Views: 0
15 Kasım Cumhuriyet Bayramı kutlamaları çerçevesinde Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarın’da resmigeçit töreni düzenlendi.
Resmi Geçit Töreni saat 10.00’da İstiklal Marşı İstiklal Marşı ve Cumhurbaşkanı tarafından tören birliklerin denetlenmesi ve halkın bayramının kutlanması ile başladı.
Tören, mesaj teatisi, Türkiye Cumhuriyeti temsilcisi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın konuşmalarıyla devam etti.
TSK Mehteran Birliğinin de konser verdiği tören, Lefke ve Erenköy’den gelen bayrakların Cumhurbaşkanına takdimi, Halk Dansları gösterisi, TSK Mehteran Birliği konseri ve resmigeçit ile sona erdi.
Törenin ardından Solo Türk Lefkoşa üzerinden gösteri uçuşu yaptı.
AKINCI: “BİZ HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ YAPICI OLACAĞIZ; ANCAK HAKLARIMIZI SONUNA KADAR KORUMANIN DA BİLİNCİNDE HAREKET EDECEĞİZ”
CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMA TÖRENİNDE KONUŞTU
“YAŞANANLARDAN DERSLER ÇIKARILARAK YENİ BİR GELECEĞE YOL ALMAK HERKESİN YARARINA OLACAKTIR”
“KIBRIS’TA İKİ TARAF ARASINDAKİ İLİŞKİNİN, ÇOĞUNLUK–AZINLIK ÇERÇEVESİNDE DEĞİL BİRLEŞMİŞ MİLLETLER PARAMETRELERİNDE ÖNGÖRÜLDÜĞÜ GİBİ SİYASİ EŞİTLER ARASINDA ŞEKİLLENEBİLECEĞİNİN MÜCADELESİNİ SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs konusunda her zaman olduğu gibi yapıcı olacaklarını, ancak Kıbrıs Türk halkının haklarını sonuna kadar korumanın da bilincinde hareket edeceklerini vurguladı.
Akıncı, Rum liderliğinin ‘Devlet işlevsel olmalıdır’ söylemi ile Kıbrıs Türk halkını azınlık konumuna düşürecek anlayışlara asla onay vermeyeceklerini belirterek, “Kıbrıs’ta iki taraf arasındaki ilişkinin, çoğunluk–azınlık çerçevesinde değil Birleşmiş Milletler parametrelerinde öngörüldüğü gibi siyasi eşitler arasında şekillenebileceğinin mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ta bugün hala 1960 ortaklık cumhuriyetinin yıkılışının gerçek nedenlerini saklamaya ve sorumluluğu Kıbrıslı Türklere yüklemeye çalışan bir zihniyetin söz konusu olduğuna işaret ederek, geçmişte yaşananlardan dersler çıkarılarak yeni bir geleceğe yol almanın herkesin yararına olacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Lefkoşa’da düzenlenen kutlama töreninde konuştu.
Cumhurbaşkanı Akıncı, konuşmasına “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 35. yılında hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum” diyerek başladı.
Akıncı, Kıbrıs Türk halkının 1963 Aralık ayında dışında bırakıldığı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, 1960 yılında bir ortaklık devleti olarak kurulmasına rağmen ne yazık ki 3 yılda yıkıldığını ve Kıbrıs Rum liderliği tarafından tek toplumlu bir yapıya dönüştürüldüğünü anlattı.
O günden itibaren Kıbrıs Türk halkının da kendi devlet örgütünü oluşturmasının bir hak olarak ortaya çıktığını ve 1974 öncesinde Kıbrıs Türk Yönetimi adı altında düzenlemelere gidildiğini ifade eden Akıncı, şöyle devam etti:
“DEVLET HALKINI HUZUR VE MUTLULUK İÇİNDE YAŞATMAKLA YÜKÜMLÜDÜR”
“1974 ile birlikte otonom yönetim ve 13 Şubat 1975 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuş, 15 Kasım 1983 günü ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti oluşturulmuştur. Adı ne olursa olsun, Kıbrıslı Türklerin kendi kendilerini yönetme hakkının bir ifadesi olan devlet örgütlenmesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak 35 yıldır halkımıza hizmet vermeye çalışmaktadır.
Devlet örgütlenmesi toplumsal anlamda siyasi bir hak oluşturmanın ötesinde, halkına en sağlıklı hizmetleri vermekle, insanlarını huzur ve mutluluk içinde yaşatmakla yükümlüdür.”
