Views: 0
Milli Dernekler Platformu Türkiye Cumhuriyeti (TC) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulmak üzere hazırladığı mektubu TC Lefkoşa Elçiliği’ne iletti.
Platform bünyesindeki 9 dernek ve STÖ’nün temsilcileri bu sabah saat 11.00’de TC Lefkoşa Büyükelçiliği önünde Erdoğan’a iletilecek mektubu kamuoyuyla paylaştı.
Elçilik önünde, KKTC Türk Barış Kuvvetleri Gaziler Derneği, KKTC Umut Derneği, KKTC Adıyamanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği, Türk Göçmenler Derneği, Milli Nesil Hareketi, KKTC Gaziantep Kültür Derneği, KKTC Malatyalılar Kültür Derneği, KKTC Çukurovalılar Dayanışma Derneği ile Rauf R. Denktaş ve Düşüncelerini Yaşatma Derneği başkan ve temsilcileri hazır bulundu.
Hazırlanan mektubu Rauf R. Denktaş ve Düşüncelerini Yaşatma Derneği Başkanı Latif Akça basına okudu.
Mektupta şunlara yer verildi:
“Sayın Cumhurbaşkanı, efendim, malum olduğu üzere Kıbrıs meselesi, Kıbrıs Rum halkının Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ve Kıbrıs Türk halkının yasal hak ve çıkarlarını gasp etmesi sorunudur.
1960’ta iki halkın eşit ortaklığına dayalı federasyon modelinde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs Rumlarının Kıbrıs Türk halkını dışlama ve azınlık haline getirme çabasıyla 1963’te bozulmuştur. Kıbrıs Türk halkı olarak, 1963-74 döneminde Kıbrıs Rumlarının etnik temizlik denilebilecek muamelesine maruz kaldık; enklavlara çekilmek, Türk askeri gelene kadar direnmek zorunda kaldık.
‘Garantör’ Yunanistan, 15 Temmuz 1974’te, Rum Milli Muhafız Ordusu’nun iş birliğinde yaptığı darbe ile İfestos Planı’nı devreye sokarak tıpkı Mora ve Girit’te olduğu gibi Kıbrıs’ı ilhak etmeye, bizleri de Ada’da katledip yok etmeye çalışmıştır. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Anayasa’ya uygun seçilmiş ilk ve tek Cumhurbaşkanı III. Makarios, BM Genel Kurulu’nda, Yunanistan’ın darbe ile Kıbrıs’ı işgal ettiğini açıklayarak yardım istemiştir.
Anavatanımız Türkiye, 1960 Garanti ve İttifak Antlaşmalarından kaynaklanan haklarını kullanarak Mutlu Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmese bugün bizler var olmayacaktık. Bu gerçekler herkesin malumudur. Anavatan Türkiye’nin yanımızda, Türk bayrağının gölgesinin üstümüzde olmasının verdiği güvenle yaşıyoruz. Varlığımızın, özgürlüğümüzün ve huzurumuzun kaynağı olan Garanti ve Müdahale Hakkı’ndan en küçük bir taviz verilmesini kabul etmiyoruz. Tek Millet İki Devlet olarak sonsuza dek Mavi Vatan’ın kopmaz parçası kalmak istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin, Kıbrıs Ada’sı ve Doğu Akdeniz bölgesindeki âli hak ve çıkarlarının teminatı olan Garanti ve Müdahale Hakkı’ndan milim taviz vermeyeceğine inancımız sonsuzdur.
Kıbrıs Türk halkı, 51 yıllık Kıbrıs müzakereleri maratonunda umutla hep federasyondan yana oldu. Bu iyi niyetini, olası kurulacak yeni bir federasyonun parçasını oluştursun diye 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurarken, 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş bildirgesinde ve anayasasında federasyona hep açık kapı bırakarak göstermiştir.
Hatta, 2004’teki Annan Planı referandumunda, hiç de menfaatine olmadığını bile bile Kıbrıs Türk halkının %65’i federasyon çözümü umuduyla plana ‘Evet’ demiştir. Nihayetinde, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin değişmez zihniyeti nedeniyle 2017’de, Crans Montana sürecinin çökmesiyle federasyon çözümüne dair son umudumuzu da yitirdik.
Kıbrıs Rum halkı, 1963 itibarıyla kendi bölgesinde oluşturduğu üniter Rum devletinden vazgeçmemekte, federasyon çözümünün en temel parametresi olan yetkilerin ve kaynakların ortak paylaşılmasına yanaşmamaktadır. Varlığımızın garantisi olan Türk askerini Adadan çıkarmak, Anavatanımız ile bağlarımızı koparmak, Ata toprağı olan bu Adada bizleri de tıpkı Maronitler, Ermeniler ve Latinler gibi azınlık haline getirip eritmek hedefindedirler. Bunu gerçekleştirebilirler ise Türkiye’yi Kıbrıs’tan, Doğu Akdeniz’den koparmak, Mavi Vatan’ı berhava etmek, bölgedeki hak ve çıkarlarından mahrum bırakmak emelleri vardır. Malum olduğu üzere bu hedeflerine yönelik zemin hazırlığını da bölgedeki bazı devletlerle üçlü ve dörtlü ittifaklarla yapmaktadırlar.
Hal böyle iken, Kıbrıs Rum kesiminin müzakere masasını, 2017’de Crans Montana’da devirmesinin hemen ardından ‘Bizim nesil başaramadı’ diye açıklama yaparak bir anlamda federasyon müzakerelerinin sona erdiğini ilan edenler, 51 yıldır görüşülmedik tek bir noktası kalmayan ve uzlaşılamayan, inancımızı ve güvenimizi yitirdiğimiz federasyon modelini yeniden görüşmeye başlamakta akıl almaz bir ısrar gösteriyorlar. Albert Einstein’ın da dediği gibi ‘Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir.’
Kıbrıs Türk halkı olarak artık aynı şeylerin tekrar tekrar yapılmasını ve farklı sonuç beklenmesini izlemekten bıktık! Türk Askerinin ve Kıbrıs Türk Mücahidi’nin canı ve kanı ile barışı getirdiği bu topraklarda bir anlaşma olsun diye boş yere ümitlenmekten ve her seferinde ümitlerimizin boşa çıkmasından yorulduk! Artık, atıldığımız eve geri kabul edilmek için paspasın üzerinde ağlayan pozisyonda olmak istemiyoruz! Ecdadımızın kanı ile sulanan bu vatanda onurumuzla, güvenle, haklarımız ve çıkarlarımız garanti altında yaşamak istiyoruz.
Garantörümüz olarak, 51 yıldır süren bu gidişe son vererek Adada gerçek bir çözüme öncülük etmenizi ve masaya yeni çözüm modelleri konulmasına katkıda bulunmanızı Kıbrıs Türk halkı olarak talep ediyoruz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’ne inancımız ve güvenimiz sonsuzdur… Saygılarımızla…”