Views: 0
Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros, Türk iş adamlarına, Kuzey Kıbrıs’ta turizm, liman işletmeciliği, su hizmetleri, tarım, telekomünikasyon ve yenilenebilir enerji alanındaki yatırım fırsatlarını değerlendirme çağrısında bulundu.
Kocaeli Sanayi Odası temmuz ayı meclis toplantısına katılan Toros, konuşmasına, Kıbrıs’ta çözüm arayışları ve İsviçre’nin Crans-Montana kentinde düzenlenen Kıbrıs Konferansı hakkındaki değerlendirmelerle başladı.
BM tarafından yürütülen çözüm arayışlarının 1968’dan beri devam ettiğini ancak 11 Şubat 2014’te taraflar arasında imzalanan ortak metin çerçevesinde başlayan en son sürecin diğerlerinden farklı olduğuna dikkati çeken Toros, geçen yıllarda BM ortak zemin arayışı içerisindeyken, en son sürecin ilk kez Kıbrıslı liderler arasında ve sivil toplum kuruluşlarının da katıldığı bir seviyede yürütüldüğünü aktardı.
Toros, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin gözetiminde 28 Haziran’da başlayan Kıbrıs Konferansı’nın Türk tarafının tüm olumlu çabalarına rağmen “Rumların 1 milim bile geri adım atmaması” üzerine çöktüğünü belirterek, “Çok büyük hayal kırıklığı içerisindeyiz, çok üzgünüz ama şokta değiliz, şaşırmış da değiliz. Kıbrıs sorununun esas sebebi, 54 yıldan beri olduğu gibi hiç değişmemiştir.” diye konuştu.
Şu anda herkesin kendine “Bu çıkmazdan nasıl kurtulabiliriz?” sorusunu sorduğunu dile getiren Toros, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kurtulmak mecburiyetindeyiz çünkü Kıbrıs’taki durum sadece Kıbrıs Adası için değil, aynı zamanda Türkiye, Yunanistan, AB ve Doğu Akdeniz’deki diğer komşu ülkeler için de kabul edilemez ve sürdürülemez bir sorundur. 80 milyonluk Türkiye, AB’ye 21 yıldan beri katılım müzakere süreci yaşayan Türkiye, 800 bin nüfuslu Kıbrıs Rum toplumunun çıkardığı engeller nedeniyle maalesef 23 başlığın 13’ünde engellenmek durumunda.
AB, batı ucunda Brexit, sonrasında çok ciddi bir yıpranma hatta yıkılma yaşıyor. AB’nin doğu ucunda istikrar öyküsüne ihtiyacı vardır. Bu istikrar öyküsü, Kıbrıs sorununun çözümüyle mümkündür. Ancak Kıbrıs sorunu çözülürse Kıbrıs ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesiyle Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıyabilir. Kıbrıs sorunu çözülürse Doğu Akdeniz Doğalgaz ve Petrol Projesi, bölgesel jeopolitik ve jeoekonomik ilişkiler tesis edilebilir ve ancak o şekilde Türkiye katılım müzakerelerinde ilerleme sağlayabilir.”
“AB MÜKTESEBATIYLA UYUM ŞART”
Toros, şu andan itibaren Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik kalkınmasına öncelik vermesi gerektiğini anlatarak, AB’den ve dünyadan izole, risk faktörü çok yüksek, ölçek ekonomisinden yoksun, dış pazarları sınırlı, finansmana erişimin pahalı ve sınırlı olduğu mevcut koşullarda ekonomik kalkınmanın AB müktesebatına uyumla mümkün olduğunu ifade etti.
AB katılım müzakere sürecinde olmasalar da kendilerini AB müktesebatından dışlayamayacaklarının altını çizen Toros, “Rekabet edebilirlik, yabancı sermayeli yatırımlara daha güvenilir iş ortamı sunabilmek, dış pazarlara kapı açabilmek için muhakkak AB müktesebatıyla uyumlaşmamız şarttır. Katılım müzakereleri olmadan da ciddi, kararlı bir hükümet politikasıyla, Türkiye’nin yardımıyla bunu yapmalıyız. Bu olmadan Kıbrıs’ta cazip iş ortamından bahsetmek mümkün olmayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
“KUZEY KIBRIS’IN MÜLKİYETİNİ YASALLAŞTIRMAMIZ GEREKİYOR”
Toros, Kıbrıs sorununun hala devam etmesi nedeniyle Kuzey Kıbrıs’ta savaş sonrası terk edilen Rum mallarının mülkiyetinin hala yasal bir tartışma içerisinde olduğuna işaret ederek, “Muhakkak bunların sahipleri çağrılarak gerekli tazminat veya güneyde kalan Türk mallarıyla takas edilmesi, yani özetle tapuların statülerinin yasallaşması gerekmektedir.
