Views: 0
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum tarafının tek taraflı girişimlerini sürdürerek Akdeniz’deki doğal zenginliğe tek başına sahip çıkma çabası yerine iş birliği yaklaşımı sergilemesi gerektiğini belirterek, “Tüm bu çağrılarımıza olumlu yanıt verilmemesi karşısında eli kolu bağlı bekleyecek değiliz” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, yarın Rum lider Nikos Anastasiadis ile yapacağı görüşme öncesi AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Akıncı, yarınki görüşmede beklentisinin, kurucu devletlerin yetkilerinin genişletilmesi konusundaki görüşlerini netleştirmesi olduğuna ifade ederek, Anastasiadis ile yaptıkları telefon görüşmesinde kendisine bu beklentisini söylediğini, Rum liderin de toplantıya hazırlıklı geleceğini beyan ettiğini bildirdi.
Akıncı, Anastasiadis’in 26 Ekim’de yaptıkları görüşmede kurucu devletlerin yetkilerinin genişletilmesi önerisine herhangi bir somut görüş ortaya koyamadığını belirterek, “Rum liderin gerek bu konuda getireceği görüş ve önerileri dinlemeye gerekse daha başka fikirleri varsa bunları samimiyetle ele almaya hazırız” diye konuştu.
Rum lider ile yapacakları görüşmenin yıllardır süren müzakere sürecinin bir parçası olmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, “Yetkilerin iki kurucu devlette yoğunlaşması anlamını taşıyan federasyon modeli öteden beri Kıbrıs Türk tarafının görüşüydü. Yetkileri kurucu devletler yerine daha çok merkezde toplama çabası ise Rum tarafının geleneksel tavrıydı. Şimdi bizim istediğimize yakın bir konuma gelmişlerse bizim buna kapalı olmamız söz konusu olmaz” ifadelerini kullandı.
Akıncı, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin görüşmelerin resmen yapılabilmesi için ortak bir zemin arayışının BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs için görevlendirdiği geçici özel danışmanı Jane Holle Lute tarafından yürütüldüğünü anımsatarak, görüşmede Rum lider Anastasiadis’in tavrı net olursa, BM temsilcisi Lute’un taraflar arasında ortak zemin arayışına yardımcı olabileceğini söyledi.
“HAZİRAN’DAN ÖNCE BİR HAREKETLİLİK BEKLENTİSİ YOK”
Taraflar arasında bir süredir temaslarda bulunan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs için görevlendirdiği geçici özel danışman Lute’un, tarafların Kıbrıs’ın geleceğine dair ortak bir vizyonu olup olmadığını araştırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Akıncı, şunları kaydetti:
“Lute, müzakere sürecinin ortak bir zeminde başlayabilmesi için referans kavramlarını (görev tanımları) oluşturmak için çalışmalarına devam ediyor. Bu çalışmalardan nasıl bir sonuç çıkacağı henüz belli değil ve Rum tarafının bize yansıyan tavırları nedeniyle, böylesi ortak bir metnin oluşması çok da kolay görünmemektedir. Ancak, her durumda Haziran’dan önce bir hareketlilik beklentisi yok. Çünkü bizim dışımızda yer almakta olan bazı seçimler söz konusu. Örneğin; Mayıs ayında Avrupa Parlamentosu seçimleri var, Yunanistan’da genel seçimlerin bu seçimle birleştirilme ihtimali mevcut, Türkiye’de 31 Mart yerel seçimleri var. Eğer Lute’un ortak zemin arayışına ilişkin çalışması olumlu sonuçlanır, bir başlangıç noktası teşkil etmesi beklenen ortak bir metin üzerinde uzlaşı sağlanabilirse en yakın tarih olarak Haziran’da olabileceğini değerlendiriyoruz.”
“MÜZAKERELERİNİN BAŞLAYABİLMESİ İÇİN BİR NETLİĞİN ORTAYA ÇIKMASI GEREKİR”
Mustafa Akıncı, İsviçre’nin Crans-Montana kentine yapılan Kıbrıs Konferansı’nın ardından durağan olan Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlayabilmesi için öncelikle ortaya bir netliğin çıkması gerektiğini ifade ederek, “Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak ne istediğimizi biliyoruz. Ancak Rum liderin farklı ortamlarda farklı mesajlar vermesi, kafaları karıştırmıştır. O nedenle ortaya bir netliğin çıkması son derece gereklidir. Rum tarafı Kıbrıs’ta nasıl bir çözüm görmek istiyor?” sorusunu sordu.
