Views: 0
BM, diğer ülkeler ve uluslararası toplumun Akdeniz’deki “krizin” aşılmasının Kıbrıs sorununun çözümünden geçtiği yönündeki açıklamaları Rum tarafında “soğuk duş” etkisi yarattığı bildirildi.
Rum Yönetimi’nin “istese de istemese de” Türkiye’nin ilan ettiği Navteks’in sona ereceği tarih olan 22 Şubat’ı beklemek zorunda olduğuna dikkat çeken gazeteler, Rum Yönetimi’nin, biri 3’üncü parselin kuzeyinde, öteki de güneyinde olmak üzere bugün icra edilecek 2 tatbikat için dün Navteks yayımladığı haber verildi.
Haravgi “Uluslararası Toplumdan MEB Konusunda Soğuk Duş” başlığıyla manşete çektiği haberinde BM’nin, özellikle Genel Sekreter Sözcüsü’nün ve Güvenlik Konseyi daimi üyesi Rusya’nın dünkü açıklamalarında eşit mesafe mantığı güttüğüne işaret etti. Gazete, doğal zenginlikle ilgili hak talebi meselesinin kesin çözümünün, Kıbrıs sorununun çözümü olduğu ortak paydasında birleşildiğine dikkat çekti.
BM Genel Sekreteri Sözcüsü’nün, günlerce gecikmeden sonra ve gazetecilerin sorusu üzerine, hidrokarbon aramaları konusunda gerilimin yeniden yükselmesinden üzüntü belirterek, BM Genel Sekreteri’nin “devletlerin, sözleşmelerden kaynaklanan hakları konusunda pozisyon belirleme yetkisi olmadığı” yönündeki açıklamasını dile getirdiği yazıldı.
Habere göre, Sözcü, bu meselenin kesin halli için en iyi fırsatın Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu vurgulayan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıslı Türk ve Rum liderlerin de birleşik bir Kıbrıs’ta doğal kaynakların gelecekteki federal hükümetin yetkisinde olacağı konusunda uzlaşıları olduğuna işaret ettiğini söyledi.
Haberde, Doğu Akdeniz’deki durumun kötüleşmesinden endişe belirten Rusya’nın Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’nun “bu vakalar Kıbrıs sorununa çözüm bulunması gereğini gösteriyor. Tutumumuz aynıdır. Ada’nın bütün sakinlerinin çıkarına olacak kapsamlı, adil ve sürdürülebilir çözüm çağrısı yapıyoruz” vurgusu yaptığına işaret edildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkilinin, adının saklı tutulması şartıyla, Rum Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “ABD’nin Kıbrıs politikasının değişmediği ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’i içerisindeki kaynakları geliştirme hakkını tanıdığını” söylediği yazıldı.
Yetkilinin “Ada’nın petrol ve doğal gaz kaynaklarının, diğer kaynakları gibi, kapsamlı bir çözüm çerçevesinde iki toplum arasında hakkaniyetle paylaşılması gerektiğine inancımız sürüyor. Bölgede gerilimi artıran her hareket veya söylemi tasvip etmiyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.
Gazete, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in, Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’deki tavrına “tamamen karşı olduğunu”, Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın da AB’nin tezlerini paylaştığını yazdı.
“SADECE ŞEFKAT CİRO ETMEYİ BAŞARDIK”
Fileleftheros, konuyu “Abluka Devam Ediyor… Kıbrıs Uluslararası Toplumdan Şu Ana Kadar Sadece Şefkat Ciro Etmeyi Başardı” başlığıyla manşetten verdi. Rum Yönetimi’nin 3’üncü parseldeki “Supya” hedefine ulaşılıp, sondaj çalışmalarının başlayabilmesi için 5 gündür uluslararası alanda bütün merciler nezdinde yürüttüğü çabalardan şu ana kadar sadece şefkat açıklaması aldığı kaydedilen haberde, kimsenin Türkiye’yi geri adım atmaya zorlamak niyetinde olmadığına vurgu yaptı.
