Uzmanlar, AB’nin Türkiye’ye yaptırım kararını yorumladı

45
reklam alani

Views: 0

Avrupa Birliği (AB) Bakanlar Konseyi’nin Türkiye’ye yönelik bir dizi yaptırım kararını onaylamasını değerlendiren uzmanlar, konuya uluslararası hukuk ve hakkaniyet temelinde bir diyalog ortamıyla çözüm getirilmesi çağrısında bulunuyor.

Türkiye’nin Kıbrıs açıklarındaki sondaj faaliyetleri nedeniyle alınan karar, AB’nin Kıbrıs konusunda daha önceki adımlarının bir devamı olarak görülürken, bazı uzmanlar Türkiye’nin de enerji alanında çalışan Avrupalı şirketlerle, özel sektör ve hükümet kanalından yapıcı bir diyalog içerisine girmesini öneriyorlar.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, euronews Türkçe’ye verdiği demeçte, yaptırım kararlarının, Türkiye ile AB arasındaki normalleşme sürecine zarar vereceğini kaydetti.

“AB 2018’de aldığı bir kararla üyelik müzakerelerinde yeni faslın açılmayacağını ve Gümrük Birliği güncellenme müzakerelerinin başlatılmayacağını açıklamıştı. Yani müzakereler zaten filli olarak ilerlemiyordu,” diyen Zeytinoğlu, geçen seneden beri yapılan yüksek düzeyli siyasi ve ekonomik diyalog toplantıları, 45 senedir ilk kez yapılan Ortaklık Konseyi ve karma parlamento komisyonu toplantıları ile belirli ölçüde tekrar bir normalleşme yakalandığını belirtti.

“Dün alınan yaptırım kararı bu normalleşmeyi durduruyor ve ilişkilerde işbirliği ve diyalogdan karşıtlık ve çıkar çatışmasına doğru gerilemeyi yansıtıyor,” diyor Zeytinoğlu.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu

Altyapı projelerinin finansmanı tehlikede

Ekonomik boyuttan bakıldığında ise uzmanlar ilişkilerin dolaylı olarak etkileneceğini düşünüyor. Zira, Türkiye’ye yönelik mali yardım şartlarını gözden geçirmeye davet edilen Avrupa Yatırım Bankası’nın kredileri, Türkiye’de altyapıyı güçlendirmeyi hedefliyor.

Zeytinoğlu’na göre, bu yaptırımlar devam ettiği sürece gümrük birliği ilişkisi daha da yıpranabilir: “2020 katılım öncesi fonlarının kısıtlanması ve Avrupa Yatırım Bankasına da kredileri gözden geçirme çağrısının yapılması olumsuz bir mesaj verir.”

Yeni havalimanına uçuşlar etkilenir mi?

Kararın bir boyutu da AB ve Türkiye arasında hava taşımacılık anlaşması için üst düzey görüşmelerin durdurulması. Ancak uzmanlar, bu kararın henüz İstanbul Yeni Havalimanı’na yapılan uçuşlar üzerinde doğrudan ve ağır bir kısıtlama getirileceğini düşünmüyor.

Zeytinoğlu, AB vatandaşlarının küresel mobilitesi ve Asya-Afrika bağlantısının sağlanmasında İstanbul’un bir merkez olarak önemine vurgu yaparak, havayolu anlaşmasının askıya alınmasının AB açısından olumsuz sonuçları olabileceğini belirtiyor.

Euronews Türkçe’ye konuşan Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Ahmet Kasım Han’a göre, karardaki ifadelerin muğlaklığı ve Kıbrıs meselesinin çok boyutluluğu, kararın hiç uygulanmayabileceğine veya sözü edilen yaptırımların en hafif halleriyle yorumlanıp uygulanabilecekleri ihtimaline işaret ediyor:

“AB’nin zaten Türkiye üzerinde çok az bir etki gücü kaldı. Kararları en geniş haliyle uygulayarak, bu etki gücünü de sıfırlamaları çok akılcı olmaz. Ancak bu da mümkün. Zira, AB’ye has ve yapısal bir stratejik körlük sendromu mevcut. Bu durumun kökenleri, yine Doğu Akdeniz’i ilgilendiren Kıbrıs Rum Kesiminin Annan referandumunu reddettiği halde adanın tümünü temsilen AB üyesi kabul edilmesine kadar izlenebilir.”

“Kırılgan bir döneme denk geldi”

Han, AB’nin kararının Rus füze savunma sistemi alımına karşılık ABD’nin CAATSA Yaptırımları’nı uygulamaya koymasının gündemde olduğu ve Türkiye’nin kırılgan bir iç ve dış politika sürecinden geçtiği bir döneme denk gelmesinin bir panik havası doğurduğu düşüncesinde.

