Views: 0
Ekonomik krizin etkisi altında piyasaların hızla daraldığı ve ekonomistlerin acil can suyuna ihtiyaç olduğu çağrılarının yankısında bozulan dörtlü koalisyon hükümetinin protokolün imzalanmasına ramak kaldığı ancak bir türlü imzalanamadığı söylemlerinin ardından, hükümete gelen UBP-HP hükümeti protokolü imzaladı.
Geciken Mali ve Ekonomik İşbirliği Protokolü’nün 202 gün sonra imzalandığını söyleyen Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu, bugün içerisinde bulunulan durumun geçmiş hükümet döneminde yapılan yanlışların sonucu olduğunu kaydetti. Amcaoğlu, bugüne kadar bırakılan cari açıkları ve hükümet programında yer alan ancak pratikte uygulanmayan tüm icraatları Haberci’ye anlattı.
“CTP, DEJAVU YAŞATARAK CARİ AÇIK BIRAKTI”
Aralık 2018’de imzalanarak Ocak 2019’da yürürlüğe girmesi gereken protokolün 2019 yılına tekabül eden kısmının altı aylık bir gecikme ile hayata sokulduğunun altını çizen Bakan Amcaoğlu, “2009 yılında 2019-11-12 yılına ait olan protokolü imzalamadan CTP hükümeti terk edip giderken 736 milyon cari açık bıraktı. Aynı şekilde 2016 yılında hükümette olduğu zaman da üç yıllık protokolü imzalamayarak 185 milyonluk bir cari açık bıraktı. Bugün ise dejavu gibi içinde bulunduğumuz üç yıllık protokolü de Kıb-Tek’i bahane ederek imzalamadı ve 225 milyonluk cari açık bırakıp gitti” dedi.
Amcaoğlu, geçmiş hükümetin bıraktığı dejenerasyonu tamir etmekle meşgul olduklarına vurgu yaptı.
“575 MİLYONA NE OLDU? HAVAYA UÇTU GİTTİ”
Hükümetin Türkiye ziyaretinde ülkeye sektörel bazda yapılacak olan katkının dağılımı ile ilgili görüşmelerin sonuçlandırıldığını da sözlerine ekleyen Amcaoğlu, geçmiş dönemlerde birçok başlık altında ayrıldığının kamuoyuna aktarıldığı miktarların da gerektiği şekilde hayat bulmadığını kaydetti. “Krediler başlığı altındaki 575 milyona ne oldu? Havaya uçtu gitti. Taşınmaz Mal Komisyonu ile ilgili övünüyorlar, yine keza 100 milyon konulmuştu bu da yok. Faiz ödemeleri ile alakalı 230 milyon destek konulmuştu bu da yok. Reform, kamu maliyesine destek de yok” diyen Amcaoğlu, geçmiş dörtlü koalisyon hükümeti ve CTP’nin ideolojik yaklaşımından dolayı başlıklar altında ayrılan katkıların ülkede hayat bulamadığını kaydetti.
Amcaoğlu, ülke ekonomik ve sosyal hayatı adına hayat bulması elzem olan programlara hükümet edenlerin ideolojik yaklaşma gibi bir lüksü olamayacağını söyledi.
İLK KEZ 851 MİLYONLUK AÇIK…
“300 gün güneş gören ülkede yaşıyoruz. Nerede enterkonnekte?” diye soran Amcaoğlu, dünyada bolca örneği olan tüm ada ülkelerinde enterkonnekte ile entegre olarak yenilenebilir enerjiyi en uç noktalarda kullanmaya olanak tanımak amacı ile kablolar ile ana karalara bağlanıldığını anlattı. Amcaoğlu, UBP’nin birçok alanda CTP, TDP ve DP’nin yarattığı enkazı toparlamaya çalıştığını savundu.
“2009’da göç yasasını hazırladılar, 2016 yılında su projesini, 2019 yılında da kabloyla elektriği getirmesinler diye bırakıp gittiler hükümetten” diyen Amcaoğlu, 2016-2017-2018 yıllarında bütçenin artı değerler vermesine rağmen, 2019 yılındaki bütçede ilk kez 851 milyonluk bir açık olduğunu vurguladı.
“HÜKÜMETÇİLİK OYNAMAK İÇİN BAŞA GELDİLER”
Devlet adamlığı ile parti adamlığının birbirinden çok farklı olduğunu ifade eden Amcaoğlu, geçmiş hükümetin dostlar alışverişte görsün anlayışı ile hareket ettiğini söyleyerek, “Hükümetçilik oynamak için başa geldiler” ifadelerini kullandı.
