Views: 0
Vatikan ve Çin arasında uzun zamandır sorun teşkil eden piskoposların atanmasına ilişkin kilit önemde bir anlaşma imzalandı.
Vatikan Basın Ofisi’nden yapılan yazılı açıklamada, Vatikan ile Çin arasında piskoposların atanmasına ilişkin geçici anlaşma imzalandığı bildirildi.Açıklamada, anlaşmanın Çin’in başkenti Pekin’de Vatikan Devletlerarası İlişkiler Bakanlığı Müsteşarı Antoine Camilleri ile Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Wang Chao tarafından imzalandığı belirtildi.
Anlaşmanın karşılıklı ve kademeli uzlaşmanın bir sonucu olduğuna dikkat çekilen açıklamada, anlaşmanın uygulama metodunun periyodik olarak gözden geçirilebileceği kaydedildi.
Açıklamada, “Anlaşma, Kilise’nin varlığı için son derece önemli olan piskoposların atanması konusuyla ilgilidir ve ikili düzeyde daha da büyük iş birliği şartları oluşturmaktadır. Ortak beklenti, anlaşmanın kurumsal diyalog konusunda verimli ve ileriye dönük bir sürece yardımcı olması ve Çin halkının yararı ve dünya barışı adına Çin’deki Katolik kiliselerin varlığına olumlu katkıda bulunması yönündedir” ifadelerine yer verildi.
Anlaşmayla, Papa’nın Papalık yetkisi olmadan unvan almış tüm piskoposları papaz birliğine tekrar kabul ettiği belirtilen açıklamada, “Papa Francis, alınan kararların geçmişin yaralarının sarılmasına ve Çinli Katoliklerin tam birliğine yol göstermesine izin verecek yeni bir sürecin başlamasını ummaktadır” değerlendirmesi yer aldı.‘BU SÜRECIN SONU DEĞİL, BAŞLANGICI’
Konuya ilişkin açıklama yapan Vatikan Basın Ofisi Müdürü Greg Burke de bunun sürecin sonu değil başlangıcı olduğunu söyledi. Burke, “Anlaşmanın amacı siyasi değil, piskoposlarla ilgili. Anlaşmayla, Roma ile birlik içinde olan ama aynı zamanda Çinli yetkililer tarafından da tanınan piskoposlar olacak” dedi.
ÇİN KATOLİK KİLİSESİ: KOMÜNİST PARTİ’YE BAĞLILIĞIMIZ SÜRÜYOR
Çin Katolik Kilisesi de Komünist Parti’ye bağlılığının teyit etti, anlaşmayı desteklediğini ve ‘anavatanı derinden sevdiğini’ açıkladı.
Ülkedeki Katolik piskoposları kendisi seçmek isteyen Çin, ilgili görevlendirmelerin Vatikan tarafından yapılmaya çalışılmasını iç işlerine müdahale olarak görüyor ve Vatikan’ın Çin’e atadığı piskoposları tanımıyordu.