Views: 0
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, YÖDAK’ın uzun uğraşlar sonucunda elde ettiği ENQA gözlemci üye statüsünün tehlike altında olduğunu açıkladı.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşım ile YÖDAK’ın uzun uğraşlar sonucunda elde ettiği Avrupa Yükseköğretimde Kalite Güvencesi Birliği (ENQA) gözlemci üye statüsünün tehlike altında olduğunu açıkladı.
CTP Lideri Erhürman, “Tanınmamışlık ve çözümsüzlük koşullarında kurumlarımızın uluslararası kuruluşlara herhangi bir statüde (gözlemci üyelik, tam üyelik) üye olması hiç de kolay değil. Dahası, bu yöndeki girişimlerin tümünün Kıbrıs Rum Liderliği’nin engelleme çabalarıyla karşılaştığı malum. Yükseköğretim bizler açısından çok önemli bir faaliyet alanı ve ekonominin de en önemli unsurlarından biri” ifadelerini kullandı.
Erhürman, “Yükseköğretimde dünyayla iletişim içerisinde olmanın ve kalite odaklı bir vizyonun bu alanın sürdürülebilirliği açısından yaşamsal önemde olduğu aklı başında her insanın bildiği ve anlatmaya çalıştığı bir şey” dedi.
Tufan Erhürman, “Ana çerçeve buyken, YÖDAK’ın uzun uğraşlar sonucunda elde edilen ENQA (Avrupa Yükseköğretimde Kalite Güvencesi Birliği) gözlemci üye statüsü şu anda tehlike altında. Sebep, yükseköğretim alanında yaşanan skandallar ve yükseköğretimin insan kaçakçılığı alanında bir enstrüman olarak kullanıldığı yönündeki iddialar, uluslararası medyada bu yönde yapılan yayınlar” açıklamasını yaptı.
“BU HALK DÜNYADAN KOPMAYACAK”
“Kıbrıs Rum Liderliği’nin bu alanda da girişimleri olduğundan uzunca bir süre önce haberdar olmuş ve gerekli uyarıları yapmıştık” ifadelerini de kullanan Tufan Erhürman, açıklamasının devamında şunları belirtti:
“Ama ne oldu? İnşaat ve turizm sektörlerinde yaşananlardan sonra yükseköğretimde de Kıbrıs Rum Liderliği’nin girişimleri “sonuç vermeye” başladı. Sebep? Her alanda olduğu gibi bu alanda da bütün uyarılara kulak tıkayan ve nasılsa bir şey olmaz diyerek ülkeyi duvara doğru sürüklemeye devam eden “yönetim zihniyeti”!
Şimdi, büyük emekler sonucunda elde edilmiş bir statüyü geri kazanmak için belki de daha öncekinden bile fazla emek harcamak zorundayız. Bu ülkeyi, kurumlarını, bu halkı dünyayla buluşturmaya çalışanlarla Sarayönü’ne hapsetmeye çalışanlar arasındaki fark bu! Bu halk dünyadan kopmayacak. Yükseköğretimde de, diğer tüm alanlarda da, uluslararası standartlar ve kalite ekseninde dünyayla buluşacak. Size rağmen…”