Views: 0
Sendikal Platform, bazı sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler iş kazalarında ölümlere dikkat çekmek amacıyla bugün Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı.
Bazı eylemcilerin kefen ve baret giydiği eylemde, “Kaza Değil Cinayet” yazılı pankart açıldı.
Eylemde basın bildirisini okuyan Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-İŞ) Genel Sekreteri Koral Aşam, hiçbir şeyin insan hayatından daha değerli olmadığını, sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkının en temel insan haklarından biri olduğunu kaydetti.
Aşam, ülkede son 7 yılda toplam 51 emekçinin “iş cinayetine kurban edildiğini” belirtti.
“HAYATINI KAYBEDEN 7 EMEKÇİNİN, 5’İ ÜÇÜNCÜ ÜLKELERDEN”
Aşam konuşmasına, “Bugün bizler, sendikal platform, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler olarak, iş cinayetlerine ‘artık yeter’ demek ve iş cinayetlerinde ölümlere dikkat çekmek için, kefenlerimizi giyerek buradayız. İş Sağlığı ve İşçi Güvenliği kurallarının eksiksiz uygulanmasını sağlamak için, baretlerimizi takarak buradayız” diyerek başladı.
Ülkede son 7 yıl içerisinde toplam 51 emekçinin, “faili belli iş cinayetine kurban edildiğini” belirten Aşam, 2011 yılından itibaren, bu cinayetlere kurban edilen işçi sayılarının 2011 yılında 6, 2012 yılında 4, 2013 yılında 7, 2014 yılında 6, 2015 yılında 13, 2016 yılında 8 ve 2017 yılında ise şu ana kadar 7 kişi olduğunu vurguladı.
Özellikle bu yıl hayatını kaybeden 7 emekçinin, 5’inin daha iyi bir yaşam umuduyla üçüncü ülkelerden ülkeye gelen emekçiler olduğuna işaret eden Aşam, bunun çalışma yaşamındaki demografik dönüşümün göstergesi olarak değerlendirilebileceğini ifade etti.
“ÖNLENEBİLİR”
Uluslararası Çalışma Örgütünün raporlarına göre, gerekli tedbirlerin alınması halinde, iş cinayetlerinin yüzde 98, meslek hastalıklarında ise yüzde 100 önlenebilir olduğunu anlatan Aşam, ülkede her yıl ortalama olarak 200 işçinin yaralanması, 7.3 işçinin hayatını kaybetmesinin nedenlerinin sorgulanması gerektiğini kaydetti.
Aşam şöyle devam etti:
“Nedenleri çok açık: Bu cinayetler mevcut rejimin kaçınılmaz sonucudur, kapitalizmin doğasında var olan sömürü, liberalizmin temel kuralı olan ne pahasına olursa olsun kar marjının maksimizasyonudur! Patronların doymak bilmez kar hırsı nedeniyle, işçi ve emekçilerin hayatlarının önemsenmemesidir! İş sağlığı ve işçi güvenliğine dair önlemlerin alınmaması hatta yok sayılmasıdır! Başta Çalışma Bakanlığı olmak üzere, yönettiğini iddia edenlerin, yasalar ve mevzuat hükümleri açık ve ortada olmasına rağmen, denetim görevlerini yerine getirmeyerek, sistem bekçiliğine soyunmasıdır! Özel sektörde sendikalaşmanın devlet – sermaye işbirliği ile engellenmesidir”
“SENDİKASIZ, GÜVENCESİZ, KURALSIZ VE UZUN ÇALIŞMA SÜRELERİ..”
Sendikasız, güvencesiz, kuralsız ve uzun çalışma sürelerinin, iş cinayetlerinin asıl ve temel nedeni olduğunu savunan Aşam, “İşte bu nedenlerden ötürüdür ki, ekmek parası uğruna yitirilen hayatlar için, faili belli, taammüden adam öldürme ve işçi cinayeti diyoruz” diye konuştu.
Süre gelen sömürünün ve iş cinayetlerinin önlenmesinin, özel sektör çalışanlarının sendikal örgütlülüğünün önündeki engellerin kaldırılması ile sağlanabileceğine inandıklarını söyleyen Aşam, bunun yolunun da, işverenlere teşvik vermekle değil, sektörel toplu iş sözleşmelerinin imzalanacağı yapısal bir düzenleme ile olabileceğini belirtti.
Aşam, “Aksi durum sendikaların ve emekçilerin en demokratik hakları olan sendikalaşma hakkının sulandırılmasıdır” ifadelerini kullandı.
Aşam, şöyle devam etti:
“Çünkü sendika yoksa ölüm var, cinayet var, sendika yoksa sakat kalmak var, sendika yoksa kuralsızlık, güvencesizlik ve sömürü var, çünkü sendika yoksa kölelik şartlarında çalışma var.
Yaşanan iş cinayetleri karşısında, söylenecek söz, kurulacak cümle artık kalmadı. Vicdanı olan herkesin bu gerçekleri görmesi, iş cinayetlerine artık yeter demesi gerekiyor. Bizler artık yeter demedikçe, öfkemizi görünür kılmadıkça, kimse kendiliğinden harekete geçmiyor. Emekçilerin daha fazla iş cinayetlerine kurban edilmemesi, daha fazla sakat kalmaması, emekçi ailelerinin gözyaşı akıtmaması için, toplumun en geniş kesimini oluşturan işçi ve emekçileri, oluşturulan bu tahterevalli düzeninde taraf olan sermaye yanlısı hükümetlere karşı, kendi sınıfının yanında yer almaya, örgütlü mücadeleye, emeğe, emekçiye ve en önemlisi insana dair mücadeleye çağırıyoruz”