Views: 0
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Özel Temsilcisi Erhan Erçin, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 25 Kasım Berlin açıklamasında yer alan stratejik anlaşma kavramının, bundan sonraki müzakere sürecinin öncekilerden farklı, sonuç odaklı olacağının, ucu açık olmayacağının en önemli göstergesi olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Erçin Haber Kıbrıs’ta Mete Tümerkan ile Hüseyin Ekmekçi’nin sorularını yanıtladı.
Erçin, Berlin açıklamasında yer alan yeni unsurları sıralarken, “Sayın Genel Sekreter önümüzdeki sürecin aşamalandırılmış, yapılandırılmış bir programı olacağını, yol haritasının bizzat kendi tarafından tasarlanacağını taahhüt etmiştir” dedi. Erçin, ara bölgede yıllarca uzayıp giden eski müzakere tarzı yerine artık, öncekilerden farklı yeni bir sürecin söz konusu olacağını, stratejik bir anlaşma hedefiyle hareket edileceğini ifade etti.
Erçin, Genel Sekreter’in, BM açısından Kıbrıs konusundaki siyasi eşitlik ve siyasi eşitliğin temel unsurları konusunu da netleştirdiğini belirtti.
2004 Annan Planı sonrasında müzakere sürecinin başlayabilmesi için 4 yıl kaybedildiğini anımsatan Erçin, 5’li için öngörülen sürenin Talat-Hristofyas görüşmelerinin bitmesinin ardından ortak açıklamanın elde edilmesine kadar geçen ikinci 4 yılla kıyaslandığında, ilgili tüm tarafların gündemleri açısından anlaşılır ve makul olduğunu vurguladı.
Öngörülen 5’li konferansa kadar geçecek sürenin Kıbrıs Rum tarafına bir hediye olduğu yorumlarının yapıldığının anımsatılması üzerine Erçin, Kıbrıs Rum tarafına verilen bir hediye varsa onun da tek yanlı AB üyeliği olduğunu söyledi.
Erçin, “Bizim için kritik nokta BM ile uyumu bozmamaktır. CransMontana sonrasındaki süreçte BM, en istikrarlı ve en tutarlı tarafın Kıbrıs Türk tarafının olduğunu çok net bir şekilde görerek, Genel Sekreter düzeyinde çözümün aciliyetini vurgulayarak çözüm sürecine yeniden angaje olmuştur” dedi.
Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğünün yükünün Kıbrıs Türk tarafının sırtında olduğunu ifade eden Erhan Erçin şöyle konuştu:
“Genel Sekreter ‘reflectionperiod’ diyerek tarafları değerlendirmeye davet etti. O süreçte çok farklı şeyler ortaya atıldı, farklı farklı modeller konuşuldu. Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı’nın aktif olmadığı yönündeki eleştiriler son derece yanlıştır. Bu süreçte Genel Sekreter’in görevlendirdiği Lute ile çalışıldı, önemli aktörlerin büyükelçileri ve diplomatlarıyla, Genel Sekreter ile görüşüldü. Kıbrıs Türk tarafını ısrarlı, istikrarlı ve kararlı duruşu tartışma kaldırmaz. Cumhurbaşkanımızın Genel Sekreter ile kurduğu iyi diyalog son derece önemlidir. Uluslararası toplumun federal çözüm modeline ilişkin tutumu ortadadır. CransMontana’da yaşanan kırılmanın ardından yürütülen bu istikrarlı çalışmalar bizi 25 Kasım’daki toplantıya ve BM Genel Sekreteri’nin son derece olumlu Berlin açıklamasına, önceki zaman kayıplarıyla kıyaslanacak olursa çok daha hızlı götürdü” .