Views: 0
İçişleri Bakanlığının 289 milyon 457 bin 400 TL’lik bütçesi oy çokluğuyla kabul edildi.
Genel Kurul, dün saat 11.30’da başlayan bütçe görüşmelerine sabahın ilk saatlerine kadar sürerek, saat 03.30’da tamamlandı.
İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerine yaklaşık 10 saat süren konuşmalarda vatandaşlık, belediye ve emirnameler gibi başlıklar üzerine söz alan milletvekilleri hükümeti eleştirdi.
Genel Kurulda zaman zaman tansiyon yükseldi.
TATAR VE DENKTAŞ, HASİPOĞLU VE HAMZAOĞULLARI ARASINDA TARTIŞMA ÇIKTI
UBP Genel Başkanı Ersin Tatar ile Maliye Bakanı Serdar Denktaş arasında “adamsın- adam değilsin”, “gollayla yapışmış hükümet-Bu golla hizmet gollasıdır, çıkar gollası değil” atışması; UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu ile CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları arasında “hakaret” tartışması yaşlandı.
İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, gün boyu konuşma yapan vekillerin sorularını yanıtladı. Gecenin sonunda kürsüye çıkan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay da eleştirilere yanıt verdi.
Özersay, devletin arazilerinin kiralanmasında da ihale yöntemi uygulansın diye bir çalışma hazırladıklarını açıklayarak, “Maliye Bakanlığı eliyle, Emlak Malzeme Dairesi’nin takdiriyle bunun yapılmasını doğru bulmuyorum. Bu çalışma önümüzdeki günlerde tüzük mü, yasa mı olur bilmem ama her aşamasında muhalefetin desteğinizi beklerim” dedi.
AMCAOĞLU: “SORUN ÇÖZÜLMEZSE BELEDİYELER İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN İÇİNE PİMİ ÇEKİLMİŞ BOMBA GİBİ ATILACAK”
UBP milletvekili Olgun Amcaoğlu, kırsal kesim arazileriyle ilgili neler yapıldığını sorarak, “Sosyal konut projeleri gerekli mi, gereksiz mi? Bu konu iyice etüt edilmeli” dedi.
Cezaevinin hükümetler için önemli bir sorun olduğunu söyleyen Amcaoğlu, “Bence cezaevinde utanç duyulacak bir yapı var. Burada ne çalışanlar, ne de mahkumlar için insani koşul var” şeklinde konuştu, yeni cezaevi inşaatının ne durumda olduğunu sordu.
Amcaoğlu, belediyelere de değinerek, 28 belediyenin 19’unun batma noktasında olduğunu söyledi.
Olgun Amcaoğlu, “Belediyelerin 350 milyon TL olan borcunu hangi bankadan finanse edeceksiniz? Bunun için ne planladınız? Sorun çözülmezse 2019 sonunda, 2020 başında belediyeler İçişleri Bakanlığı’nın içine pimi çekilmiş bomba gibi atılacak” dedi.
Amcaoğlu, Kamu Maliyesinin Denetimi ve Kontrolü Yasası ile Belediyeler Yasası’nın hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Belediyeler konusunda önerilere kulak tıkamayın. Fikirleri hakir görmeyin. Bu sorun hepimizin sorunu” dedi.
OĞUZ: “DOĞAL AFETLE İLGİLİ BİR KARAR BEKLENİYOR”
UBP Milletvekili Dursun Oğuz da konuşmasında yerel yönetimler konusuna değindi. Oğuz, “Siyasi irade önemli. Reform olması ve belediyelerin sayının azaltılması gerektiğini siyasi partiler olarak dillendiriyoruz. Hükümet bunu yaparsa politik olarak zarar görebilir mi? Görebilir ama bu da hükümet olmanın sorumluluğu. Belediye başkanların yetkileri konusunda da sınır olmalı. Yoksa sorunlar devam eder” dedi.
Oğuz, vatandaşlık konusundaki mağduriyetlerin giderilmesinin herkesin ortak arzusu olduğunu, bu doğrultuda verilen vatandaşlıkları desteklediklerini dile getirdi.
