Geçmiş müzakere modellerini tekrar etmek, bizi farklı bir noktaya taşımayacak.

48
reklam alani

Views: 0

Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami, daha önce Türkiye ile varılan mutabakatlar çerçevesinde, Türkiye’nin doğal gaz ve petrol arama gemisi Fatih’in şubatta Kıbrıs açıklarında arama faaliyetlerine başlayacağını belirterek, “Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatini doğal gaz konusunda diğer konularda olduğu gibi koruyacağız ve gerekli adımları atacağız.” dedi.

Bakan Özdil Nami, AA muhabirine gündeme ilişkin yaptığı açıklamada, Rum Yönetimi’nin Ada etrafında doğal gaz arama faaliyetlerine tek yanlı olarak devam ettiğini bildirdi.
Türkiye’nin doğal gaz ve petrol arama gemisi Fatih’in şubat ortalarında Kıbrıs açıklarında arama faaliyetlerine başlamasının daha önce Türkiye ile varılan mutabakatlar çerçevesinde olduğunu ifade eden Nami, “Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatini doğal gaz konusunda diğer konularda olduğu gibi koruyacağız ve gerekli adımları atacağız.” diye konuştu.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne daima enerji konusunda iş birliği çağrısı yaptıklarının altını çizen Nami, buna karşılık Rum tarafından bugüne kadar olumlu bir cevabın gelmediğini aktardı.

Nami, Güney Kıbrıs ile iş birliği arzu ettiklerini belirterek, “Bu oluşur veya oluşmaz. Biz, Türkiye Cumhuriyeti ile oluşturduğumuz stratejik politikaları mutabık kaldığımız takvim çerçevesinde uygulamaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

“ADA ETRAFINDAN ÇIKARILACAK DOĞAL GAZDA KKTC’NİN DE HAKKI VAR”

Ada etrafında çıkarılacak doğal gazda Kıbrıs Türk halkının da hakkı olduğu gerçeğini tüm dünyanın kabul ettiğine işaret eden Nami, “BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in raporuna ve ABD tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında ‘Ada’nın etrafında bulunacak kaynakların mutlaka her iki halkın hakları korunarak devreye konulması gerektiğini’ vurguladılar.” şeklinde konuştu.

Nami, Rum lider Nikos Anastasiadis’in “Kıbrıs Türk halkının doğal gazdan gelecek haklarını çözüm olana kadar bir fonda toplanması önerisinin akla mantığa uymayan, kabul edilebilir bir yaklaşım olmadığını” savunarak, “Kıbrıs’ta bir çözüm olmadan doğal gazdan gelecek gelirler eğer bir fona konulacaksa bu fona kimsenin dokunmaması gerekir. Buna, Türk tarafı gereken tepkiyi verir.” değerlendirmesinde bulundu.

Nami, “Doğu Akdeniz’de çıkacak doğal gazın Avrupa’ya taşınmasının en rahat, en ekonomik, en hızlı yolu Türkiye üzerinden gitmesidir. Türkiye’de oluşmuş muazzam bir altyapı zaten var. Türkiye ile Kıbrıs arasındaki mesafe de ana karaya bağlanabilmesi için en kısa mesafedir.” dedi.

“TÜRKİYE İLE DOĞAL GAZ KONUSUNDA ENTERKONNEKTE OLMAK İSTİYORUZ”

Arama faaliyetlerinin dışında Türkiye’ye doğal gaz konusunda bağlanmak istediklerini dile getiren Nami, Türkiye’den KKTC’ye doğal gaz bağlantısını kurmak için Türkiye Enerji Bakanlığı ve Botaş yetkilileriyle görüştüklerini söyledi.

