Views: 0
Nobel Ödüllü Tevekkül Karman, Myanmar’ın lideri Suu Çii’yi Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti durdurmaya ve bu insanların topraklarına dönüşlerine yardım etmeye çağırdı.
Karman, kendisi gibi Nobel Barış Ödülü sahibi Şirin Ebadi ve Mairead Maguire ile Arakanlı Müslüman (Rohingya) kadınlara destek olmak için Bangladeş’in Cox’s Bazar şehrindeki kamplara yapacakları ziyareti ve uluslararası toplumun Arakanlı Müslümanlar için atması gereken adımları AA muhabirine değerlendirdi.
Karman, geçmişte Nobel Barış Ödülü alan 6 kadının yer aldığı “Nobel Ödüllü Kadınlar” kuruluşu adına başta kadınlara yönelik şiddet olmak üzere Arakanlı Müslümanların maruz kaldığı şartları ilk elden değerlendirmek için Bangladeş’e geldiklerini anımsattı.
Bugün ‘Balu Khali’ kampını ziyaret edeceklerini belirten Karman, ülkeden 1 Mart’ta ayrılacaklarını ifade etti.
Karman, mevcut krizin, fazlasıyla askerileştirilmiş Myanmar hükümetinin yarattığı cezasızlık kültürü ve etnik azınlıklara karşı uyguladığı sistematik ayrımcılığı barındıran geniş bir siyasi çerçevenin ürünü olduğunu vurguladı.
Myanmar hükümetinin sistematik olarak insandan saymadığı Arakanlı Müslümanları vatandaşlık, mülk edinme ve eğitim gibi temel haklardan mahrum bıraktığını söyleyen Karman, “Bangladeş’teki kamplarda yaklaşık 700 bin Rohingya barınıyor. Bu mültecilerin geri dönmekten korkmak için çok fazla gerekçesi var. Myanmar ordusu Rohingya köylerini yaktı, binlerce insanı infaz etti. Ordu sayısız kadına yönelik kitlesel tecavüzden sorumlu.” dedi.
Tecavüz nedeniyle fiziksel olarak travma geçiren kadınların hala Bangladeş sınırını geçmeye çalıştığına dikkati çeken Karman, “Rohingya kadınları iki kez kurban ediliyor; Rohingya oldukları ve kadın oldukları için. On yıllardır cinsel şiddetin her türlüsü dahil Myanmar’da acımasız ve sistematik devlet şiddetine maruz kalıyorlar şimdi de yerlerinden edildiler ve mülteci olarak yeni meydan okumalarla karşı karşıyalar.” değerlendirmesinde bulundu.
Kamplardaki kadınların temel ihtiyaçlarının büyük çoğunluğunun karşılanmadığını belirten Karman, şöyle devam etti:
“Cinsel şiddet mağduru yerinden edilmiş Rohingya kadınlarının sadece yüzde 20’sinden azının, tecavüz sonrası tedaviye erişimi var. Göç yolculukları sırasında ve kamplarda insan tacirlerinin eline düşen kadınlara ve kız çocuklarına dair raporlardan endişe duyuyoruz. Kadın ve kız çocuklarının emniyet ve güvenliğine öncelik verilmelidir.”
“Ya şiddete son ver ya da istifa et”
Bangladeş’in dünyanın en yoğun nüfusa sahip 8. ülkesi olduğunu ve böyle bir krizin üstesinden tek başına gelemeyeceğini vurgulayan Karman, uluslararası toplumu Arakanlı Müslümanların uğradıkları zulüm nedeniyle topraklarını terk ederek sığındıkları Bangladeş’e destek vermeye çağırdı.
Atılması gereken adımları değerlendiren Karman, şunları kaydetti:
“Myanmar, Rohingyalara gerçek birer vatandaş olarak davranılacağına ve onların insan haklarının korunacağına dair açık ve samimi bir taahhüt vermedikçe ‘eve dönüş’ çabaları devam ettirilmemelidir. Myanmar hükümetince Ulusal Doğrulama Kartı (NVC) düzenlenmesi konusu da Myanmar’ın Rohingyalara gerçek vatandaşlar olarak davranmaya hazır olmadığının bir başka tehlikeli işareti. Rohingyalara mevcut şartlar altında Myanmar’a dönmeleri konusunda baskı yapılmamalıdır. Baskı yapılması demek, onların insan haklarının uluslararası hukuk karşısında ihlal edilmesi anlamına gelir.”
Uluslararası toplumun işlenen suçların sorumlularını adalet önüne çıkarmaya öncelik vermesi gerektiğini aktaran Karman, “Mülteci krizinin nedeni, Myanmar ordusunun ve hükümetinin Arakan’da insanlığa karşı işlediği suçlardır. Mültecileri desteklemek, paylaşılması gereken küresel bir sorumluluktur. Muson yağmurları dönemi de yaklaşmışken uluslararası toplumu Bangladeş’de destek vermeye, cinsel şiddet mağduru Rohingya kadınlarının medikal ve psiko-sosyal tedavi dahil tüm temel ihtiyaçlarına öncelik vermeye çağırıyoruz.” dedi.
Myanmar’ın “Nobel Ödüllü” lideri Suu Çii’ye de seslenen Karman, “Suu Çii’yi Rohinyalara yönelik şiddeti derhal durdurmaya, onların topraklarına dönüşlerine yardım etmeye, topraklarının ve mallarının sahibi olacakları tam ve eşit vatandaşlık hakları tanımaya çağırıyoruz. Ya bunu yapmalı ya da yapamıyorsa istifa etmeli. Aksi takdirde Myanmar’da askeri güçlerin işlediği suçlardan Suu Çii sorumlu tutulacak ve biz bu davayı Uluslararası Ceza Mahkemesine taşıyacağız.” ifadesini kullandı.
Nobel ödülü sahiplerinden Suu Çii’ye Arakan çağrısı
Nobel ödülü sahibi 12 kişi ile aralarında siyasetçi ve sanatçıların da bulunduğu 18 kişi, eylül ayında “Arakan” gündemiyle toplanması planlanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) başkanı ve üye devletlere açık mektup göndererek Arakan’daki “insani krize” müdahale edilmesi çağrısı yapmıştı.
Nobel Barış Ödülü sahipleri Malala Yusufzay ve Desmond Tutu da Myanmar’ın “Nobel Ödüllü” lideri Suu Çii’yi Arakan’da yaşananlara tepki göstermeye davet etmişti.
Aynı çağrı, “Nobel Ödüllü Kadınlar” adlı kuruluş tarafından yayımlanan ve geçmişte Nobel Barış Ödülü alan Mairead Corrigan, Jody Williams, Şirin Ebadi, Leymah Gbowee ve Tevekkül Karman’ın imzaladığı açık mektupta Suu Çii’ye iletilmişti.
Arakanlı Müslümanlara etnik temizlik
BM’nin açıkladığı son verilere göre, 25 Ağustos 2017’den bu yana Myanmar’daki şiddetten kaçan 688 bin Arakanlı Müslüman Bangladeş’e sığındı. Arakan’da 1970’lerde yaklaşık 2 milyon Müslümanın yaşadığı tahmin edilirken sistematik saldırılardan kaçış nedeniyle bu sayı 350 binin altına geriledi.
Uluslararası insan hakları kuruluşlarının yayınladığı uydu görüntülerine göre, bölgede Müslümanlara ait 350’den fazla köy yakıldı.