“SIKINTILI GÜNLERİ AŞMAK İÇİN TÜRKİYE İLE YAKIN DAYANIŞMA İÇERİSİNDE ÇALIŞMALIYIZ”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bu çerçevede olaya yaklaşıldığında KKTC’nin son 35 yılının kısa ama objektif bir değerlendirmesini böylesi günlerde yapmanın gerekli olduğu inancında olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Sevgili yurttaşlarım,
Son zamanlarda sıkıntılı günlerden geçtiğimiz bir gerçektir. Türk Lirası’nın döviz karşısında ciddi değer kaybı -son günlerde görülen toparlanmaya rağmen- bu topraklarda yaşayanları Türkiye’dekinden daha fazla etkilemiştir. Bu zor dönemi aşmak için tüm devlet ve hükümet yetkilileri, Meclis ve toplum olarak, Türkiye ile de yakın dayanışma içerisinde çalışmak zorundayız.
“TÜRKİYE’DEN BEKLENEN ADIMLARIN SÜRATLE ATILMASINDA BÜYÜK YARAR OLACAKTIR”
Halkımızı rahatlatacak tedbirleri, geleceğe dair umutların erozyona uğramasına fırsat vermeden almak durumundayız. Bu konuda gerek kendi içimizde gerekse Türkiye’den beklenen adımların süratle atılmasında büyük yarar olacaktır diye düşünüyorum.
Değindiğim bu güncel sorunların ötesinde son 35 yıla baktığımızda kuşkusuz ki manzaranın ne kapkara, ama ne de toz pembe olduğunu söylemek durumundayız. İyiye giden, gelişen yanlarımız olduğu muhakkak; ama bizi düşündürmesi, kaygılandırması gereken ve acil önlem almamızı zorunlu kılan yanlarımız da vardır.
Bunların kimi kısa, kimi orta, kimileri de uzun vadeli olabilir; ama sorunları gizlememek, var olduğunu bilmek ve çözüm iradesini ortaya koymak esas olmalıdır.
“EĞİTİM ALANINDA CİDDİ GELİŞMELER SAĞLADIĞIMIZ İNKAR EDİLEMEZ”
Eğitim alanında özellikle yüksek öğrenimde ciddi gelişmeler sağladığımız inkar edilemez bir gerçekliktir. Aktif üniversite sayımız 16’ya yükselmiştir. Açılmayı bekleyenlerle birlikte sayı 30’u aşmaktadır.
“102 BİN ÖĞRENCİ… EĞİTİMDE SAĞLIKLI GELİŞME, SADECE RAKAMLARLA İFADE EDİLEN BİR HUSUS OLAMAZ”
YÖDAK’ın açıkladığı rakamlara göre üniversitelerimizde 102 bin öğrenci vardır. Bu rakamlar elbette sevindiricidir ama önemli bir gerçeği görmemizi de engellememelidir.
Eğitimde sağlıklı gelişme, sadece rakamlarla ifade edilen bir husus olamaz. Kaliteli bilimsel eğitim, açılan ve açılacak üniversitelerin yeterli alt yapıya sahip olmaları, öğretim elemanlarının donanımı gibi hususlar son derece hayatidir. Bunun için katılımcı bilimsel planlama yapmanın ve bunu uygulamanın önemi ortadadır. Yüksek öğrenimde akreditasyon ve denetleme kurumu olarak özerk bir yapıda hizmet beklediğimiz YÖDAK’ın bunca yıldır minimum personel ve mekan sorunu ile boğuşmakta olduğunu ve bunun bir an önce giderilmesi gerektiğini, bu alana verdiğimiz önem bakımından, vurgulamayı gerekli görmekteyim.
“TURİZMDE YATAK KAPASİTESİ 25 BİNLERE ÇIKTI”
Değerli yurttaşlarım,
Diğer bir gelişen sektörümüz olan turizmde de yıllar itibarı ile rakamlar büyümektedir. KKTC’nin kurulduğu yıl olan 1983 itibarı ile turistik konaklama tesislerimizin sayısı 36, yatak kapasitesi ise 3555 idi. 2018 Ekim ayı itibarı ile tesis sayısı 145’e, yatak kapasitesi ise 25.139’a çıkmış bulunmaktadır. Gelen yolcuların ve turizm gelirlerinin artmakta olduğu da bilinmektedir. Dövizdeki dalgalanmalar nedeni ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde hizmet sektörü fiyatlarının güneye göre daha cazip olduğu ve bu alanda da artışlar olabileceği görülmektedir.
