Views: 0
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, KKTC’nin kuruluşunun 35. yıl dönümü dolayısıyla Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, bayram coşkusunu Kıbrıslılar ile paylaşmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın içten kutlama dileklerini, selam ve sevgilerini ileten Oktay, “Hak ve eşitlik mücadelesinde nice badireler atlatan ve birçok zorluğa göğüs geren Kıbrıs Türkü’nün sabrı ve dirayetinin ayrılmaz parçası olduğu Anavatan için bir gurur kaynağıdır.” diye konuştu.
Oktay, Kıbrıs Türkü’nün mücahitlerinden aldığı azimle, uygarca yaşama hedefine kararlılıkla ilerlemesinin her türlü takdirin üzerinde olduğunu belirtti.
15 Kasım 1983 tarihinde kurulan KKTC’nin Kıbrıs Türkü’nün özgürlük mücadelesinin en anlamlı eseri ve Ada üzerindeki vazgeçilmez haklarının teminatı olduğunu vurgulayan Oktay, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş başta olmak üzere, Kıbrıs Türk halkının var olma mücadelesinde emeği geçenleri rahmet ve şükranla yad etti.
Kıbrıs meselesinin Rumların Kıbrıs Türklerini 1960’ta kurulan ortaklık devletinden dışlayarak devleti gasp etmeye çalıştıkları 1963 yılından bu yana, uluslararası toplumun gündeminde olduğunu anımsatan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yarım asrı aşan bu süreçte Kıbrıs Türk halkı başından itibaren çözümden ve uzlaşıdan yana olmuş, iyi niyetle ve kararlılıkla müzakere sürecine sahip çıkarak Rumların bozduğu ortaklığı yeniden tesis edebilmek için her zaman yapıcı bir yaklaşım sergilemiştir. Bugün Ada’nın halen çözüme ulaşmamış olmasının nedeni, maalesef çözümsüzlüğü şiar edinen Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz tutumudur. Kıbrıs Konferansı 2017 Temmuz ayında Rum tarafının bu tutumu nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Rumlar o tarihten bu yana Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde ortaklık kurma ve siyasi gücü paylaşma niyetlerinin bulunmadığını açıkça ortaya koymuştur. Kurduğunuz devlet, Ada’nın kurucu ve eşit iki parçasından biridir. Kıbrıs Rum tarafının bu gerçeği sulandırma yönündeki çabalarına bugüne kadar izin verilmemiştir, bundan sonra da verilmeyecektir.”
Oktay, hedeflerinin Kıbrıs Türkü’nün siyasi eşitliğinin sağlanması ve Kıbrıs’taki meşru haklarının, güvenliğinin ve refahının garanti altına alınması olduğunu dile getirdi.
Bu hedef doğrultusunda Türk tarafının 50 yıldır yapıcı ve yaratıcı fikirler sunduğunu, her türlü yöntemi denediğini ancak bu çabaların Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle her seferinde akim kaldığını vurgulayan Oktay, bugün Kıbrıs Türk halkının hala birçok alanda ambargo ve kısıtlamalara maruz kalmasının akıl, vicdan ve insaf sınırlarını zorladığını aktardı.
Kıbrıs Türk halkının hak ettiği refah seviyesine ulaşmasının engellenmesine ve mevcut statükonun sürdürülmesine izin vermeyeceklerini vurgulayan Oktay, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kıbrıs Türk halkının dünyayla bütünleşmesi önündeki engellerin kaldırılması uluslararası toplum için de hem siyasi hem ahlaki bir yükümlülüktür. Tüm olumsuzluklara rağmen, Türk tarafının çözüme yönelik siyasi iradesi her zamankinden daha kuvvetlidir. Ancak, BM Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu Raporu’nda da işaret ettiği üzere, gelinen aşamada artık yeni fikirlere ve önerilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu minvalde, ucu açık müzakere süreçlerinin, Ada’daki mevcut gerçekleri göz ardı eden yaklaşımların bir tarafa bırakılması gerekmektedir. Anavatan ve garantör Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çözüm için her zaman olduğu gibi omuz omuza birlikte çalışmaya devam edeceklerdir.”
Oktay, yeni keşfedilen hidrokarbon kaynaklarının Ada’yı daha büyük bir cazibe merkezi haline getirdiğini anımsattı.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının Ada’nın barış ve refah merkezi haline gelmesi için bir fırsat olarak kullanılması gerektiğini her zaman savunduğunu, savunmaya da devam edeceğini ancak Rum tarafının tek yanlı faaliyetleriyle, doğal kaynakları da paylaşma niyetinde olmadığını açıkça ortaya koyduğunu söyleyen Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ada’nın tek sahibi olduğunu zanneden Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türkü’nü yok sayan girişimlerine göz yummayacağımızı, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının Doğu Akdeniz’deki meşru hak ve menfaatlerini her zaman, her şartta ve her şekilde korumaya devam edeceğimizi buradan bir kez daha vurgulamak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi, bölgede Türkiye’nin yer almadığı her türlü girişim başarısızlığa mahkumdur. Kıbrıs, bizim milli davamızdır. Kıbrıs Türk’ünün her zaman yanında durduk, durmaya da devam edeceğiz. KKTC’nin gelecek tasavvuru için de uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli mücadeleyi dün olduğu gibi bugün de vereceğiz.”
