Views: 0
“HANGİ TARAFIN KAÇTIĞININ BELİRTİLMEMESİ TÜRK TARAFINA YAPILMIŞ BİR HAKSIZLIK”
“Raporda siyasi irade noksanlığı yüzünden tarihi bir fırsatın heba edildiği belirtiliyor. Bu doğrudur, fakat siyasi iradeyi gösteremeyen Rum tarafıdır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı çözümün ihtiyaç duyduğu siyasi iradeyi sürecin her aşamasında kararlı ve doğru bir biçimde ortaya koydu. Bu nedenle, kapsamlı çözüm müzakerelerinde sürecin geldiği aşama ve tarihi bir fırsattan bahsedilirken, raporda, bu fırsatın hangi tarafın siyasi irade eksikliğinden dolayı kaçtığının belirtilmemesi, sorumluluğu haksız bir şekilde iki tarafa paylaştırmaktadır. Birleşmiş Milletlerin tarafsızlık ilkesiyle herhangi bir tarafa suçlama getirmeme yaklaşımını anlamakla birlikte, bu tavır, yapıcı tutumuyla süreci ileriye taşıyan Kıbrıs Türk tarafına yapılmış bir haksızlık anlamındadır.
MOBİL TELEFON VE ELEKTRİK BAĞLANTISI KONUSU…
Rapor, Crans-Montana öncesi ve sonrasındaki süreçleri doğru tanımlama bakımından da bazı eksiklikler içermektedir. Örneğin, Mont Pelerin I toplantısı ve 12 Ocak 2017’de Cenevre’de toplanan Kıbrıs Konferansı, Sayın Anastasiadis ve Sayın Nikos Koçias’ın “hazır değiliz” gerekçesi ile tamamlanamamıştı. Bu bilindiği halde, rapora açıklıkla kaydedilmemiştir. Aynı şekilde Güven Yaratıcı Önlemlerin bazılarının neden uygulanamadığı da raporda açıklanmamıştır. Örneğin, mobil telefonların her iki bölgede engelsiz kullanımı ve elektrik şebekelerinin kalıcı bağlantısı Rum tarafınca engellendiğine raporda değinilmedi. Anayasa yazım çalışmaları için kurulması istenen komisyonun Kıbrıslı Türk üyeleri tarafımızca atanmasına ve isimleri BM’ye iletilmesine rağmen üyelerini atamayan tarafın Rum tarafı olduğuna raporda yer verilmedi.
ENOSİS PLEBİSİTİNİN OKULLARDA KUTLANMASI KARARI…
Raporda, enosis plebisitinin okullarda kutlanması kararının sürece verdiği zarara dikkat çekilmekle birlikte, Sn. Anastasiadis’in bu süreçteki olumsuz rolü görmezden gelinmemeliydi. Hatırlanacağı üzere, DİSİ ve AKEL liderlerinin hatadan dönülmesi için Rum Temsilciler Meclisi’nde buldukları çarenin uygulanması Sn. Anastasiadis tarafından Anasyasa Mahkemesi’ne sevk edilerek askıya alınmış, bir başka deyişle yokuşa sürülmüştü. Herkesin gözü önünde yaşanan bu gerçekliğe de raporda değinilmemiştir.
Raporda, iki toplumlu teknik komite çalışmalarının ve Güven Yaratıcı Önlemlerin gelecekteki konumu ile ilgili bir belirsizlik olduğu tespiti yapılmaktadır. Belirsizliğin ana kaynağı Rum tarafının bu konuları ileri götürmekteki isteksizliğidir. Kıbrıs Türk tarafını AB’ye hazırlayacak olan Ad-hoc komite çalışmalarını da engelleyen, yine Rum tarafıdır. Bu hususlar da bilindiği halde raporda objektif olarak yer almamıştır.
“RUM TARAFININ ZAMANA OYNAYAN TUTUMUNUN RAPORTA YER ALMAMASI EKSİKLİK”
Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı liderliğinde son iki buçuk yıldır sürdürülen müzakere sürecinin bütün önemli aşamalarında gerekli siyasi iradeyi gösteren hep Kıbrıs Türk tarafı oldu. Mont-Pelerin, Cenevre ve nihayetinde Crans-Montana Konferansı toplanabilmişse, bu, ayak sürüyen Rum tarafına karşı Kıbrıs Türk tarafının ısrarlı girişimleri sayesinde gerçekleşti. Kıbrıs Türk tarafı varılan uzlaşılara tümüyle sadık kaldı. Sayın Cumhurbaşkanımız müzakere sürecini bekleyen tehlikelere her zaman dikkat çekti ve çözüm odaklı bir anlayışla zamanın verimli kullanılmasını talep etti. Ne yazık ki, Rum tarafı ise müzakere sürecini yavaşlatan, sonuç almayı engelleyen, varılan uzlaşıların gereğini yerine getirmeyen ve zamana oynayan bir tutum içinde oldu. Rum tarafının bu olumsuz tutumunun raporda yer almamasını ciddi bir eksiklik olarak görüyoruz. Gelinen aşamada, aynı yöntem, modalite ve zihniyetle bir yere varılamayacağı açıktır. Rum tarafında ciddi bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç duyulduğunu bir kez daha vurgulamak isteriz. “