Rumlar için tek seçenek uzlaşmak

46
reklam alani

Views: 0

Türkiye, uluslararası deniz hukukuna göre adaların kıta sahanlığı ve MEB hakkına sahip olmalarıyla, sınırlandırmanın iki ayrı konu olduğunu ve özellikle ana karalarla adaların karşılaştığı ve özel koşulların olduğu durumlarda, adaların sınırlandırmada geniş deniz yetki alanları alamayacağını savunuyor.

Türkiye ayrıca kapalı ya da yarı kapalı denizlere kıyısı olan devletlerin haklarını kullanırken birbirleriyle iş birliği yapması gerektiği tezine vurgu yapıyor.

RUMLAR, “KITA SAHANLIĞI KUŞATMASI” ALTINDA

Rum tarafının bu haritalara binaen tek taraflı adımlar atmaya devam etmesine karşılık Türkiye ve KKTC, 2011’de kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması imzalayarak yanıt verdi.

Bu kapsamda henüz Akdeniz’de MEB ilan etmeyen Türkiye’nin KKTC ile belirlediği kıta sahanlığı alanları, Rumları, enerji ve Kıbrıs meselesinin çözümü konusunda anlaşmaya teşvik edecek hatlardan geçiyor.

Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının kabul ettiği haritada, kıta sahanlığı bölgeleri Rum tarafını kuşatma altına almış halde.

‘FATİH’İN ARDINDAN ‘YAVUZ’ DA DOĞU AKDENİZ’DE

Rumların tek taraflı adımlarına karşılık olarak KKTC, Kıbrıs Adası’nın kuzey ve doğusunda belirlenen bölgelerde TPAO’ya arama ruhsatları verdi ve ilk olarak 2011’de Piri Reis araştırma için sahaya gönderildi.

Halihazırda ise Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin 20 Ocak 2018’de faaliyete başlayan Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisi ve 7 Mayıs 2019’da faaliyete başlayan Fatih sondaj gemisi bulunuyor.

Türkiye ayrıca Fatih’in yanına ikinci sondaj gemisi Yavuz’u da ekleyerek bölgede ciddi bir enerji oyuncusu olduğunu fiilen ortaya koyuyor.

Rumlar için tek seçenek Türkiye ve KKTC ile uzlaşmak

TÜRKİYE, KARARLI DURUŞUYLA ADIMLARINI ATIYOR

GKRY, Yunanistan, ABD ve AB’den Rum tezlerini destekleyen açıklamalar gelse de Türkiye, Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuku gözeterek kararlı adımlar atmaya ve Ada etrafındaki deniz sahalarının ve enerji kaynaklarının hakkaniyetli paylaşımı hususundaki ısrarını devam ettiriyor.

Bu kapsamda Doğu Akdeniz’de, Türkiye’nin caydırıcı deniz gücü ve enerji sahaları konusunda sergilediği kararlılık, Rumların kendi enerji planlarını mevcut şartlarda hayata geçiremeyeceklerini ortaya koyuyor.

Bu nedenle Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’siz atılacak her adım karlı bir sonuç üretememeye mahkum gözüküyor.

Paylaş