Prof. Ahmet Kasım Han, Altınbaş Üniversitesi

“Bu sorunun yönetimi AB tarafında tek tek ülkelerde liderlik kalitesinin düştüğü, göçmen karşıtlığı ve popülizmin yükseldiği ve Brexit meselesinin gündemi sürüklediği; Türkiye tarafında da iç ve dış siyasi kırılganlıkların arttığı, Türkiye’nin kendini köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor hissettiği bir döneme denk geldi. Böyle olunca da meselelerin etkin bir şekilde yönetilemesi iki taraf için de zor olacak. Bilinçli sert hamlelerden ziyade karşılıklı tırmanma beni endişelendiriyor” ifadesini kullanan Han, “Türkiye’nin AB ile ekonomik ilişkilerinin zorlandığı bir duruma düşülmesinin” ana kaygıyı oluşturduğunu söyledi.

Han, “Ancak bu süreç iki tarafı da etkileyen sonuçlar doğurur,” diyor.

Merkezi Londra’da bulunan Global Resources Partnership Yönetim Kurulu Başkanı ve eski diplomat Mehmet Ögütçü, bu kararın tamamen “Türkiye düşmanlığı” şeklinde okunmaması gerektiğini, Türkiye’nin AB üyesi bir ülkenin egemenlik alanı iddia ettiği bir bölgeye yönelik yaklaşımı nedeniyle yaptırımların geldiğini kaydediyor.

Bölgede arama çalışmaları yapmakta olan İtalyan ENI, Fransız TOTAL, İngiliz-Hollandalı Shell gibi şirketlerin de hükümetlerini etkilemiş olabileceğini belirten Öğütçü’ye göre, “Kamuoyunda tüm Doğu Akdeniz Türkiye’ninmiş gibi bir hava yaratıldı. Oysa ihtilaflı sahaları daraltmak ve sadece onlar üzerine yoğunlaşmak gerekiyordu. Bizim İsrail, Mısır, Lübnan kaynaklarında gözümüz yok. Doğalgazın keşfinden nihai piyasalara sunulmasına kadar para kazanmak için on yıldan fazla süre geçmesi gereken bir alanda, henüz yaratılmamış bir servetin peşinde bir kavga yaratılıyor. Oysa Türkiye için önemli olan Doğu Akdeniz’deki egemenlik sahasıdır.”

Global Resources Partnership Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü

AB’nin Türkiye üzerindeki etkisi azaldı

Öğütçü’ye göre, AB, kendi üyesinin egemenlik haklarının ihlali olarak gördüğü bir faaliyete cevap vermek için harekete geçerken, Türkiye’nin AB ile ciddi bir ortaklık anlaşmasının olmaması, diyalogun ağır aksak ilerlemesi nedeniyle bu tür konularda Brüksel’de yeterince ağırlık koyamadığını belirtiyor:

“Türkiye’nin ciddi şekilde dışarıdan kaynak bulma arayışında olduğu bir dönemde Avrupa Yatırım Bankası’nın altyapıya yönelik olarak kullanılan kredilerinde azaltmaya gidilecek olması kötü haber. Bu, yatırımcıların Türkiye’ye bakışını da etkileyecek, paranın maliyetini artıracaktır. Türkiye’de rüzgar, güneş gibi alanlara enerji yatırımı yapan şirketler açısından da AB ile finansman ilişkilerinin etkilenebileceği konusunda bir soru işareti doğabilir. Türkiye, hükümetin de desteğini arkasına alarak özel sektör aracılığıyla yapıcı bir diyalog ortamı oluşturmak, kendisine karşı oluşan cepheyi bozmak zorunda.”

Yeni yaptırımlar da gelebilir

Öte yandan, kararda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarında tavır değişikliğine gitmezse yeni önlemlerin gelebileceği uyarısında bulunuluyor.

“Böyle devam edersek sadece AB değil, ABD, Çin ve Rusya bile bize tavır alabilir. Kıbrıs Rum kesiminin tam karşısı Suriye’de Rusların üslerinin bulunduğu Lazkiye. Rusya da hem stratejik hem de bölgede aktif Rosneft ve Novatek gibi şirketlerin ticari çıkarlarını korumak isteyecektir” diyor Öğütçü.

Türkiye’nin sondaj gemilerinin Kıbrıs açıklarına ulaşmasının ardından geçtiğimiz günlerde Rusya bu duruma dair endişesini dile getirmişti.

Paylaş