Bakan Nami, BM’nin Kıbrıs Barış Gücü’nün misyonunun zaman içerisinde Rumların statükoyu da devam ettirmesinin bir aracı haline dönüştüğünü belirterek, “BM’nin, Rum tarafına bir mesaj vermesi gerekirdi. 6 ay yerine 3 ay uzatmayı değerlendirebilirdi.” dedi.
Türk tarafının, dünyanın da kabul ettiği hak ve çıkarlarını korumaktan geri kalmasını kimsenin beklememesi gerektiğini vurgulayan Nami, “Enerji konusunda iş birliği yapan ve bunu akıllıca değerlendiren ülkelerin gelir seviyelerini hızlı bir şekilde yukarıya çektiklerini görüyoruz ama bunu başaramayan ülkelerin ise ellerindekileri bile kaybettiklerini görüyoruz. Umarız Kıbrıs için enerji konusu bir refah ve iş birliği vesilesi olur.” ifadelerini kullandı.

“BİR ŞANS DAHA VERİLİRSE DÜNYAYLA BAĞLANTIMIZIN NE OLACAĞI ÖNEMLİ”
Kıbrıs Türk tarafının son müzakerecisi de olan Özdil Nami, Kıbrıs sorununun sürüncemede kalmasının Türk tarafının sorumluluğunda olmadığını, müzakerelerde Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin elinden gelen her türlü çabayı ortaya koyduğunu, bunun Genel Sekreter’in raporunda derç edildiğini anımsattı.

Müzakerelerin nasıl bir kurguyla, ne zaman başlatılabileceğine dair önemli bir sorunun hala var olduğunun altını çizen Nami, şunları kaydetti:

“BM, bu soruya cevap vermek için BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs için görevlendirdiği geçici özel danışman Jane Hole Lute’u görevlendirdi. O da çeşitli temaslarda bulundu. BM’nin böyle özel bir temsilci atamasına gerek yoktu. Mekik diplomasisini devreye koymak zamanla oynamaya hizmet etmek anlamında oldu. Değerli bir süre kaybedildiği gibi momentumda da bir düşüş oldu. Önümüzdeki dönemde bunu artık bu şekilde sürmesine izin vermeyecek yeni bir kurguya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Geçmiş müzakere modellerinin birebir aynısını tekrar etmek bizi farklı bir noktaya taşımayacaktır. Söylenecek her şey söylenmiştir. Bundan sonra yapılması gereken aylarla ifade edilen kısıtlı bir takvim olabilir. O müzakere sürecini sıfırdan değil kaldığı yerden açıkta kalan konuların üzerine odaklamak ve referanduma gitmektir. Annan Planı’ndaki süreci bir daha yaşamamak için Rumlar yine ‘hayır’ derse Kıbrıs Türk tarafının statüsünün ne olacağıyla ilgili artık bir uzlaşının ortaya çıkması gerekir. Bir şans daha verildikten sonra bizim ne olacağımız dünya ile bağlantımızın ne olacağı sorusunun da sürecin başında netleşmesi çok elzem. Eğer böyle bir kurgu yapılırsa o zaman yeni bir müzakere sürecinin anlamlı olabileceğini düşünüyorum.”

TÜRKİYE’DEN KKTC’YE ELEKTRİK PROJESİ

Türkiye’den KKTC’ye elektrik getirilmesi projesi üzerinde çalıştıklarına dikkati çeken Nami, şöyle devam etti:

“Göreve geldiğimiz andan itibaren bu projenin artık kavramsal boyuttan çıkıp da rakamsal boyuta gelmesi ve gereken adımların atılması için yoğun çaba sarf ettik. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun son Kıbrıs ziyaretinde Türkiye’nin ciddi tavrının ve kararlılığının devam ettiğini ifade etmesi, teyit etmesi bizim için son derece sevindiriciydi. Bizim hedefimiz; buradaki enerji maliyetlerini düşürmek ve temiz enerjiye kavuşmak. Eğer bu proje safhalara taşınacaksa ilk safhada bu konuda uzmanlara teyit etmek olacak. Süratle hayata geçmesini talep ediyoruz.”

Paylaş