“GÜNEY İLE REKABET DİKKATE ALINARAK, KUZEY’İN ÜSTÜNLÜĞÜ OLAN KONULARA EĞİLMELİYİZ”
5 yıldızlı otellerimizin tümüyle değilse de daha çok casino turizmi üzerinde yoğunlaştığı ve bugüne kadar Güney Kıbrıs’ın rekabetinin söz konusu olmadığı bilinmektedir. Yakın gelecekte Güney Kıbrıs’ta bu alanda yapılmakta olan yatırımların yaratacağı rekabet de dikkate alınarak, Kuzey Kıbrıs’ın mukayeseli üstünlüğü olabilecek konulara eğilmekte ciddi yarar olacağı düşüncesindeyim. Sağlık, kongre ve genel anlamda özel ilgi turizminin bu yönde önemli kazanımlar getirebileceğine inanıyorum. Tarihi ve doğal güzellikleri, güzel plajları, Akdeniz mutfağı ve misafirperver halkı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin turizmde de olduğu yerden çok daha iyi noktalara ulaşacağına güveniyorum. Kuşkusuz hiç akıldan çıkarılmaması gereken hususların başında şehir planlama ve yerel yönetim hizmetlerinin üst düzeye çıkarılması; çevre koruma ve çevre temizliği bilincinin her zaman canlı tutulmasıdır.”
“TRAFİKTE BİN 595 İNSANIMIZI KURBAN VERDİK”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ülkenin kanayan yarası trafik konusuna da dikkat çektiği konuşmasında, trafikte 1983 yılından bugüne kadar bin 595 kişinin trafiğe kurban verildiğini kaydetti.
Akıncı, şöyle devam etti:
“Değerli kardeşlerim,
Değinmek istediğim bir diğer husus trafik konusudur. Bu konuda da bazı rakamlara baktım. 1983 yılından günümüze kadar 1374 ölümlü kazada maalesef 1595 insanımızı trafiğe kurban verdik. 40 binden fazla insanımız da yaralandı. Bu rakamlar ortalama olarak yılda 45 insanımızı yollarda yitirdiğimizi gösteriyor. Yıllık ortalamalara ve nüfus oranlarına bakıldığında bu sayı ne yazık ki birçok ülke ortalamasının üstünde yer almaktadır.
1974 yılında yaşadığımız savaşta Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mensup 498 kardeşimiz şehit düştü; Kıbrıslı Türkler de 70’i mücahit 270’i sivil olmak üzere 340 şehit verdiler. Toplamda 838 şehidimiz var. Bu vesileyle bir kez daha onları saygı ve rahmetle anıyorum.
“TOPLU TAŞIMAYA GEREKEN ÖNEM VERİLMELİ”
Trafikte yitirdiğimiz canlar savaşta şehit düşen kardeşlerimizin nerede ise iki katına ulaşmış bulunmaktadır. Bu rakamlar bize uyarıcı olmalıdır. Trafikte, bir yandan eğitim, bir yandan denetim ve caydırıcılık ama bir yandan da alt yapı iyileştirme çalışmaları aralıksız devam etmeli, yollarımız daha güvenli hale gelmeli, toplu taşımacılığa da gereken önem verilmelidir.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, konuşmasında ülkede yıllar itibariyle ağırlaşan ve büyük bir sorun haline gelen uyuşturucu kullanımına da dikkat çekerek, şu düşüncelerini paylaştı:
“UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞINA KARŞI MÜCADELE GEREKLİ”
“Ülkemizde yıllar itibarı ile ağırlaşmakta olan büyük bir sorun olarak uyuşturucu kullanımı, özellikle gençlerimizi pençesine almaya devam etmektedir. Bu konuda çok daha etkili yöntemlerle uyuşturucu kaçakçılığına karşı mücadelemizi sürdürmemiz gerekiyor.”
