Esad, 2013’ten beri kimyasal cephanemiz yok dedi

57
reklam alani

Views: 0

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Şam’ın Duma ilçesinde kimyasal silah kullanıldığı iddiasıyla ABD, Fransa ve İngiltere’nin geçen ay Suriye’ye yaptığı saldırının ardından ilk kez konuştu. İddiaları ‘saçmalık’ olarak nitelendiren Esad 2013’ten beri ülkesinde kimyasal silah cephanesinin olmadığını söyledi.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Yunanistan’ın Katimerini gazetesine röportaj verdi.

Ülkesinin 2013’ten beri kimyasal cephaneye sahip olmadığını söyleyen Esad, Batı ülkelerinin Doğu Guta’nın Duma ilçesinde hükümetin kimyasal silah kullandığı yönündeki suçlamalarını reddetti.

13 Nisan’da Duma’da kimyasal silah kullanıldığı gerekçesiyle ABD, Fransa ve İngiltere’nin ortaklaşa yaptığı füze saldırısının ardından ilk kez konuşan Esad röportajda şu ifadeleri kullandı:

‘ELİMİZDE KİMYASAL SİLAH OLMADIĞI BELGELENDİ’” İlk olarak 2013’te teslim ettiğimizden beri elimizde kimyasal cephane yok ve kimysal silahlar için uluslararası kurum bunun hakkında araştırma yaptı. Ve elimizde hiç (kimyasal silah) olmadığı açık ve belgelendi.”

Kimyasal silah kullanıldığıyla ilgili suçlamaların Suriye ordusunun zaferlerinin ardından geldiğini vurgulayan Esad iddiaları ‘saçmalık’ olarak niteledi.

‘SURİYE ORDUSUNA SALDIRMAK İÇİN ÇOK İLKEL BİR OYUN’

Esad ” Bu bir saçmalık, bir oyun ve sadece Suriye ordusuna saldırmak için çok ilkel bir oyun. Niye? Burası en önemli kısım: Teröristler kaybedince ABD, Fransa, İngiltere ve Suriye’yi istikrarsızlaştırmak isteyen diğer müttefikler ellerindeki ana kartlardan birini kaybetti, bu nedenle Suriye ordusuna saldırmak zorundalardı. Sadece teröristlerin moralini yükseltmek ve Suriye ordsunun daha fazla alanı özgürleştirmesini önlemek için” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Esad’ın açıklamarından öne çıkan diğer kısımlar şöyle:

 

  • (ABD Başkanı Donald Trump size ‘hayvan Esad’ diye tanımladı. Sizin cevabınız ne?’ sorusuna) Açıkçası bir ülkenin lideriyseniz kendi ahlak değerlerinizden önce halkınızın değerlerini temsil ediyorsunuz demektir. Bu dil, Amerikan kültürünü mü temsil ediyor? Asıl sorulması gereken şey bu. Bu çok kötü, bence temsil etmiyor. Dünyada böylesi bir dil kullanan bir topluluk olduğunu düşünmüyorum. İkincisi de Trump’ın kendini fazlasıyla şeffa biçimde ifade ediyor olması aslında çok iyi bir şey. Kişisel olarak pek umurumda değil. Çünkü durumu bir siyasetçi, bir devlet başkanı olarak ele alıyorum. Önemli olan şey, ortada beni etkileyen, ülkemi etkileyen şeyler olup olmadığı, verdiğimiz savaş, teröristler ve içinde bulunduğumuz atmosfer.

    (‘Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’a karşı da böyle bir dil kullandı ama şimdi bir araya gelmeyi planlıyorlar. Trump’la şahsen görüşme ihtimaliniz olduğunu düşünüyor musunuz? Yüz yüze gelseniz ne söylerdiniz?’ sorusuna) Sormanız gereken ilk soru şu: Elinize ne geçer? Diğer soru da şu: Seçim kampanyası öncesinde farklı, sonrasında farklı konuşan, bugün bir şey yapan, ertesi gün tam tersini yapan biriyle nereye varabilirsiniz? Dolayısıyla bu, istikrarla ilgili bir şey. Her gün aynı frekansta mı, aynı algoritmada mı? Böyle bir yönetimle bir şeyler başarabileceğimizi sanmıyorum.

Paylaş