Views: 0
Dışişleri Bakanlığı, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin gerçekleştirmekte olduğu Güney Kıbrıs ziyareti çerçevesinde imzalanan ikili anlaşmaların yanı sıra bugün gerçekleştirilecek olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Mısır-Yunanistan üçlü görüşmesi neticesinde ortaya çıkacak işbirliği anlaşmalarının Kıbrıslı Türkleri hiçbir şekilde bağlamadığını ve yok hükmünde sayılacağını ifade etti.
Açıklamada, yaklaşan Kıbrıs Rum liderlik seçimlerinin etkisiyle, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Kıbrıslı Türklerin meşru haklarını göz ardı ederek tek yanlı adımlar atma girişimlerini hızlandırdığı kaydedildi.
Dışişleri Bakanlığı açıklamasında şöyle denildi:
“Gerek GKRY, gerekse Mısır’ın mevcut yönetimlerinin meşru süreçler yerine, gasp ve darbe yollarıyla göreve geldikleri göz önünde bulundurulduğunda, özellikle ada etrafındaki doğal kaynaklar üzerinde meşru hak iddia ediyor olmalarını hayretle karşılıyoruz.
Söz konusu kaynaklar üzerinde Kıbrıslı Türklerin eşit ve yadsınamaz hakları bulunduğunu bu vesileyle yinelerken, enerji konusunda atılacak herhangi bir adımın Kıbrıs Türk tarafının gıyabında atılamayacağını vurgular, Anavatan Türkiye ile birlikte bölgede hak ve menfaatlerimizin korunduğu mukabil adımların atılmakta olduğunu hatırlatmayı bir sorumluluk biliriz.
İkili görüşmenin ardından yapılan basın açıklamasında Rum lider Anastasiadis’in, Mısır ve Güney Kıbrıs arasında Akdeniz bölgesinde enerji konusundaki işbirliğinin yasal dayanağı olduğu yönündeki iddiasının, yapılan gayrimeşru çalışmalara meşruiyet kazandırma çabasından öte olmadığı ve bunun yalnızca gaspçı zihniyetlerinin bir uzantısı olduğu aşikardır. Hal böyle iken, Ada’da ve bölge genelinde, Kıbrıs Türkü ve Anavatan Türkiye’yi dışlayarak ittifaklar kurma çabalarının sonuç vermesinin mümkün olmayacağının altını çizmek isteriz.”
Dışişleri Bakanlığı açıklamasında ayrıca, Rum lider Anastasiadis’in geçtiğimiz aylarda İsviçre’nin Crans-Montana kentinde gerçekleşen yarım asırlık Kıbrıs müzakere sürecinin çökme sebebini “Türkiye’nin garantilerle ilgili duruşuna” atfetmesinin, gerçeklerle bağdaşmadığı yinelenerek, sürecin çöküşünün sebebinin Kıbrıs Rum tarafının süregelen uzlaşmaz tutumu çerçevesinde siyasal eşitlik temelinde Kıbrıslı Türklerle güç paylaşımı içeren herhangi bir anlaşmaya varmayı reddetmelerinden kaynaklandığı belirtildi.