Sel felaketine de değinen Dursun Oğuz, “Selden etkilenen bölgelerin belediye başkanları doğal afetle ilgili bir karar bekliyor” dedi.
TATAR: “EMİRNAME KONUSUNDA HÜKÜMET TAVİZ Mİ VERDİ?”
Ana Muhalefet UBP Genel Başkanı Ersin Tatar da konuşmasına “Emirname konusunda hükümet taviz mi verdi? Müteahhitler neden eylemden vazgeçti? Bu Sayın İçişleri Bakanın başarısı mı? Nasıl oldu da ortalık bir anda yumuşadı?” sorularıyla başladı.
Vatandaşlık konusuna da değinen Tatar, “Bu zorlama, ‘gollayla’ birbirine yapışan hükümetin açtığı vatandaşlık davalarının kaçı sonuçlandı? O kadar tantana niyeydi? ‘Şeffaf’ hükümet bazı konularda neden suskun? Neden geçmişte davrandıkları gibi davranmıyorlar? Dün öyle bugün böyle olmaz” dedi.
Güney Kıbrıs’ta binlerce iş insanına yatırım nedeniyle vatandaşlık verdiğini söyleyen Tatar, “UBP’nin vatandaşlık duruşu doğruydu. ‘Her gelen vatandaş olsun’ diye bir görüşümüz yok ama hak edene vereceksiniz. Hükümet vatandaşlık konusunda sınıfta kaldı. Biri öyle söyler, diğeri böyle” şeklinde konuştu.
Ekonomik protokolün hala imzalanamadığını kaydeden Tatar, “Protokol imzalanmaz, para gelmezse bütçedeki açık 2 milyar olacak. Bu bütçe de, hükümet de havada. Reformlar yok. Kaynaklar gelemiyor. Geleceği de belli değil. Hükümet nereye kadar devam edecek vatandaş bize soruyor” dedi.
DENKTAŞ: “GOLLA, HİZMET GOLLASIDIR, ÇIKAR GOLLASI DEĞİL”
Maliye Bakanı Serdar Denktaş da söz aldı. Denktaş, Tatar’ın “golla” açıklamasına işaret ederek, “27 milletvekili birbirine kenetlenmiş durumda. Bu golla hizmet gollasıdır, çıkar gollası değil” dedi.
Tatar’ın “küslükler erken bitti” açıklamasına işaret eden Denktaş, “Bu Kıbrıs Türkü’nün hasleti. Neden gocunuyorsunuz?” ifadelerini kullandı.
Denktaş, “Bazı eleştiriler hükümeti vurmak için yapılıyor ama esasen nereyi vuracağı hesaplanmıyor” dedi.
Yer ve isim vermeden konuşmayacağını kaydeden Denktaş, “Bir yatırım yapılacaktı, bölge sakinleri karşı çıktı. Yatırımcı vazgeçti. Mülk sahibinin Mal Tazmin Komisyonu’na başvurusu yok. Gittiler o insanı buldular. Gerekli anlaşmaları da yaptılar. Komisyon üzerinden o malın KKTC koçanı olarak alınması için. Oraya yatırım yapacak yasalar ne izin veriyorsa o yatırım yapılacak. Bu benim yakınım diye yaşamasın mı?”dedi.
Denktaş, Tatar’ın reform açıklamalarını da eleştirerek, “Hangi reformu yaptık da para aldık?” dedi.
DENKTAŞ VE TATAR TARTIŞTI
Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın “Başkan büyük milliyetçi ama kendi televizyonunda devlet her sabah ayaklar altında alınır. Sesi çıkar mı?”ifadeleri üzerine Denktaş ile Tatar arasında tansiyon yükseldi.
İkilinin arasında daha sonra “adam mısın- değil misin” tartışması çıktı.
