Rektum Tümörüne Neştersiz Çözüm

230
reklam alani

Views: 0

 Rektum kanserinde uygulanan etkin doz radyoterapi, beraberinde kullanılan ilaç tedavisi ve düzenli kontrol ile hastaya cerrahi uygulanmadan ve kalıcı torba takılmadan tedavi şansı sunuyor. Yöntem, yaşam kalitesi bozulmadan hastanın tedavisine olanak da sağlıyor.

Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği (TROD) Başkanı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, başkent Lefkoşa’da bir otelde düzenlenen Ulusal Radyasyon Onkolojisi Kongresi’nde AA muhabirine yaptığı açıklamada, rektumun bağırsakların son bölümünde, anal kanalın hemen üstünde yer alan bir organ olduğunu söyledi.

Rektum kanserlerinin sık görüldüğünü anlatan Sağlam, bunun hem erkek hem de kadınlarda üçüncü sıklıkta görülen kanser olduğunu belirtti. Sağlam, hastalığın genellikle 40 yaş ve sonrasında görüldüğünü dile getirerek, 50 yaşın üstündekilerde tarama amaçlı kolonoskopi yapılmasını ancak aile öyküsü olanlarda bunun daha erken yaşlara çekilmesini önerdiklerini aktardı.

ULUSAL RADYASYON ONKOLOJİSİ KONGRESİ KKTC'DE DÜZENLENDİ

Hastalığın dışkılamadaki değişiklikler, kabızlık, ishal atakları ve kanamayla kendini gösterdiğini kaydeden Sağlam, tümörün yerleştiği yere göre tıkanıklık da yapabildiğine işaret etti.

 

“Sağ kalım süreleri cerrahi yapılan hastalar ile benzer”

Prof. Dr. Sağlam, rektum bölgesi hastalıklarında uzun yıllar cerrahi tedavi uygulandığını belirterek, özellikle 5 santimetre ve altında yerleşen tümörlerde yapılan cerrahide genellikle hastaya kalıcı torba takıldığını söyledi.

Bu bölgedeki tümörlere, radyoterapi sonrası tedavi yanıtına göre cerrahi yapılmadan düzenli ve yakın takip uygulanmaya başlandığını anlatan Sağlam, bu konuda yapılan araştırmalardan da başarılı sonuçlar elde edildiğini bildirdi. Sağlam, şöyle devam etti:

“Brezilya’da yapılan bir çalışma, radyoterapi ve ilaç tedavisi sonrasında hastaların yaklaşık üçte birinde hastalığın tamamen ortadan kalktığını ve hastaların yakın takibe alınabildiğini ortaya koydu. Cerrahi yapılmadan izlenen bu grup hastada, yinelemeler erken yapılan kolonoskopi ile tespit edebildi. Yineleyen hastalıklarda da sınırlı olarak yineleme bölgeleri alınarak takibe devam edildi. Bu şekilde etkin doz radyoterapi ve beraberinde kullanılan ilaçla tedavi edilen hastaların sağ kalım süreleri cerrahi yapılan hastalar ile benzer bulundu.”

Türkiye’de de rektum kanserlerinde yapılan çalışmalarda, radyoterapi ve etkinliği artırmak için kullanılan ilaç tedavileriyle yüzde 20 oranında hastada tamamen hastalığın tedavi edildiğinin belirlendiğini söyleyen Sağlam, şu bilgileri aktardı:

“Anüsten çıkışa yakın hastalarda radyoterapi sonrası tam yanıt alındığında özellikle takip edilme protokolü öneriyoruz. Pet-BT, MRI ve muayeneler ile kontrol edilen hastalarda kolonoskopi bağırsak içi hastalığı göstermede oldukça başarılı olduğundan erken yinelemeler çok sınırlı olarak çıkarılarak hastalar kalıcı torba takmadan yaşamlarına devam edebilmektedir.”

Gelişen teknolojilerle radyoterapinin yan etkileri daha azalırken, tümörlü bölgelerin de daha yüksek dozla ışınlanabildiğini ve hastalık kontrolünün arttığını vurgulayan Sağlam, “Bu yöntemle hastalar kalıcı torba takılmadan ve hayat kaliteleri bozulmadan yaşamlarına devam edebiliyor. Oysa, kalıcı torba ile yaşamak zorunda olan hastalar depresyona girebiliyor, sosyal ve iş yaşamından kopabiliyor, özellikle genç hastalarda büyük sorun yaratıyor.” dedi.

Sağlam, cerrahisiz tedavi yönteminin, hastanın radyoterapi ve ilaç uygulamasına tam yanıt vermesi halinde her vakaya yapılabileceğini söyledi.

Paylaş