Diyabet hastaları isyan noktasında!

86
reklam alani

Views: 0

Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Başkanı Caner Arca, “14 Kasım Dünya Diyabet Günü” nedeniyle düzenlediği basın toplantısında, toplumun yüzde 11,5’inde diyabet olduğunu kaydederek, devlet ve hükümet yetkililerine, “Ülkede sağlık, buna bağlı olarak da diyabet politikası geliştirin” çağrısı yaptı.

“Son kullanım tarihine 2-3 hafta kala insülin getirilip diyabetlilere dağıtılarak sağlık problemleri çözülebilir mi?” diye soran Arca, “Daha ucuz ilaçlar, son kullanım tarihleri nerdeyse sona eren insülin ve şeker ölçüm çubuklarının diyabetlilere dağıtılması, doktorlar arasında rantın paylaşılması kavgasına dönen ve neticede hasta vatandaşın başında patlayacak tartışmalar, devlet hastanelerinde çalışan doktorların istifaları kendi haline bırakılmış diyabetlilerin sayısını her geçen gün çoğaltıyor” dedi.

Kıbrıs Türk Diyabet Derneği’nde”14 Kasım Dünya Diyabet Günü” nedeniyle basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında konuşan Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Başkanı Caner Arca, diyabetle ilgili verilerin yanı sıra, ülkedeki bazı uygulamalar konusunda da açıklama yaptı.

Arca, “İlaç olmayan tabletler, nasıl yapıldığı, sağlığı nasıl etkilediği bilinmeyen çaylar satılıyor.  Doktor olmayanlar hastalara tıbbi müdahalelerde bulunuyor. Diyabetli kişilere güzellik salonlarında, hem de hijyen olmayan ortamlarda, steril olmayan aletlerle müdahale ediliyor. Üstelik tüm bunların korkusuzca reklamları da yapılıyor. Denetleme yok, tedbir alan yok” dedi.

Diyabet Derneği Genel Sekreteri Tomris Mahirel ise basın toplantısındaki konuşmasında, “Diyabetle ilgili alanların ortak çalışmasının şart olduğuna inanıyoruz. Multidisipliner çalışmadan yanayız ” vurgusunda bulundu.

ARCA: “DİYABETLİLERİN YÜZDE 55’İ DİYABET TEŞHİSİ ALMADAN YAŞIYOR”Basın toplantısında ilk sözü alan Caner Arca, diyabetin yayılma hızının ve maliyetinin hem dünyada hem de KKTC’de arttığına dikkat çekti.
Arca, Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun belirlediği bu yılki 14 Kasım temasının “Kadın ve Diyabet” olduğunu da belirtti.
Sağlık Bakanlığı’nın 2008’de yaptığı taramaya göre, toplumun yüzde 11,5’inin diyabetli olduğunu söyleyen, diyabetlilerin sadece yüzde 45’inin doktor teşhisi aldığını kaydeden Arca, “Diyabetlilerin yüzde 55’i diyabet teşhisi almadan, yani diyabetli olduğunu bilmeden yaşıyor. Bu insanlar diyabet tedavisini çoğu kez iş işten geçtikten sonra komplikasyonla hastaneye gelince almaya başlıyor” dedi.

Yetişkin nüfusun yüzde 18’inde gizli şeker olduğunu, bu insanların yüzde 10-12’sinin her yıl diyabet hastası olduğunu belirten Caner Arca,  “Diyabet toplumumuzda AB ülkelerinin ortalama yayılma hızının 4 katı hızla yayılıyor” dedi.

Diyabetin global sağlık harcamalarının yüzde 12’sini oluşturduğunu, bunun da 673 milyar dolara denk geldiğini ifade eden Arca, “Bunun önlenmesi için tüm dünyada çabalar yoğunlaşıyor, bizde durum maalesef tersine gelişiyor” dedi.

Arca, “Daha ucuz ilaçlar, son kullanım tarihleri nerdeyse sona eren insülin ve şeker ölçüm çubuklarının diyabetlilere dağıtılması, doktorlar arasında rantın paylaşılması kavgasına dönen ve neticede hasta vatandaşın başında patlayacak tartışmalar, devlet hastanelerinde çalışan doktorların istifaları, kendi haline bırakılmış diyabetlilerin sayısını her geçen gün çoğaltıyor” şeklinde konuştu.

Diyabetlilerin, diyabetli yakınlarının ve toplumun bu konuda bilinçlendirilip güçlendirilmesi yönünde eğitilmelere yeterli önemin verilmediğini de söyleyen Caner Arca, “Devletin esas hedefi insanların hasta olmalarını önleyecek tedbirleri almak olmalı” ifadesine yer verdi.

“HASTALIKLI BİR TOPLUM OLMAMIZ HİÇ KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL Mİ?”

Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Başkanı Caner Arca şunları da kaydetti:

“Toplumun, sağlıklı bir toplum olması yolunda eğitilmesi, Kuzey Kıbrıs’taki otoritenin ne yazık ki yasal olarak sorumluluğunda bile değil. Ne sağlıktan ne de eğitimden sorumlu bakanlıkların yasalarla düzenlenmiş, uygulanabilir böyle bir sorumluluğu yoktur. Avuç içi kadar Kuzey Kıbrıs’ta onlarca televizyon kanalı, radyo istasyonu ve gazeteler varken, geceleri okul salonları boş dururken toplumun sağlıklı olma, sağlıklı kalma konularında aydınlatılması, bilgilendirilmesi ve doğruya yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Hastalıklı bir toplum olmamız hiç kimsenin umurunda değil mi?

Son kullanım tarihine 2-3 hafta kala insülin getirilip diyabetlilere dağıtılarak sağlık problemleri çözülebilir mi?

