Views: 0
Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Kıbrıs adası çevresinde yaşanan gelişmelerin Kıbrıs’ın turizmini de olumsuz etkilediğini söyleyerek, “KKTC’ye farklı destinasyonlardan da turist çekmeliyiz” dedi.
’21. Yüzyılda Ulusal Kıbrıs Davamız’ başlıklı toplantıya katılmak üzere İstanbul Aydın Üniversitesi’ne giden Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu üniversitenin mütevelli heyeti başkanı Dr. Mustafa Aydın ve beraberindeki heyetle üniversiteyi gezdi. İstanbul Aydın Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli’den üniversite ile ilgili bilgi alan bakan Ataoğlu, öğrencilerle bol bol sohbet etti.
Üniversite gezisinin ardından konuk bakan Fikri Ataoğlu, düşünce kuruluşu Batı Platformu’nun ’21. Yüzyılda Ulusal Kıbrıs Davamız’ başlıklı toplantısına katıldı. Türkiye’nin AB eski bakanı ve İAÜ Batı Platformu başkanı Egemen Bağış’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıda konuşan Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, “21’inci Yüzyılda Ulusal Davamız Kıbrıs” konulu oturumda akademisyen, bürokrat ve öğrencilerin sorularını yanıtladı. KKTC çevresinde yaşanan gelişmelerin ve bölgede petrol ve doğalgaz arayan gemilerin Kıbrıs turizmini olumsuz etkilediğini ifade eden bakan Ataoğlu, “Kıbrıs’a farklı destinasyonlardan turist çekmek için çalışmalara devam ediyoruz. Türk Hava Yolları ile görüşmelerimiz sürüyor” diye konuştu.
“Kıbrıs hepimizin adası, hepimiz sahip çıkmalıyız”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin mevcut kapasitesinin 22 bin olduğunu, yakında bu rakamın 27 bine çıkacağını ifade eden Bakan Ataoğlu, “Buna karşılık Rum tarafında 90 bin yatak kapasitesi mevcut. Buradan hareketle, 2017 yılında Rum tarafı yaklaşık 3,5 milyon turisti ağırladı. KKTC’ye ise 1 milyon 753 bin turist geldi. Bu alanda yeni yatırımlar için gerekli çalışmaları sürdürüyoruz. Yakın zamanda Rum tarafının sayılarına yaklaşmaya başlayacağız” ifadelerini kullandı.
Bakan Ataoğlu, sağlık turizmi gibi alternatif yaklaşımların da ele alınması gerektiğini ifade ederek, “Bu noktada Dünya Ticaret Örgütü (WHO) ile görüşmelerde bulunduk ve WHO’ya üye olmak üzere süreci başlattık. Ancak Rum tarafının tepkisiyle karşılaştık. Onlara isterlerse onların da üye olabileceklerini söyledik. Böylece WHO’ya 54’üncü ve 55’inci sırayla üye olduk. Yakın geçmişte yapılan seçimlerde de KKTC Sağlık Konseyi Başkanımız, WHO Sağlık Konseyi Başkan Yardımcılığına seçildi. Üstelik Rum tarafının iki üyesinin de oy vermesiyle bu seçimi kazandı. Kıbrıs hepimizin adası. O zaman bu adaya birlikte sahip çıkmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
“Süreç yürümüyorsa noktayı koymalıyız”
Bakan Ataoğlu, bir soru üzerine, Manavgat’tan deniz altı borularla KKTC’ye gönderilen su ile ilgili de “Gelen toplam su miktarı 75 milyon metreküp. Bu suyun yarısı içme suyu, yarısı kullanma suyu olarak ihtiyaç görüyor. Bu konuda yaşanan sorunlar yakın gelecekte düzeltilmiş olacak. O kadar ki, Rum tarafına artık ‘İsterseniz size de su verelim’ diyebilecek noktaya gelebiliyoruz. Bu sorunlar aşıldığında Kıbrıs yine ve tam manasıyla ‘Yeşil Ada’ olarak anılabilecek” dedi. Bakan Ataoğlu ayrıca, “50 yıldır bütün çabalarımıza rağmen Kıbrıs Sorunu’nun çözümü noktasında bir katkı sağlayamadıysak, doğal gazın da çözüme etki edebileceğini sanmıyorum. Aslında konuyla ilgili süreç yürümüyorsa bir yerde noktayı koyup farklı alternatifler de geliştirilebilmeli” diye konuştu.