“CİNAYETLER, KADINA KARŞI ŞİDDET VE KADIN CİNAYETLERİ BİZİ DERİNDEN SARSMAKTADIR”
Cumhurbaşkanı Akıncı, ülkede giderek artan kriminal olaylar karşısında da toplumun büyük bir tedirginlik içinde olduğunu işaret ederek, şunları kaydetti:
“Artan cinayetler ve kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri hepimizi derinden sarsmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana işlenen 181 cinayetin 53’ü kadınları hedef almıştır. Bu rakam %29.3’e denk gelmektedir. Birleşmiş Milletler istatistiklerinde dünya ortalamasının %21.3 olduğunu düşünürsek, bu rakamlar da bizim için alarm verici olmalıdır. Yurttaşlarına hizmet için var olan devlet her şeyden önce onların huzur, mutluluk ve refah içinde ama en başta da güvenlik içinde yaşayabilmelerini sağlamakla yükümlüdür. Bu konuda elbirliğiyle mücadele etmeliyiz. Şiddetin her türüne ama özellikle kadına karşı şiddete karşı duyarlılığı geliştirmek, kadının toplumda ve ekonomik ve sosyal yaşamda hak ettiği yeri alması için uğraş vermek devletin görevidir diye düşünüyorum.”
Cumhurbaşkanı Akıncı, 35. yılda kuşkusuz üzerinde durulması gereken konuların bunlarla sınırlı olmadığını, sağlık, tarım, çalışma alanı, kamu reformu ihtiyacı ve diğer tüm alanlarda planlı çalışmalarla ve Türkiye’nin de desteklediği ekonomik programlarla daha iyi bir geleceğe ulaşabileceklerine inanç belirtti.
KIBRIS SORUNU
Akıncı, Kıbrıs sorununa da değindiği konuşmasında şunları ifade etti:
“Şu kadarını ifade etmek istiyorum ki; daha önce de sıklıkla belirttiğim gibi, ucu açık, sonuç odaklı olmayan müzakere süreçleri artık geride kalmıştır. Bu hususun Birleşmiş Milletler raporlarında da yer almaya başlamış olması memnuniyet vericidir.
Bu modalitenin yanı sıra, geçmişteki mutabakatlara bağlı kalarak bu adada egemenliğin iki eşit taraftan neşet edeceği, siyaseten eşit iki kurucu devletin varlığına dayalı yeni bir federal ortaklığı oluşturmaya hazır olacağız. Her iki tarafın eşitlik özgürlük ve güvenlik içinde yaşamasının koşullarını oluşturmak, yine her iki tarafın iradesine bağlıdır. Yetkilerin ve zenginliklerin adil biçimde paylaşılacağı, bölgemizi yeni gerginliklerin değil, işbirliği olanaklarının merkezi haline getirecek bir anlayışı, Rum tarafında da görmeyi arzu ediyoruz.
Şu ana kadarki yaklaşımlar ne yazık ki umut vermemektedir. Bugün hala 1960 ortaklık cumhuriyetinin yıkılışının gerçek nedenlerini saklamaya ve sorumluluğu Kıbrıslı Türklere yüklemeye çalışan bir zihniyet söz konusudur. Ortaklık devletinin sürdürülememesine gerekçe olarak vergi yasalarını öne sürüp, gerçek neden olan Enosis amacını unutturabileceklerini sanıyorlar.
“ESAS AMAÇ ENOSİS’Tİ”
Halbuki esas amacın “Enosis” olduğu gerçeği Kıbrıslı Türklerin ortak yönetimden dışlanmış halde bulunduğu 1974 Temmuz’unda da yine kendini göstermişti. Bunun yol açtığı acıları hepimiz yaşayarak gördük. Bu yaşananlardan dersler çıkarılarak yeni bir geleceğe yol almak herkesin yararına olacaktır. Geldiğimiz noktada Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres’in görevlendirdiği Sayın Lute’un yıl sonundan önce garantör ülkelere ve adamıza yapacağı ziyaretin sonuçlarını görmek istiyoruz.
Biz her zaman olduğu gibi yapıcı olacağız; ancak haklarımızı sonuna kadar korumanın da bilincinde hareket edeceğiz. Rum liderliğinin “Devlet işlevsel olmalıdır” söylemi ile, Kıbrıs Türk halkını azınlık konumuna düşürecek anlayışlara asla onay vermeyeceğiz. Kıbrıs’ta iki taraf arasındaki ilişkinin, çoğunluk–azınlık çerçevesinde değil Birleşmiş Milletler parametrelerinde öngörüldüğü gibi siyasi eşitler arasında şekillenebileceğinin mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz.
Bu düşüncelerle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 35. yılında hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.”