“KIBRISLI TÜRKLERİN SİYASAL EŞİTLİĞİ KAÇINILMAZDIR”
Kıbrıs’ta bulunacak çözüm ne olursa olsun, Kıbrıslı Türklerin siyasal eşitliğinin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
“Rum liderin zaman zaman medyaya da yansıyan açıklamalarına bakacak olursak, Kıbrıslı Türklerin de temsil edileceği ortak kurullarda Rum tarafının çoğunlukla karar alarak devlet işlerini tek başına yürütmesi düşünülüyorsa bunun adı üniter bir devlettir ve Kıbrıslı Türklere azınlık haklarını öngörmektir. Bunu kabul edebilecek herhangi bir Kıbrıslı Türk lider söz konusu değildir. Eğer, iki tarafın birlikte karar almalarını gerektirmeyecek kadar, merkezi yetkileri son derece sınırlı bir yapı tercih ediliyorsa ve Rum liderin tercihi bu yönde ise bu federasyondan farklı konumdur, konfederasyon ya da iki ayrı devlet anlamında değerlendirilebilir. Rum halkının talebi bu doğrultuda mıdır? Rum liderliğinin bunu açık ve net olarak ortaya koyması gerekmektedir. Yok eğer yaklaşımları bir kısım yetkinin daha kurucu devletlere aktarılarak merkezde daha kısıtlı yetkiler kalması yönündeyse o takdirde de merkeze ayrılacak ortak yetkiler çerçevesinde Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği ve kararlarda söz ve oy hakkı mutlaka yer alacaktır. Bunun başka türlüsü düşünülemez.”
“DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK MUTLAKA”
Kurucu devletleri daha da güçlendirilmiş bir federasyon modelinde siyasal eşitliğin bir diğer gereği olarak dönüşümlü başkanlığı da mutlaka içermesi gerektiğini vurgulayan Akıncı, “Kıbrıs’ta bulunacak herhangi bir çözümde, iki tarafın eşitlik ve özgürlük içinde yaşaması ve kendini güvende hissetmesi temel ilkelerdendir. Bir tarafın güvenlik ihtiyacının diğer taraf için tehdit algısı yaratmaması prensibi de bizim en başından beri vurguladığımız bir husustur.” diye konuştu.
“SÜREÇ, UCU AÇIK OLMAMALI”
Akıncı, müzakerelerin yeniden başlaması durumunda bunun ucu açık olmayan, sonuç odaklı ve takvimli olması konusunun artık uluslararası kamuoyunda da genel bir kabul gördüğünü ifade ederek, bu konuda sadece Cumhurbaşkanlığı olarak değil, iktidarı ve muhalefetiyle kendi içlerinde de hemfikir olduklarını dile getirdi.
Türkiye’nin de bundan sonraki bir sürecin ucu açık olmaması konusunda aynı fikirde olduğuna işaret eden Akıncı, “Bunların da ötesinde müzakerelerin başlaması durumunda bundan sonra bunun ucu açık olmayan, sonuç odaklı ve takvimli olması gerektiği, BM Genel Sekreteri raporunda da yer almış ve Güvenlik Konseyi kararlarına da yansımıştır. BM Genel Sekreteri, ucu açık süreçlerin artık geçmişte kaldığını ve bunun bundan böyle bu şekilde devam edemeyeceğine raporunda çok net bir şekilde yer vermiştir. Genel Sekreter, raporunda bizim gibi takvim sözcüğünü kullanmamakla birlikte, ‘görülebilir bir gelecekte’ diyerek bizimle benzer yaklaşımı ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı.
“AKDENİZ’DE TÜRKİYE İLE İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE GEREKLİ ADIMLARI ATACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum tarafının, Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Kıbrıslı Türkleri dışlamaması gerektiğini belirterek, Doğu Akdeniz’in bir çatışma alanı değil bir iş birliği havzasına dönüşmesinin ilgili tüm tarafların çıkarına olacağını söyledi.
Bir yandan Doğu Akdeniz’de iş birliği ortamı yaratarak gerginliklerden uzak durup, öte yandan Kıbrıs sorununun çözümü için uğraş vermenin, tam da bu zamanda yapılması gerektiğine dikkati çeken Akıncı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Rum tarafı, tek taraflı girişimlerini sürdürerek bu doğal zenginliğe tek başına sahip çıkma çabası yerine, ortaklaşma ve iş birliği yaklaşımı sergilemelidir. Tüm bu çağrılarımıza olumlu yanıt verilmemesi karşısında eli kolu bağlı bekleyecek değiliz. Biz de Türkiye ile iş birliği içinde gerekli adımları atmaktayız ve atacağız. Türkiye, Akdeniz’de bir yandan kendi yetki alanında gördüğü bölgelerde, bir yandan da KKTC’nin TPAO’yu yetkilendirdiği alanlarda, satın almış olduğu ikinci sondaj gemisinin de desteğiyle kazı işlemlerine başlayacaktır. Temennimiz Rum tarafının çıktığı bu yanlış yolda ısrar etmek yerine, Kıbrıs’ın zenginliklerinde bizim de hakkımız olduğunu kabul ederek, tüm tarafların kazançlı çıkabileceği ortak akıl yoluna gelmesidir.”