Kuzey Kıbrıs’ın toprağını, mülkiyetini yasallaştırmamız gerekiyor. Olası bir federal çözümde de zaten bunu yapmak mecburiyetinde olacağız. Onun için biz bu umutsuzluğu bir fırsata çevirelim. Şimdiden ‘Taşınmaz Mal Komisyonu’ kurarak fon oluşturalım ve bu komisyon Rumlara olan borcumuzu ödesin, Rumlardan olan alacağımızı da alsın. Eğer mülkiyet yasallaşırsa bunları ipotek edip, uluslararası finans kurumlarından yüzde 1,5-2’ye finansman alabileceğiz.” diye konuştu.
KKTC’DE YATIRIM ALANLARI
KKTC Hükümeti’nin Türkiye ile yaptığı ekonomik ve mali işbirliği protokolü çerçevesinde çok hızlı şekilde kamu kurumlarını özelleştirdiğini, büyük özelleştirme projelerinin devam ettiğine dikkati çeken Toros, “Havalanını 4,5 sene önce özelleştirdik. KKTC Devleti şu an Ercan Havaalanı’nın gelirinin yüzde 47’sini alıyor ve mükemmel bir işletme, orada çağdaş hizmet veriyor. Nitekim Türkiye’den Kıbrıs’a giden su, şu an itibarıyla kullanıma verilmeye başlanmıştır fakat işletme ihalesi açılmadığı için kullanılan suyun arıtılması ve sonra tarıma sağlanması henüz hizmete girmemiştir ama eli kulağındadır, DSİ tarafından şartnamesi hazırlanmaktadır ve umuyorum ki yıl içerisinde ihalesi açılacaktır.” ifadelerini kullandı.
Toros, Kuzey Kıbrıs’ta yatırım yapmak isteyenlere her türlü desteği vereceklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Kuzey Kıbrıs’ta turizm sektörünün çeşitlendirilmesi gerekmektedir. 1,3 milyon turistin ziyaret ettiği Kuzey Kıbrıs’ta şu anda gazino ve kongrenin dışında satacak bir ürünümüz yoktur ama çok büyük bir potansiyelimiz vardır. Nedir bunlar? Yaşlılar evi olabilir, rekreasyon merkezleri olabilir, Girne Kalesi’nin arkasında muhteşem bir marina olabilir vesaire. Yani Antalya’nın, Bodrum’un güttüğü stratejiye benzer bir stratejiden bahsediyorum. Bunlar için vizyon, sermaye ve girişim gerekmekte. Bunlar bizde yoktur. Onun için sizler gibi başarılarını kanıtlamış yatırımcılara, bu sektörlerin tümünde ihtiyaç vardır.
Şu anda Kuzey Kıbrıs enerji ihtiyacının sadece yüzde 1,5’ini yenilenebilir kaynaklardan sağlamaktadır. Yenilenebilir enerji alanında yatırımcılar beklemekteyiz. Telekomünikasyon alanında özelleştirme yapılacaktır.
Kuzey Kıbrıs’ın 2 limanı var, bu limanların hem uluslararası standartlara ulaştırılması hem de gerek devletimize gerek iş dünyamıza çok daha çağdaş hizmet verebilir hale getirilmesi gerekmektedir. Onun için orada da ivedilikle yatırımcı arıyoruz. Dolayısıyla, yenilenebilir enerji, telekomünikasyon, limanlar, su, turizmde farklı alanlar ve tarım bizim Kıbrıs’ta sunabildiğimiz yatırım fırsatlarıdır.”
‘ÇIKMAZDAN KURTULMAK MECBURİYETİNDEYİZ’
Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros, Avrupa Birliği’nin doğu ucunda istikrar öyküsüne ihtiyacı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Dolayısıyla bizim ne yapmamız gerekir. Gerek siyasilerin, gerekse Türkiye’deki siyasilerin Avrupa Birliği’nin, Birleşmiş Milletler’in, Türkiye’nin dışındaki garantör ülkelerin şu anda herkesin kendi kendine sorduğu soru; ‘Şu anda bu çıkmazdan nasıl kurtulabiliriz?’ Kurtulmak mecburiyetindeyiz. Çünkü Kıbrıs’taki durum sadece Kıbrıslı toplumlar için değil, Kıbrıs adası için değil, aynı zamanda Türkiye, Yunanistan, Avrupa Birliği ve Doğu Akdeniz’deki diğer komşu ülkeler için de kabul edilemez ve sürdürülemez bir sorundur. Ne demek istiyorum 80 milyonluk Türkiye, dünyanın ikinci üçüncü hızında büyüyen siz sanayi sektörü, Avrupa Birliği’ne 21 yıldan beri katılım müzakere süreci yaşayan Türkiye, küçücük 800 bin nüfuslu Kıbrıs Rum Toplumunun çıkardığı engeller nedeniyle maalesef 23 başlığın 13 tanesini engellemek durumunda. Avrupa Birliği’nin doğu ucunda istikrar öyküsüne ihtiyacı vardır.”