Nedir yapılamayan? Neden her gün artan bir hızla büyüyen sağlık problemlerine çözüm üretilemiyor? Neden sağlıkta doğru dürüst bir istatistik tutulmuyor? Neye göre ilaç ihalesine çıkılıyor?

Soruları ve sorunları istersek düzinelerce çoğaltabiliriz ama gereksiz. 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde dile getirmek istediğimiz sağlık ve buna bağlı olarak diyabet politikası oluşturulması gerektiğidir. Bu politika, yürütmede salt bazı uygulamaları değiştirerek gerçekleştirilemez. Ne yazık ki bizler kendimizi, her yıl bir dizi problemi sıralayıp durarak, işimizi yapmış gibi rahat hissetmiyoruz.”

“DENETLEME YOK, TEDBİR ALAN YOK”

Ülkedeki bazı uygulamalara dikkat çeken Caner Arca, “İlaç olmayan tabletler, nasıl yapıldığı, sağlığı nasıl etkilediği bilinmeyen çaylar satılıyor.  Doktor olmayanlar hastalara tıbbi müdahalelerde bulunuyor. Diyabetli kişilere güzellik salonlarında, hem de hijyen olmayan ortamlarda, steril olmayan aletlerle müdahale ediliyor. Üstelik tüm bunların korkusuzca reklamları da yapılıyor. Denetleme yok, tedbir alan yok” dedi.

“DİYABETLİLER İÇİN AYAK BAKIMI KOZMETİK BİR OLAY DEĞİL”

Ayak bakımının diyabetliler için en önemli konulardan biri olduğunu söyleyen ve bu konudaki yanlış uygulamalar hakkında bilgi veren Arca “Diyabetliler için ayak bakımı kozmetik bir olay değildir. Bu konuda çok titiz davranılmalı, bilinçli adımlar atılmalıdır. Batık tırnak, tırnak ve ayak mantarları, nasır ve ayakta beslenme bozukluğuna bağlı gelişen yaraların tedavisi, güzellik uzmanının görevi değildir ve olmamalıdır” dedi.

Kontrolsüz diyabetin damarları tahrip ettiğini söyleyen Arca, diyabet hastalarında özellikle kalpten en uzak yer olan ayaklarda damarların tahrip olduğunu, sinirlerin giderek hassasiyetini kaybettiğini belirtti.

Diyabet hastalarının ayaklarında açılan yaraları zor hissettiğini, yaraların zor iyileştiğini hatta bazen tedaviye geç kalınabildiğini kaydeden Caner Arca, “Özellikle diyabetliler açısından yanlış yapılan küçük bir uygulama, sorunu ayak kesilmelerine kadar götürebilir” uyarısında bulundu.

“CİNAYET İŞLEMEKTEN FARKSIZ…”

Arca şunları da ekledi:

“Ayak bakımı uzmanlığı 4 yıllık geçerli bir okuldan podiatri okuduğunu gösteren diploma alınmasını gerektirir. 3-5 günlük, 1-2 haftalık kurslarda alınan katılım belgeleri uzmanlık belgesi değildir. Bu okullar şu anda Türkiye’de bile yoktur. 1-2 haftalık kurslarda alınan katılım sertifikaları ile diplomalı uzmanların yapacağı işleri yapmak, cinayet işlemekten farksızdır. Bu davranışlara göz yumulması hükümetler için acizliğin, politikacılar için yetersizliğin, dar görüşlülüğün bir göstergesidir.”

Arca, istenmeyen bazı virüs ve bakterilerin bu merkezlerde hastadan hastaya geçebilme ihtimallerine de dikkat çekti.

“DİYABETLİLERİN SADECE YÜZDE 2,5-3 KADARI GERÇEK ANLAMDA DİYABETİNİ KONTROL EDEBİLİYOR”

Basın toplantısındaki konuşmasında diyabetin kontrolü üzerine de açıklama yapan Arca, “Diyabetlilerin sadece yüzde 2,5-3 kadarı gerçek anlamda diyabetini kontrol edebiliyor” dedi.

Arca, “Toplumun yüzde 65’i aşırı kilolu ve obez” dedi. Çok zayıflığın ya da kilolu olmanın beslenmede bilinçsiz davranıldığının göstergesi olduğunu söyleyen Arca, “Maalesef toplum olarak doğru beslenemiyoruz” şeklinde konuştu.
Diyabetlilerin yüzde 90’ını tip 2 diyabetlilerin oluşturduğunu kaydeden Arca, “Bu insanların yüzde 80-85’i fazla kilolu veya obezdir” ifadelerine yer verdi.
Tedavilerin ve beslenmenin diyabetlinin kan şekerine göre düzenlenmesi gerektiğini de belirten Caner Arca, “Doktorlar ve diyetisyenler aynı hastaya farklı noktadan bakabilirler ama temel amaç diyabetlinin iyiliği ise, hastanın şekerini düzenlemede müşterek davranmalılar” dedi.

MAHİREL: “MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMADAN YANAYIZ”
Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Genel Sekreteri Tomris Mahirel de basın toplantısında kısa bir konuşma yaptı.
Mahirel, “Diyabetlinin diyabetini kontrol edebilmesi için sağlıklı beslenme ve hareket önemli. Diyabetle ilgili alanların ortak çalışmasının şart olduğuna inanıyoruz. Multidisipliner çalışmadan yanayız ”dedi.
Mahirel, diyabet kontrolünde eğitimin önemine de dikkat çekerek, Diyabet Derneği’nin çalışmalarının çoğunun bu yönde olduğunu, toplumu aydınlatmak, farkındalık yaratmak için çalıştıklarını kaydetti.

 

Paylaş