Views: 0
Araştırmada elde edilen bulgulara göre İskele; kaygı ve umutsuzluğun en fazla hissedildiği ilçe olarak belirlendi. Ayrıca toplum genelinde kadınların ise erkeklere oranla daha fazla kaygılı ve umutsuz oldukları ortaya çıktı
Yakın Doğu Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencisi İncilay Karahasan, “Geçmişte Yaşanan Travmaların, Elli Yaş ve Üzerindeki Kıbrıslı Türklerde Görülen Anksiyete ve Umutsuzluğa Etkisi” konulu araştırma makalesi ile Kıbrıslı Türklerde kaygı ve umutsuzluğun var olduğunu tespit etti.
Yrd. Doç. Dr. Ayhan Çakıcı Eş’in danışmanlığında yürütülen; savaş, göç ve benzeri travmaların toplum üzerindeki olumsuz psikolojik ektilerinin öneminin vurgulandığı araştırmada; ada genelinde yaşayan, 50 yaş ve üzerindeki Kıbrıslı Türkleri temsilen 383 katılımcıdan oluşan çalışma gurubu ile çalışıldığı belirtildi.
Araştırmanın sonucunda, 50 yaş ve üzerindeki Kıbrıslı Türklerde, bilimsel olarak daha önce araştırılmamış olan kaygı ve umutsuzluğun var olduğu tespit edildi. Hissedilen kaygı geçmişte yaşanan travmaların etkisinde görülürken, hissedilen umutsuzluğun geçmişte yaşanan travmaların etkisi ile görülmediği ortaya çıktı. Araştırmacı tarafından ise toplumda hissedilen umutsuzluğun, günümüz şartları ve diğer etkenlerden kaynaklandığı düşünülüyor.
CİNSEL VE FİZİKSEL SALDIRIYA UĞRAYANLAR DAHA KAYGILI VE UMUTSUZ
Araştırma sonuçlarına göre; 1974 döneminde, cinsel ve fiziksel saldırıya uğrayan katılımcıların diğer katılımcılara oranla daha fazla kaygılı ve umutsuz hissettikleri ortaya çıktı.
1932-1937 yılları arasında doğan kişilerin diğer yaş gruplarına oranla daha fazla kaygılı oldukları, 1938-1943 yılları arasında doğan kişilerin ise diğer yaş gruplarına oranla daha fazla umutsuz oldukları görüldü. Bunun nedeni olarak, travmatik yaşantıların yaşandığı dönemlerde her iki yaş grubunun da bulunduğu yaş dönemine ek olarak, yaş gruplarına özgü psikolojik gelişimsel süreçlerinde etkisine değinildi.
İSKELE BÖLGESİ EN KAYGILI BÖLGE
Araştırmada elde edilen bulgulara göre İskele; kaygı ve umutsuzluğun en fazla hissedildiği ilçe olarak belirlendi. İskele’nin en fazla kaygı ve umutsuzluğun hissedildiği ilçe olmasının nedeni olarak ise bölgedeki yaşam şartlarının etkisi olabileceği tartışılıyor.
Araştırmada, ilkokul seviyesinde eğitim almış kişilerin diğerlerine göre daha çok kaygılı olduğu tespit edilirken ortaokul seviyesinde eğitim almış kişilerin ise diğerlerine göre daha çok umutsuz olduğu görüldü. Problem çözme, stresle başa çıkma ve benzeri yetilerin eğitim yolu ile kazanılmamış olabileceğinin yanı sıra sahip olunan imkanlar, fırsatlar ve benzeri sorunsallar da etken olarak vurgulanıyor.
MESLEKİ OLARAK MEMURLAR EN AZ KAYGILI GRUP, EN ÇOK KAYGILI İSE İŞSİZLER VE KADINLAR
Araştırmada mesleki gruplara göre de kaygılı ve umutsuz olma durumu incelendi. İnceleme sonucunda, işsiz kişilerin kaygı ve umutsuzluk durumlarının, diğer tüm iş durumlarına göre (devlet memuru, özel sektör çalışanı, işveren, emekli vs.) en yüksek seviyede çıkarken,devlet memurlarının, umutsuzluk ve kaygı durumlarının diğer tüm iş durumlarına göre en düşük olduğu gözlemlendi. Kadınların ise erkeklere oranla daha fazla kaygılı ve umutsuz oldukları belirtildi.
İKİ TOPLUMLA BİR ARADA YAŞAMA İRDELENDİ
Araştırmanın diğer bir bölümünde ise travma puanı en yüksek olan Kıbrıslı Türklerin, Türkiye kökenli göçmenlerle birlikte yaşayabileceği ancak Kıbrıslı Rumlarla birlikte yaşayamayacağı belirlendi. Ancak, Kıbrıslı Rumlarla birlikte yaşamanın travmatik yaşantı deneyimleri ile ilişkisi olduğu saptandı.
Travma puanı arttıkça olası bir çözüme yönelik tutumun da olumsuzlaştığı görülen araştırmada, geçmiş ve günümüz yönetimlerinin, katılımcıların %80’i tarafından başarısız bulunduğu da araştırma sonuçlarından elde edilen bulgular arasında yer alıyor.
Araştırma sonuçlarına göre, araştırmanın daha geniş çapta gerçekleştirilmesi, tüm yaş gruplarının araştırma kapsamına alınması ve olası diğer etkenlerin de araştırılması gerektiği vurgulanırken, problem olarak ele alınan kaygı ve umutsuzluğun giderilmesi için sunulan önerilerde hükümetlerin de yapabilecekleri öneri şeklinde sunuldu.