ülke bilen, duyan var mı?” diye sordu.
Tulga “Tüketmeyi değil üretmeyi, çoğalmayı, geleceği öngören, doğanın, ülkenin sınırsız olmadığını bilen bireyler karşısında ne bir eksik ne de bir fazla diyen bir anlayışı hedefleyen, yoksula, ezilene pozitif ayrımcılıktan korkmayan yeni bir anlayışa, başka türlü bir politikaya ihtiyaç var.” diyerek açıklamasını tamamladı.