Views: 0
“Tarihsel Süreçte Kıbrıs Türklerinin Statüsü‘’ konulu panel Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Büyük Salon’da yapıldı.
KKTC Ahıska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin organize ettiği, 12 belediye ve 10 sivil toplum örgütünün destek verdi.
Panelin açılış konuşmasını, 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu yaptı. Moderatörlüğünü Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu yaptığı panelde, eski Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, eski müzakereci Osman Ertuğ, TMT Derneği Başkanı Yılmaz Bora, YDÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr.Hüseyin Işıksal geçmişten günümüze Kıbrıs konusunu ve Kıbrıs Türkleri’nin konumunu anlatarak, Kıbrıs sorunun geldiği son durumla ilgili neler yapılması gerektiğine dair tespit ve önerilerde bulundu.
KKTC Ahıska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hakan Uygun, panelin açılışında yaptığı konuşmada, panelist ve tüm katılımcılara teşekkür etti. Ahıska Türkleri hakkında bilgi vererek, neden böyle bir panel düzenlediklerini açıklayan Hakan Uygun, “Ahıska Türkleri olarak 1944 yılında Joseph Stalin tarafından sürgün edilmiş, dünyanın 10 ülkesine dağılmış ve vatansız kalmış bizler, yaşadığımız bu topraklarda ülkemizin bulunduğu durumdan vazife çıkararak, elimizden gelen her türlü çabayı göstermeyi kendimize görev biliriz. Amacımız, geçmişte yaşanan acıların ve kayıpların unutulmasına izin vermeden, geleceğimizin şekillenmesi için çalışmak ve devletimizin yanında yer almaktır” dedi.
3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türkleri’nin tarihsel süreci, kendi Cumhurbaşkanlığı döneminde yürütülen müzakereler hakkında detaylı bilgi vererek, Rumların bir anlaşmaya niyetinin olmadığını, Kıbrıs Türklerinin 20 Temmuz Barış Harekatı ile barış ve huzur ve güven içinde yaşayacağı bir Kıbrıs coğrafyasına sahip olduğunu söyledi.
Panelin Moderatörü Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Selçuk Kumbaroğlu, enerji konularına değinerek, hidrokarbon aramaları ile Doğu Akdeniz’de suların ısındığı bir döneme girildiğini, Rum tarafının ittifaklar içinde olduğunu, Türkiye’nin de iki sondaj gemisi aldığını anlattı. Doğu Akdeniz gazının East-Med doğal gaz boru projesi ile Avrupa’ya taşınmasının ekonomik olarak mümkün olmadığını gerekçeleri ile ifade eden Kumbaroğlu, Doğu Akdeniz gazının Türkiye ve KKTC’nin de içinde olacağı bir proje ile taşınmasının daha ekonomik olduğunu söyledi.
ERTUĞRULOĞLU: “FEDERASYON GÖRÜŞMELERİ BİTTİ ARTIK KONFEDERASYON GÖRÜŞÜLMELİ”
Eski Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türkleri ile Kıbrıs Rumları’nın Kıbrıs sorunu hakkındaki düşüncesinin çok farklı olduğuna işaret ederek, Rumların “Kıbrıs sorununun 1974’de başladığı ve çözüm için de Türk askerinin adadan gitmesi gerektiği” düşüncesinde olduğunu belirtti. Ertuğruloğlu, “Biz bugüne kadar Rumlarla hep Kıbrıs sorununu çözelim diye konuştuk ama biz daha sorunun ne olduğu noktasında mutabakat sağlayamadık. Sorunun ne olduğu konusunda mutabakat sağlayamamışsak, sorunun çözümü noktasında nasıl mutabakat sağlanır? Ve bundan sonra da böyle bir mutabakat sağlamamız söz konusu değildir” dedi.
Ertuğruloğlu, yaşanılanlardan gerekli dersin çıkarılması ve hiçbir başarı şansı olmayan müzakere süreçlerine bağlanmamak, devlete sahip çıkmak gerektiğini söyledi.
Federasyon görüşmelerinin bittiğini, artık konfederasyonun görüşülmesi gerektiğini ifade eden Ertuğruloğlu, siyasi eşitliğin ve karar alma mekanizmalarına etkin katılımın, egemen eşittik varsa bir işe yarayacağını ve anlamlı olacağını söyledi. Ertuğruloğlu, Akıncı’nın federasyon ısrarını eleştirdi.
OSMAN ERTUĞ: “ALTERNATİF ÇÖZÜM ŞEKİLLERİ GÜNDEME GETİRİLMELİ”
Eski müzakereci Osman Ertuğ da, Rum egemenliğinde bir Kıbrıs’ın yaratılmaya çalışıldığını, Kıbrıs Türkünün buna müsaade etmediğini, Rumların 1963’teki argümanlarının aynen devam ettiğini ifade ederek, bu şartlar altında müzakerelerin bir anlamı olmadığını söyledi.
Ertuğ, Crans Montana’da 2017’de yapılan Kıbrıs konferansının tam bir başarısızlıkla sonuçlandığını, ilgili tarafların bunu, federal çözüm arayışlarının sonu olduğu şeklinde açıkladığını belirtti.
Ertuğ, Crans Monta’nda çöküş yaşayan yarım asırlık sürecin, federal çözüm arayışlarının tüketildiğini, bir uzlaşı isteniyorsa bunun için alternatif çözüm şekillerinin gündeme getirilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyduğunu, farklı çözüm modellerinin başında da iki devletli çözüm modelinin geldiğini, var olan gerçeğin de bu olduğunu ifade etti.
BORA: “BARIŞ HAREKATI İLE YAŞANMIŞ GERÇEKLERE DAYALI ÇÖZÜM SAĞLANDI”
TMT Derneği Başkanı Yılmaz Bora, müzakerelerin kaldığı yerden devam etmemesi gerektiğini söyledi. Bora, Kıbrıs Türkü’nün 11 yıl her türlü zulüm ve katliama maruz kaldığını ve BM Barış
Gücü’nün yaşanılanlara seyirci olduğunu tarihsel olaylarla örnekleyerek, yıllardır özlenen barış, huzur ve güvenliğinin Türk askerinin adaya gelmesiyle sağlandığını, böylece, adanın
yaşanmış gerçekleriyle bağdaşan, iki devlete dayalı çözümün de sağlandığını söyledi.
IŞIKSAL: “FARKLI ÇÖZÜM MODELLERİ VAR”
YDÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Işıksal da, Kıbrıs konusunda yaşanılan süreçlerle ilgili akademik saptamalarda bulunarak, Kıbrıs Türk tarafının çok güçlü olan argümanlarını ve
haklarını uluslararası alanda anlatamadığını ve kullanamadığını söyledi.
Ancak eşitler arasında sürdürülebilir bir barışın sağlanabileceğini vurgulayan Işıksal, farklı çözüm modelleri üzerinde durarak, konfederasyon, Tayvan, Hong Kong ve Monaco
örneklerini verdi. Işıksal, çözüm için tek seçeneğin federasyon olmadığını, en az üç-dört tane farklı model seçeneği olduğunu kaydetti