Maliye Bakanı Denktaş’tan sonra yeniden söz alan Tatar, “Bu arkadaş bu ülkenin Maliye Bakanıdır. Yenişehir’deki araziyi kendi ailesine veriyor. 100 küsur dönümlük arazi askerden alındığında Halkın Partisi Metehan’da nöbet tutmuştu. O yeniden gündemde. Maliye Bakanı isen, Devlet Emlak Malzeme Dairesi de sana bağlıysa yakınına arazi veremezsin. Vermemen lazım. Rumlarla da anlaşma yapılabiliyor. Çıkıp bunlarla ilgili açıklama yapsınlar. Ben ona ne söylüyorum. O bana ne söylüyor. İşin Kanal T’ye getirilmesini kabul etmiyorum. Ben demokrat bir insanım. ‘Kimseye beni göster’ ‘benim hakkımda iyi şeyler söyle’ demedim. Ben orayı eşime verdim. Siyasetteyim. Ben oranın yayın politikasına da karışmıyorum. Her türlü insan vardır orada. Sayın Denktaş’ın söylediği demokrasi anlayışına sığar mı?” şeklinde konuştu.
HASİPOĞLU VE HAMZAOĞULLARI DA GERİLDİ
Öte yandan Genel Kuruldaki yükselen tansiyon UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu ve CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları’na da yansıdı.
Hamzaoğulları, Oğuzhan Hasipoğlu’nun kendisine hakaret ettiğini savundu ve özür dilemesini istedi. Hasipoğlu ve Hamzaoğulları arasındaki sözlü tartışmaya bazı muhalefet milletvekilleri de dahil oldu.
Hasipoğlu, Meclis Başkanından yetkilerini kullanmasını istedi.
Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay, “Bu konuyu daha sonra görüşeceğiz” demesi ve uyarılarıyla tansiyon düştü.
ÖZERSAY
Baybars’tan sonra Özersay söz aldı.
Özersay, Tatar’ın, kendisine soru yönelttiğini, salonda olmasa da hepsini i dinleyerek not aldığını belirtti.
Kudret Özersay, İçişleri Bakanlığı görüşmelerde adının geçtiğini kaydederek, “Partimin adı verildi diyemeyeceğim çünkü partimin adını söylemekten aciz haller vardı. Buna üzüldüm. Bu parti Halkın Partisi’dir, Halk Partisi değil.Bir milletvekili bunu bile öğrenemediyse bir zahmet biraz açıp okusun, gözünü açsın…” dedi.
Dipkarpaz’daki arazi konusunda detaylı bir açıklama yapan Özersay, “Bu arazi ilk olarak UBP hükümeti Bakanlar Kurulu kararıyla verildi. Bunu doğru bulan bir partinin mensubusunuz. Dipkarpaz’daki araziyle ilgili kararın altına imza atanlar arasında, ki bence yanlış bir karar değil, UBP Genel Başkanınız Tatar da var. Olguları alt alta doğru koyalım. Adımları doğru değerlendirelim, adil olalım. Bu hükümet bu konuyla ilgili doğru bir şey yaptı. Bizi bir ön yargıyla eleştirmeye çalışıyorsunuz. Samimi ve gerçekçi olalım” dedi.
Tatar’ın popülizm yaptığını söyleyen Özersay, “Askeri statüdeki bir arazini bu statüden çıkarılmasını doğru bulmadık, Metehan çemberinde bunu protesto ederek tepkimizi koyduk ve bu araziverilmedi, askeri bölge statüsüne geri döndü. Sayın Denktaş’ın koalisyon ortağı olması bunu değiştirmez” şeklinde konuştu.
Özersay, “Bakanlar Kurulu, bu hükümet Sayın Denktaş’ın oğluna bir başka arazi vermedi. Böyle bir kararı onaylamadı. Üniversite kampüsü yapmak için böyle bir talep olabilir, oldu ama Bakanlar Kurulu böyle karar almadı. Denktaş’ın akrabası var ve ona da arazi verildi iddiası. Ben gazetede yayınlanan iddiayı cevapladım ama bazıları beğenmeyince görmez. Gazetede bir isim vardı. Denktaş’ın akrabası mı değil mi bilmem. Bu kişiye hükümet tarafından Metehan bölgesinde benzin istasyonu için arazi verildi iddiası vardı. Üşenmedim baktım. Öyle bir bakanlar kurulu kararı buldum ama bir önceki hükümet döneminde alınmış. UBP’nin hükümette olduğu dönemde alınan bir karar yani” dedi.