“Çözüme yönelik istek azalmış gibi”
Bakan Ataoğlu’ndan sonra söz alan AB Eski Bakanı ve İAÜ Batı Araştırmaları Merkezi Başkanı Egemen Bağış ise “Rum tarafı AB’ye üye olarak alabileceğini aldı. KKTC ve Türkiye ise kaybedebileceği her şeyi kaybetti. Dolayısıyla tarafların kazanacağı veya kaybedeceği bir şey kalmadığından çözüme yönelik pek istek taşımadıklarını gözlemliyorum. Asıl bundan sonrasında yaşanacakları düşünmek gerek. Kıbrıs sorununun çözümü için ‘havuç, sopa’ denklemi lazım” derken, İstanbul Aydın Üniversitesi mütevelli heyeti başkanı Dr. Mustafa Aydın’da KKTC’yi bir eğitim adası yapmamız lazım dedi.
“Kıbrıs önce bir eğitim adasıdır”
Dr. Mustafa Aydın konuşmasında şunları söyledi; “Dünyada şu anda 6 milyon uluslararası öğrenci var. Her bir öğrenci bulunduğu ülkeye ortalama 40 bin dolar para bırakıyor. Bu 250 milyar dolar demektir. UNESCO verilerine göre bu sayı 2020’de 7 milyon olacak. Yani bu rakam 300 milyar dolara tekabül ediyor. Dünya ekonomisinde eğitim endüstrisi önemli bir yer edinmişken KKTC’nin aman buraya öğrenci gelmesin diye bir düşünceye sahip olduğunu düşünmüyorum. Kıbrıs önce bir eğitim adasıdır sonra Turizm ve sulu tarımla kalkınması gereken bir yerdir. KKTC’yi şu anda dünyaya açan kapı eğitimdir. KKTC’de eğitim alan öğrenciler mezun olup ülkelerine döndüklerinde bürokrat oluyorlar, çeşitli görevlerde bulunuyorlar. Onlar KKTC’den aldıkları diplomayla bunları yapıyorlar. ve bunlar siyasi platformda KKTC’nin tanınırlığını sağlayan en önemli faktör. Gelin bu önemli faktörü destekleyelim ve insanların eğitim için Kıbrıs’a gelmelerini sağlayalım. Kıbrıs adasının, stratejik konumu ve ekonomik yapısıyla bir “Eğitim Adası” olması kaçınılmazdır. Türkiye için ise “olmazsa olmaz” ların başında gelir. Biz de, deyim yerindeyse “ustalık dönemimizde bir Selimiye” inşa etmek gibi bir misyonla KKTC’de temas ve yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Amacımızı Kıbrıs’taki eğitimin kalite çıtasını daha da yukarılara yükseltmek ve daha kaliteli, daha başarılı öğrencileri KKTC’ye çekerek KKTC’nin eğitim algısını yükseltmek olarak belirledik. Burada eğitim alacak öğrencilerimiz yarın ülkelerine döndüğünde KKTC’nin birer fahri Büyükelçisi olarak hareket edecek ve KKTC’nin uluslararası alandaki konumu için çaba sarf edecekler.”
Toplantıda söz alan İAÜ Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli de KKTC’den mülk alan yabancıların aslında Rum kökenli olduğuna dair iddiaları hatırlattı. İAÜ Tıp Fakültesi Dekanı Özgün Enver ise KKTC’de son zamanlarda artan çevre kirliliğine yönelik tedbir alınması gerektiğini ifade etti. Küçükçekmece Eski Belediye Başkanı Aziz Yeniay, KKTC’ye yönelik son dönemlerde artan yabancı yatırımcı ilgisine dikkat çekerek “Belli ki bu yatırımcılar bir sinyal almışlar” diye konuştu. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği(TÜRSAB) Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Kurt, Kıbrıs Sorunu’nun “milli dava” özelliğinin altını çizerek “Milletimizin bu konuda gösterdiği hassasiyet azalmadan devam ediyor” derken, İAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu ise Kıbrıs ve Suriye üzerinden yürütülen enerji hesaplarına dikkat çekti. Ekovitrin Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı; Kamuran Abacıoğlu KKTC için en önemli iki sektörün turizm ve eğitim olduğunu hatırlatırken, İAÜ Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erman Bülent Tuncer ise KKTC’de zaman zaman dillendirilen “Türkiye’ye kırgınlık” konusuna değindi. İAÜ Ortadoğu ve Kafkasya Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu alternatif turizm olanaklarına da dikkat çekerken, İAÜ Mütevelli Heyet Üyesi Sevgi Gümüştekin ise çözüm konusunda taşıdığı karamsar görüşleri dile getirdi.
Toplantı, Batı Platformu’nun geleneksel plaket ve hediye takdiminin ardından protokol yemeğiyle sona erdi.