Amcaoğlu, bugün ülkede satılan enerjinin en pahalı enerji olduğunu, elektrikte önemli bir kurumların başında gelen kurumların ve bankalardan borçlanmaların fahiş oranları bulduğunu kaydeden Amcaoğlu, tüm bunlara rağmen yine halka yönelerek halkın kullandığı elektriğe zam yapmaya çalışmanın vicdansızlık olduğunu kaydetti.
Devletin dengesinin çok iyi kurgulanması gerektiğinin altını çizen Amcaoğlu, Kıb-Tek başta olmak üzere birçok kurumun mevcudiyetini sağlamanın ve devletin yapması gereken tahsilatların adaletli ve yerinde yapmasının önemine dikkat çekti.
“DOLAYLI VERGİLERLE GELEN ADALETSİZLİK”
KKTC’deki dolaylı vergilerin yüksekliğinin verginin adaletsiz dağılımının olumsuz bir getirisi olduğunun altını çizen Amcaoğlu, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi kurgusunun hayata geçmesi ile dolaylı vergilerde sağlıklı oranlardan bahsetmenin mümkün olacağını dile getirdi.
Şimdiye kadar yapılanın işin kolayına kaçarak “dolaylı vergilere abanmak” olduğuna vurgu yapan Amcaoğlu, sosyal yardım maaşı alanla, bakan maaşı alanın aynı oranda vergi ödemesini olanaklı kılan haksız bir temelin hayat bulduğunu ifade etti.
Bakan Amcaoğlu, elektronik vergi otomasyonun hayata geçmesi, elektronik fatura ve araç otomasyonunun da devreye girmesi ile hem vergilendirmelerin hem de tahsilatların daha sağlıklı ve hakkaniyetli yapılacağını söyleyerek, adaletsiz vergi sistemi için de atılan adımların temelini teşkil ettiğini kaydetti.
“113 BİN ÖZEL SEKTÖR ÇALIŞANI GÖRMEZDEN GELİNEMEZ”
Kamuda kayıtlı maaş alan 32 bin kişi dışında toplam 113 bin kayıtlı özel sektör çalışanı olduğunun da unutulmaması gerektiğine vurgu yapan Amcaoğlu, “Sadece devlet tarafında emekli ve kamu çalışanına maaşını öderim derseniz, yanılırsınız çünkü 113 bin özel sektör çalışanı vardır. Sizin aldığınız mal ve hizmetlerden dolayı hak edişleri ortaya çıkan, o özel sektöre yaklaşık 200 milyonluk cari borç adı altında olan ödemeyi yapmazsanız adaletsizliğin en büyüğünü yapmış olursunuz” diye konuştu.
Amcaoğlu, devletin bütün vatandaşlarına eşit seviyede yaklaştığı zaman devlet olduğunu dile getirdi. Amcaoğlu, Maliye Bakanlığı’nın amacının devlet alacaklarının bir an evvel toplanarak günlük ekonomik işleyişlerin kabul edilebilir sağlıklı temellere getirilerek, dengelenmesi olduğunu söyledi.
PROTOKOLDEKİ GECİKMENİN ÜLKEYE YÜKÜ AĞIR…
Amcaoğlu, geciken protokolün yükünün ülke için ağır olduğuna işaret ederek, geçmiş hükümete yönelik,“Siz başa gelirken protokolün imzalanması gerektiğini ve bu kaynak akışının sağlanması gerektiğini biliyordunuz. O zaman gerekliliklerinin yerine getirilmesi lazımdı. Deve kuşu gibi kafalarını kuma gömdüler”ifadelerini kullanarak, gelinen aşamada ciddi rakamları bulan cari açığın söz konusu olduğuna dikkat çekti.
Hep şikâyet edilerek hiçbir yere varılamayacağının altını çizen Amcaoğlu, 2018 yılında 23 tane yasa gücünde kararname geçirildiğini de hatırlattı.
“AKARYAKITTA AYDA 10 MİLYON ZARAR”
“Temmuz-Ağustos-Eylül ekonomik anlamda çok kötü aylardı. %75 pik değerlerine ulaşan döviz kurları vardı ancak %35’lere kadar da gerileyen döviz kurları oldu hemen akabinde” diyen Amcaoğlu, bugün gelinen noktada da yükselişler-düşüşlerin yaşandığını ama önemli olanın bunların nasıl idare edileceğini bilmek olduğunu söyledi.