Genel mesajlar verildiği, Türkiye ile Güney Kıbrıs arasında eşit mesafenin korunduğu, özellikle BM Genel Sekreteri’nin yaklaşımının “çok olumsuz” intiba yarattığı belirtildi.
Haberde, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar’ın bu sabah Rum tarafının talebi üzerine Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’le görüşeceği kaydedildi.
RUSYA VE ABD, KIBRISLI TÜRKLERİN HAKLARINI HATIRLATTI
Gazete, Moskova ve Washington’un Kıbrıs sorunuyla ilgili mesajlar verdiği açıklamalarında, Rum
Yönetimi’ne Kıbrıslı Türklerin doğal zenginlikteki haklarını dikkate alması gereğinin hatırlatılmasının da dikkat çekici olduğuna vurgu yaptı.
Gazete, “Washington, Lefkoşa’nın haklarını tanıdığını ancak aynı zamanda yasal olarak Kıbrıslı Türklere ait payı da tanıdığını iletiyor” ifadesine yer verdi.
Güney Kıbrıs’taki büyükelçisi aracılığıyla Rum yönetiminin “haklarına” destek belirten İsrail’in tedbir amacıyla “gerginlik bölgesindeki” her uçak, gemi ve helikopterin hareketini dün gün doğumundan gün batımına kadar casus uçağıyla izlediği kaydedildi.
Politis manşet haberine “Kritik Sınır 22 Şubat… MEB’de Ne Yapacağı Konusunda Türkiye’den Hiçbir İşaret Yok… Türklerin Navteks’i Yürürlükte Tutma İhtimali Tedirginliği” başlık ve spotlarını attı.
“İSTESE DE İSTEMESE DE…”
Rum Yönetimi’nin “istese de, istemese de Türkiye’nin yayımladığı Navteks’in süresinin dolacağı 22 Şubat’a kadar beklemek zorunda olduğunu” yazan gazete, Türkiye’nin Saipem 12000’in “Supya” hedefine ulaşarak, sondaj çalışmasına başlamasına izin mi vereceği yoksa Navteks’in süresini mi uzatacağının 22 Şubat’ta belli olacağını belirtti.
Haberde, Türkiye’nin Navteks’inin süresini uzatarak, bölgede rızası olmadan hiçbir şey yapılamayacağı mesajı verebileceği kaydedildi.
Rum Yönetimi’nin sondaj gemisinin 3’üncü parsele girmesine izin vermesi için Türkiye’nin ikna edilmesine yönelik diplomatik perde gerisini girişimlerine Fransa ve İtalya hükümetlerinin de katıldığı, AB’nin de destek verdiği belirtildi.
Gazete, Türkiye’nin yabancı muhataplarına, 22 Şubat’ta sona erecek Navteks’in süresini uzatmayacağına dair hiçbir teyit vermediğini, bunun da Rum Yönetimi’ni çok endişelendirdiğini vurguladı.
Rum Yönetimi ile ENI’nin 22 Şubat’a kadar bekleme konusunda anlaştığını belirten gazete, Saipem 12000’in Mart ayı içerisinde Fas’ta başka bir sondaj programı olmasına karşın, 22 Şubat’ta başlaması gerekse bile “Supya” hedefinde çalışma yapması için formül bulunduğunu da yazdı.
Alithia manşet haberini “Kıbrıs MEB’i: Türkiye Gitmezse Ne Olacak?… Enerji Planlamamızın Alaşağı Olması Kaygısı” başlığıyla verdi.
TÜRKİYE NAVTEKS’İNİN SÜRESİNİ UZATIRSA….