KKTC EN ÖNEMLİ TİCARET ORTAĞIMIZ
KSO Temmuz ayı Meclis toplantısı Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros’un katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, şunları söyledi
2.500 firma, 274’ü yabancı sermayeli, 2016 yılı Türkiye’nin En Büyük 500 işletmesi içerisinde 80 firmamız var. Türkiye’nin büyük işletmelerinin yüzde 13’ü Kocaeli firmalarının oluşuyor. Bu oran ilimizin imalat sanayi ve vergi oranlarıyla da örtüşüyor. Kocaeli Sanayi Odası olarak güçlü sanayiyi, güçlü meclis ile temsil ediyoruz. 500 Büyük işletme içerisinde yer alan 80 firmamızın 26’sı Meclis ve Meslek Komitemizde temsil edilmektedir. Türkiye, KKTC’nin en önemli ticaret ortağıdır. Kıbrıs’a; Petrol ürünleri, demir-çelik ürünleri, ilaç, içecek, mobilya, çimento, mücevherler, alüminyum ürünlerini ihraç ederken, Kıbrıs’tan çoğunlukla tarımsal ürünler ithal ediyoruz. Ülkeye ihracatımız 1 milyar dolar civarında, ithalatımız ise 40-80 milyon dolar arasında değişmektedir. İthalatımız gerçekten çok az.
AB’NİN BÜYÜK HATASI
Kıbrıs’ın maruz kaldığı izolasyonlar ve ambargolarla, birçok ürününün AB’ye ihracatının engellendiğini ve ülke ekonomisini ciddi anlamda olumsuz etkilediğini biliyoruz. Bu bakımdan çözüm sürecine yönelik sürdürülen görüşmeler son derece önemliydi. Ne yazık ki; Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye’nin yoğun çabalarına rağmen, Crans-Montana Kıbrıs Konferansı görüşmeleri, Rum tarafının tutumu nedeniyle sonuçsuz kaldı. Oysa çözüm süreci ile birlikte izolasyonların sona ermesi; Kıbrıs Türk halkının geleceği ve ekonomisi açısından son derecede kritik. KKTC’nin ekonomik gelişiminin ve dünyanın geri kalanıyla sağlıklı yatırım ve ticaret ilişkileri geliştirebilmesinin sağlanmasına öncelik verilmeli. Kıbrıs Türk halkına haksız yere uygulanan kısıtlamaların kaldırılması yönünde girişimlerin hızlandırılması gerekiyor. AB’nin en büyük hatalarından biri; Annan Planı’nı referandumda reddeden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni, tüm adayı temsilen üye olarak almak oldu.
KKTC’YE YATIRIM YAPMALIYIZ
Burada AB’ye önemli görevler düşüyor. AB, Birliğin bir parçası olan ancak GKRY’nin “hayır oyu” nedeniyle AB üyeliğinin nimetlerinden mahrum bırakılan Kıbrıs Türk halkı ile GKRY’nin veto silahını kullanmasına imkân vermeyecek angajman yolları bulmalı. Türk iş dünyası olarak da bizler, KKTC‘ye yatırım yapmalı ve ekonomisine katkıda bulunmalıyız. Ada’da Türk-Kıbrıs ortaklığı ile yapılacak tarımsal ve hizmet sektörüne yatırımların, önemli sonuçlar verebileceğine inanıyoruz. Tarımsal ürünlerin Türkiye üzerinden, diğer ülkelere ihraç edilebileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla, Ada’da yapılacak olan yatırımların teşviki bizler için önem kazanıyor. Diğer taraftan, Kıbrıs sorunu, Türkiye’nin AB üyelik sürecini bloke eden en önemli unsur. AB’den; fasılların açılmasını engelleyen anlamsız blokajın, farklı metotlarla aşılması çağrısını yapmak istiyorum.