“Mesele mekanizma ve sistem meselesi” diyen Özersay şunları söyledi:
“Yenişehir’de yurt yapılması düşüncesiyle rezerv ayrılan bir araziyle ilgili bir tartışma oldu. Bu tartışma hükümet ilk kurulduğunda başladı. Maliye Bakanlığı’nın hazine mallarının kiralanmasına ilişkin yasa tahtında kiraladığı bir arazi söz konusuydu ama UBP’nin hükümette olduğu dönemde. Bu hükümet döneminde değil. Bu meseleyi biz de konuştuk bilgimize geldiğinde. Savcılıkla da konuştuk. Bu yatırımı yapmayı planladığını söyleyen kişi Rauf Denktaş, ‘yurt yatırımını yapmaktan vazgeçtim’ dedi.
Bu hükümet, 74 öncesi mal sahipleri ile anlaşıp Taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden sözleşme veya rezerv olarak, kendi üzerinde, kullanımında olan bir araziyi 74 öncesi sahiplerinden satın almasıyla ilgili hiçbir şey onaylamadı. Kabineye böyle bir şey gelmedi. Denktaş bugün çıktı ve dedi ki UBP döneminde memleketin yararına olduğu için bir Acapulco Yasası diye bir yasa yapıldı ve bu şekilde mekanizma oluştu. Bu kapsamda bir adım atıldı. Bunu biliyorum. Hükümet bunu oturur değerlendirir ama hükümet bunu onaylamadı. Biz neyi onayladık Sayın Denktaş’ın oğluyla ilgili? Hükümet olarak hali hazırda bir yatırım varsa ve geliştirilecekse sözleşmeleri uzatma yönünde bir prensip kararı aldık. Sözleşme geldiğinde Ahmet’tir, Mehmet’tir, Rauf’tur bakmadan süre uzattık. Lefkoşa Surlariçi’nde bir üniversite açıldı. Orada rektörlük binası ve derslikleri var. Yine bizden önceki hükmet döneminde kiralanmış bir yer. Siz böyle bir yatırımı doğru buldunuz. Hükümetteyken bu kiralandı. Üniversite rektörlük binasının kira sözleşmesi uzattık. İskele’de Bafra’da da benzeri yerlerin sözleşmelerle ilgili de aynı kararı aldık.”
Başsavcılıktan kiralar konusunda görüş aldıklarını dile getiren Özersay, “Kiralama ihale kanunun kapsamında girer ama kiralamanın ihale kanunu kapsamında nasıl yapılacağı düzenlenmiş değil. Başsavcılık, kiralamaları da şeffaf ve daha adil olması için İhale Yasası çerçevesinde bir ilave düzenleme çalıştık. Devletin arazilerinin kiralanmasında da ihale yöntemi uygulansın diye. Bu taslak önümüzdeki günlerde tüzük mü yasa olarak mı gelir bilmem. Her aşamasında desteğinizi beklerim” dedi.
Özersay, “Çıkış yolu bu tür kiralamaların şeffaf şekilde yapılmasıdır. Doğru olan budur. Maliye Bakanlığı eliyle, Emlak Malzeme Dairesi’nin takdiriyle bunun yapılmasını ben doğru bulmuyorum. Eğer yanlış ve istismara açık olduğunu görüyorsak bizim görevimiz bunu değiştirmektir. Bunu değiştirmek görevimiz. Bunu değiştirmek için adım atalım” dedi.
Dokunulmazlık konusunda da konuşan Özersay, “Öyle anlıyorum ve endişeleniyorum ki Sayın Çaluda, dokunulmazlığı kişisel olarak algılıyor. Bunu kişiselleştirdiğinizi görünce üzülüyorum. Şu an suçsuzunuz. İspat edilene kadar suçsuzsunuz. Bizim sizi yargılama yetkimiz ve iddiamız yok. Savcılıktan gelen iddianın önünün kapatılmasını istemedik… Süreç bu” şeklinde konuştu.