Rum Yönetimi’nin tek yanlı MEB ilan ederek, parsellediği bölgeler için ruhsatlandırdığı bütün enerji şirketlerin Rum Yönetimi’ne güven beyan ettiklerini ancak Türkiye’nin politikasını sürdürmesi halinde olguların güçleşeceğini yazan gazete durumu şu ifadelerle özetledi:
“Türkiye, 22 Şubat’ta sona erecek Navteks’ini uzatarak, sondaj gemisinin 3’üncü parsele girişini engellerse, ENI’nin 3’üncü parseldeki sondajı ertelemesinden ve sondaj gemisini Fas’a götürmesinden korkuluyor. Bu en kötü senaryodur çünkü Kıbrıs MEB’inde ertelenmiş ilk sondaj olacak ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütün enerji planlamasını alaşağı edecek. Türkiye de yabancı şirketlere Kıbrıs MEB’indeki büyük efendinin kendisi olduğunu göstermiş olacak. Gelecekte de enerji şirketleriyle Türkiye nedeniyle bu tür olumsuzluklar yaşanabilecek”
Saipem 12000’in cumartesi gününden beridir Supya hedefinin 50 kilometre batısında demirli olduğunu hatırlatan gazete, “Şirket, bu gelişme nedeniyle her gün yüz binlerce Euro zarara uğruyor. Önümüzdeki günlerde hedefine ilerlemek için olumlu işaret beklemesine karşın, bu olmazsa, sondajı erteleme kararı alması bekleniyor” ifadelerini kullandı.
Gazete, Rum Arama Kurtarma Koordinasyon Merkezi’nin dün iki Navteks yayımlayarak bugün gerçek mermilerle tatbikat yapılmak üzere 3 ve 13 numaralı parsellerin bir kısmını da içine alan 600 kilometrekarelik deniz bölgesini bağladığını haber verdi.
İKİ NAVTEKS
Gazeteye göre, Rum Sözcü Nikos Hristodulidis dün RİK’e yaptığı açıklamada, birini UNIFIL’in, diğerinin de Rusya Federasyonu’nun talebi üzerine yayınladıkları Navteks’lerden birinin 3’üncü parselin kuzeyi, diğerinin de güneyini kapsadığını açıkladı.
Rum Yönetimi’nin dün iki Navteks yayınladığını kaydeden gazeteye göre, Rum Sözcü Nikos Hristodulidis gerçek mermilerle tatbikat icra edilmek üzere yayınlanan Navteks’lerin 3’üncü parsel için olmadığını söyledi.
Hristodulidis, Navteks’lerden birinin 3’üncü parselin kuzeyi, ötekinin de güneyi ile alakalı olduğunu açıkladı.
Haberde, BM’nin Lübnan’daki Geçici Gücü’ne (UNIFIL) katılmakta olan biri İtalya’ya, diğeri Fransa’ya ait iki firkateynin bölgede bulunduğu; İtalyan hükümetinin İtalyan firkateyinin kaptanına “Kıbrıs MEB’ine gitmesi ancak Türk gemileriyle gerilime girmekten kaçınması” emri verdiği belirtildi.
“JEAN DE VINNE” VE “SEPHYR” BÖLGEDE
Politis’e göre Fransa’ya ait “Jean De Vienne” isimli firkateyn dün itibarıyla Saipem 12000 sondaj gemisine yaklaşık 10 deniz mili mesafede bulunuyor.
Politis’in bu bilgisini doğrulayan Rum Yönetimi’nden bir kaynak, Fransız firkateyninin daha önce Limasol Limanı’na demirlediğini ancak Fransız savaş gemilerinin MEB içerisinde sıklıkla varlık gösterdiğine vurgu yaptı.
Dün gece geç saatlerde “Sephyr” isimli İtalyan firkateyninin de Baf açıklarında, MEB’in doğu sınırına doğru seyrettiği bilgisi edindiğini yazan gazete, ENI ve TOTAL’in merkezlerinin bulunduğu bu iki ülkenin savaş gemilerinin bölgedeki varlığının Türkiye’ye bir çeşit mesaj verebileceğini ancak Türk tavrını değiştirmesinin beklenmediğini yazdı.