Oktay, Türkiye olarak sadece KKTC konusunda değil, uluslararası toplumu ilgilendiren tüm konularda, iyi niyetle ve yapıcı katkılar sağlayarak, ortak anlayış ve ortak akla dayanan çözümlerden yana olduklarını ifade etti.
“Oldubittilere izin vermedik, vermeyeceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki çok yönlü dış politikanın onurlu bir duruşa ve güçlü ilkelere dayandığını dile getiren Oktay, şunları kaydetti:
“Yaşanılan haksızlıklara karşı duruşumuz ve mazlumun yanında oluşumuz tüm dünyaca bilinmektedir. Dış politikada sürdürdüğümüz kararlılığımızı ve dik duruşumuzu halen anlamayanlar varsa buradan bir kez daha sesleniyorum. Geçmişte olduğu gibi bugün de dış politika ilkelerimizden ve onurlu duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz. Ne sahada ne masada oldubittilere izin vermedik, vermeyeceğiz. Biz bir yerde yanlışlık varsa bunu dile getiririz. Haklı ve dik duruşumuzu Kıbrıs’ta, Suriye’de ve Libya’da da aynı kararlılıkla sergilemeyi sürdüreceğiz. Uluslararası toplumu ilgilendiren konularda kimi ülkelerin tek taraflı müdahalelerini ve sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelerini kabul edemeyiz. Gayemiz, güncel uluslararası sorunlara, bazı ülkelerin bakış açısına ve çıkarlarına göre değil uluslararası hukukun gereğine göre adil ve kalıcı çözümler bulunmasıdır.”
Oktay, KKTC’nin aradan geçen 35 yılda büyük mesafe kat ettiğini, demokratik, çoğulcu, insan haklarına saygılı, müreffeh toplum sistemini her geçen gün pekiştirdiğini, kurulduğu yıldan bu yana hem Kıbrıs hem Doğu Akdeniz’de barış ve istikrarın ana unsuru olduğunu belirtti.
KKTC’nin kalkınmasının, kendine yetebilen, küresel şartlara uyumlu, rekabetçi ve sürdürülebilir ekonomik düzene sahip olabilmesinin öncelikli hedefleri olduğuna dikkati çeken Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün turizm ve eğitim sektörlerinde ulaşılan düzey, Kıbrıs Türkü’nün haklı gururudur. KKTC her iki alanda da bölgesinde merkez olabilecek imkan ve kabiliyetlere sahiptir. Büyük turizm yatırımları, giderek artan sayıda turisti KKTC’ye çekerken, yükseköğretim kurumları da birçok ülkeden öğrenciye yüksek kalitede eğitim sunmaktadır. KKTC’de büyük çaplı altyapı projelerinin hayata geçirilmesine ve ekonomik kalkınma programlarının uygulanmasına devam edilecektir. Bunların yanı sıra, ekonomik yapının ve mali sisteminin güçlendirilmesi zaruridir. İçinde bulunduğumuz yıl içerisinde Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak ekonomik ve mali birçok sınamayla karşı karşıya kaldık. Her zaman olduğu gibi tüm bu zorluklardan birlikte güçlenerek çıkacağız. Türkiye, Kıbrıslı Türk kardeşleriyle tam bir dayanışma içinde olmaya devam edecektir.”
Oktay, KKTC’nin geleceğine ümitle bakmasının ancak genç nüfusunun bilinçli ve donanımlı bir şekilde yetiştirilmesiyle mümkün olacağını söyledi.
Türk milletinin tarihten aldığı cesareti, kahramanlığı, adalet ve hakkaniyete olan bağlılığı ile mazlumların her zaman yanında olması Kıbrıslı Türk gençlerine kalan değerli bir miras olduğunu söyleyen Oktay, “Kuzey Kıbrıs’ın gençlerinin ortak tarihimizden almış oldukları bu mirası gönül köprüleri kurarak geleceğe taşıyacaklarına ve yükselen KKTC’nin asli unsuru olacaklarına inanıyorum. Donanımlı ve farkındalığı yüksek bir genç nesil adada kalıcı bir siyasi çözüm yolunda da Kıbrıs Türkü’nün elindeki en önemli değerdir. Anavatan ve garantör Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da özverili desteğini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine sağlamaya devam edecektir.” ifadelerini kullandı.
Oktay, KKTC’nin kurulmasını ve bugünlere ulaşmasını canları pahasına sağlayan aziz şehitleri rahmetle, kahraman gazileri şükranla andı.