Views: 0
3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, artık Kıbrıs Türk tarafının kendi yolunu çizmesi gerektiğini belirterek, “Bunun için yapılması gereken kendi içimizde sağlıklı bir tartışma ve değerlendirme süreci başlatmak ve Anavatan Türkiye ile oturup konuşmaktır” dedi.
Eroğlu, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı nedeniyle yayımladığı mesajda, Kıbrıs’ın, Doğu Akdeniz’de küresel güçler, Avrupa Birliği, Ortadoğu, Kafkaslar, Arap yarımadası ve Kuzey Afrika için stratejik değeri çok yüksek olan bir ada olduğunu vurgulayarak, adanın, gerek enerji arzı ve güvenliği, gerekse ticaret yollarına hakimiyeti bakımından dün olduğu gibi bugün de tüm uluslararası ve bölgesel aktörlerin ilgi odağı olduğuna değindi.
Derviş Eroğlu, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş süreci ve adanın İngiliz idaresine geçişiyle birlikte iştahı kabaran Rum tarafının adanın Yunan egemenliğine girmesi için canla başla çalışmaya başladığını hatırlatarak, Rumların 1800’lü yılların başında adaya hakimiyet kurmak amacıyla başlattığı ve fasılalarla sürdürdüğü Kıbrıs Türkü’nü yok etmeye yönelik planlı saldırılarının 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile son bulduğunu vurguladı.
Barış Harekatı sonrasında ulaşılan ve 44 yıldır devam eden huzur ve güven ortamında çözümü en fazla arzulayan, bunun için çaba gösteren tarafın Kıbrıs Türk halkı olduğunu vurgulayan Eroğlu, Rum tarafının, Türk tarafının çözüm çabalarına geçmişte olduğu gibi bugün de olumlu bir karşılık vermemekte olduğunu kaydetti.
Kıbrıs’taki gerçeklerin ortada olduğun belirten Eroğlu, adada barışın sürmesinin yegane nedeninin Türkiye’nin adadaki etkin askeri varlığı ve tek yanlı müdahale hakkı olduğunu, Ada’da iki ayrı coğrafi sınır içinde, yan yana yaşayan iki ayrı halk, iki ayrı devlet bulunduğunu, bir anlaşma yapılacaksa 44 yılıdır yaşananlar ve bu gerçeklerin dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
Eroğlu mesajını şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini sıfırlamayı düşünen, Kıbrıs Türkü’nden Güzelyurt’un içinde yer alacağı pek çok büyük yerleşim birimi dahil önemli toprak tavizleri koparma peşinde olan, kurulmasını istediği mülkiyet rejimi ile sosyo-ekonomik yaşantımızı darmadağın etmeyi planlayan, hala bize ambargo uygulayan, cep telefonlarının her iki kesimde çalışmasını bile engelleyen Rum tarafı ile bir anlaşma yapmak mümkün değildir.
Bir yıl önce İsviçre’de yaşananlar ve o günden bu yana Rum yetkililerin söyledikleri ortadayken Kıbrıs Rum tarafını hala masum görmek, hala Rum tarafından anlayış beklemek Kıbrıs Türkü’ne zaman kaybettirmekten başka anlam ifade etmez.
Son bir yıldır vurguladığım üzere artık Kıbrıs Türk tarafı kendi yolunu çizmelidir. Bunun için yapılması gereken kendi içimizde sağlıklı bir tartışma ve değerlendirme süreci başlatmak ve Anavatan Türkiye ile oturup konuşmaktır.
Yapılması gereken Devletimize sahip çıkmak , en büyük gücümüzün egemenliğimiz, özgürlüğümüz, güvenliğimiz anlamına gelen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yüceltmek, halkımızın refah seviyesini artırmaktır”
Eroğlu, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın 44’üncü yıldönümünü, halkın Barış ve Özgürlük Bayramı’nı kutlayarak, Kıbrıs Türkü’nü canları ve kanları pahasına özgürlüğüne kavuşturan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve bugünlere gelinmesine imkan sağlayan aziz şehitleri andı, gazilere şükranlarını sundu.