Önceki hükümetin sadece akaryakıtta bıraktığı zararın 4,5 ayda 42 milyon olduğunu ifade eden Amcaoğlu, bunun da ayda 10 milyon zarar anlamına geldiğini ifade etti.
“ALIM GÜCÜNÜ YUKARI ÇEKMEK ZORUNDAYIZ”
“İnsanların alım gücünü yukarı çekmek zorundasınız, başka türlü olmaz” diyen Amcaoğlu, geçmiş hükümet döneminde önlem adı altında hayata sokulan 23 maddelik paketin halkın hayatında iyileştirme sağlamadığı gibi, elektrik, akaryakıt ve alım gücünde iyileştirmeyi de getirmediğini kaydetti.
İnsanların döviz karşısında alım gücünde meydana gelen erimenin ortaya çıkardığı bir fazla kazanım denkleminin de doğru okunması gerektiğine dikkat çeken Amcaoğlu, “100. günümüzü doldurduk. Ne akaryakıt ne de elektrikte zam yok. İniş çıkışlar oldu ancak zam yapmadık. Hatta küçük dokunuşlarla indirimler de yapmaya çalıştık” diyerek, zararın faturasının halka çıkarmadan, yansıtmadan hareket etmenin ilk sırada geldiğini anlattı. Amcaoğlu, bugünden sonra da bu düşünce ile devam edileceğini söyledi.
“HEDEF, 2021’DE DENK BÜTÇE”
Olgun Amcaoğlu, hedefin 2021 yılında denk bütçeye ulaşmak olduğunu söyleyerek, bunu yaparken de ne eğitim, ne sağlık ne de çalışma hayatı, turizm sektörlerini sekteye uğratmadan yapmak olduğunu ifade etti.
Amcaoğlu, bütçenin önemli bir kısmını teşkil eden geciken protokolle birlikte birçok alanda sıkıntılar yaşandığına da dikkat çekerek, şimdiye kadara ideolojik yaklaşımlarla önemli bir katkıyı ertelemenin ciddi sorunları beraberinde getirdiğini belirtti.
Ayrıca Amcaoğlu, ülkenin faaliyetlerini sürdürmesi için önemli bir yere sahip olan protokollerin imzalanmasının yanında gerekliliklerinin de yerine getirilmesinin faaliyetlerin randımanlı yürümesi için şart olduğunu söyledi.
“SINIRSIZCA DÜŞÜNEREK, ELEŞTİREREK BİRBİRİMİZİ EZER HALE GELDİK”
Toplumsal refah ve faydanın ön planda tutulacağı bir anlayışın hayat bulmasının zorunlu olduğu ülkede, sendikalar da dahil ilgili tüm çevrelerin sadece belli bir grubun istek ve rahatlıklarından öte daha geniş düşünerek, hükümet ile ortak vizyon ve anlayış içerisinde topyekun hareket etmesi çağrısı yapan Amcaoğlu, “Ülkemizin artık mutlu olmayı bilmesi lazım. Evimiz, arabamız, işimiz, ailemiz, sağlığımız var mı, var. Peki, bir insan toplumdan daha ne bekler. Yaşayabileceği, yeterli şartları mevcutsa biraz da buna şükür etmek lazım. Bu Polyannacılık değil, ama o kadar bir sınırsızca düşünerek, eleştirerek birbirimizi ezer hale geldik ki, işte geldiğimiz nokta bu. Kavga kültüründen uzak, iletişim ve ortak zeminde fikir birliğine yönelik motivasyon geliştirmeliyiz” açıklamasında bulundu.
BEKLENTİLER, TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN ÖNÜNE GEÇTİ…
Olgun Amcaoğlu, beklentilerin uçsuz ve bucaksız, sınırsız olmamasından ziyade, daha kabul edilebilir ve hayata geçirilebilir seviyelerde olmasının da kazanım sağlayacağını ifade etti.
Amcaoğlu, beklentilerin, teknolojik gelişmelerin de önüne geçmiş bir durumda olduğu görüşlerine de katıldığını dile getirerek, başarının da gerçekçilikten ayrı düşünülmemesi ve bunun unutulmaması gerektiğini kaydetti.