Views: 0
Kabinedeki değişiklik sonucu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevi sona eren Hasan Taçoy, siyasi yaşamı boyunca üstlenmiş olduğu her görevde olduğu gibi bu görevinde de halk ve ülke için çalıştığını belirterek, bunun huzuru içerisinde bulunduğunu söyledi.
Kabinede dün gerçekleşen değişiklik sonucu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevi sona eren Hasan Taçoy, görevinin sonlanmasına ilişkin açıklama yaptı.
Taçoy, makamların gelip geçici olduğunu, esas olanın görevler olduğunu vurgulayarak, şimdi yola halkın kendisine vermiş olduğu vekillik görevinin bilinç ve sorumluluğuyla devam edeceğini kaydetti.
Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) Genel Başkanlığı’na aday olma yönündeki kararını da yineleyen Taçoy, UBP Kurultayı’nın yasalara uygun şekilde tam tarihinde yapılmasının gerekliliğini kaydetti.
Taçoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı görevinin sonlanmasına ilişkin açıklama yaptı.
Taçoy’un açıklaması şu şekilde:
“Bu partiye gönlünü ve ömrünü vermiş kişiler olarak şimdi hedefimiz bir an önce yasaların emrettiği şekilde kurultayımızı tam tarihinde yapmak olmalıdır. Bunu en başından beri hep söyledim, söylemeye de devam edeceğim.
Ulusal Birlik Partisi-Demokrat Parti-Yeniden Doğuş Partisi koalisyon hükümetinde yürütmekte olduğum Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı görevim, kabinede dün gerçekleşen değişiklikler çerçevesinde sonlanmış oldu.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, siyasi yaşamım boyunca üstlendiğim her görevde olduğu gibi, bu görevimde de halkım ve ülkem için faydalı işler yapmak için çalıştım. Öyle de oldu. Ülkemizin en önemli kurumlarından olan Sosyal Sigortalar Dairesi’nin, herkesin çok iyi bildiği bir şekilde, batma noktasına gelmiş olan mali yapısını dengeye oturtmak ve ülkemin çalışan insanlarının geleceklerini garantiye alınmasını sağlamak ilk hedeflerim arasındaydı. Bunu başarmış olmanın mutluluğu ile görevimden ayrılmaktayım.
Öte yandan, yaşlılarımızın huzuru, öksüz ve yetim çocuklarımızın güvencesi, özel gereksinimli bireylerimizin de hayat ihtiyaçlarının karşılanması yönünde, bugüne kadar ne yazık ki hep yetersiz veya hiç olmayan yapıların tesisi için benim dönemimde atılan adımların da gururu ile görevimi devretmekteyim.
Siyasetin içerisinde yer alan tüm diğer makamlar gibi bakanlık makamı da bir görevdir. Buna hep böyle baktım, bu bilinçten bir an bile ayrılmadan ülkeme ve insanlarımıza hizmet ettim. Makamların gelip geçici olduğunu, esas olanın geride bırakılan eserler olduğunu uzun zaman önce öğrenecek kadar siyasi tecrübeye sahip birisi olarak, kendimi bu hedefe adadım ve hep bunun için çalıştım.
‘SİYASETÇİ İŞGAL ETTİĞİ MAKAMLA DEĞER KAZANMAZ’
Şunu çok iyi bilmekteyim ki, siyasetçinin değeri işgal ettiği makamdan kaynaklanmaz. Siyasetçinin değeri ortaya koyduğu hizmetlerle artar, büyür ve gelişir. Siyasetçi oturduğu makamdan değer kazanmaz. Siyasetçi oturduğu makama, yaptığı doğruları ile değer kazandırır.
Siz bir makamda eğer sadece oturmayı tercih eder ya da sürekli yanlışlar içerisinde bulunursanız, ne siz değer kazanırsınız ne de o makamın bir değeri kalır.
‘DAHA YAPACAK ÇOK İŞİMİZ GİDECEK ÇOK YOLUMUZ VAR’
Kıbrıs Türk halkı neyin ne olduğunu çok iyi anlar ve bilir. Hep bu bilinçle ve bunu asla unutmadan bugüne kadarki siyasi yaşamımı sürdürdüm. Bundan sonraki siyasi yaşantıma da böyle devam edeceğim.
Çok iyi biliyorum ki, ‘sadece ben’ diyen bir siyasetçinin kendisi de dahil olmak üzere kimseye bir faydası olmaz. Siyaset kişisel bir çıkar sağlama aracı değildir. Başarılı olmak isteyen bir siyasetçi ‘önce halkım, sadece halkım’ demeli ve yola böyle devam etmelidir.
Makamlar gelip geçicidir. Esas olan görevlerdir. Bunun altını bir kez daha çizerken, şimdi yola halkımın bana vermiş olduğu vekillik görevimin bilinç ve sorumluluğunda devam edeceğimi paylaşmak isterim.
Daha yapacak çok işimiz ve gidecek çok yolumuz vardır. Adım adım bu yolda ilerlerken yaptığımız işlerin de eksiksiz yerine geldiğinden emin olmalıyız.
‘UBP KURULTAYI YASAL SÜRESİNDE YAPILMALI’
En başta yasalara ve hukuka, bununla birlikte kamu vicdanına da uygun davranmalıyız. Kişisel çıkar ve ihtiraslarımız uğruna, yasaları çiğneyip, kamu vicdanını da görmezden gelerek derin yaralar açamayız.
Altını çizerek söylemek isterim ki, bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur.
Her kim olursa olsun ve her ne şekilde göreve gelmiş olursa olsun hem yasalara hem de kamu vicdanına saygı duymak ve uygun hareket etmek zorundadır.
Siyasetin bir yarış olduğunu söylerken, bu yarışın kesin kurallarına uymamız gerektiği şartını da unutmamalıyız. Günü geldiğinde gerekenin yapılmasının ne kadar önemli olduğunu, siyasette ‘erteleme’ ya da ‘geciktirme’ gibi davranışların sadece günü birlik kişisel kazanımlar sağlayacağını, ancak yakın gelecekte hem kişilere ama en önemlisi de halkımıza büyük zararlar vereceğini çok iyi biliyoruz. Çünkü ne yazık ki bu konuda çok acı tecrübeler yaşadık. Hep birlikte yaşadık. Bir daha bu gibi durumların olmaması için üzerimize düşen sorunlulukları eksiksiz bir şekilde yerine getirmeliyiz.
Bu hatırlatmayı da yaptıktan sonra, kurultay konusunda da değinmek isterim.
Bakanlık görevimin devamının ve şimdi de bu görevden ayrılmamın UBP Genel Başkanlığı’na adaylık niyetimden kaynaklandığı bir süredir konuşulmakta. Görünen odur ki bu konuşmalar farklı yerlere de çekilerek devam etme eğilimi içerisinde.
Şunu bir kez daha açıklıkla ifade etmek isterim ki, Ulusal Birlik Partisi’nin Genel Başkanlığı’na aday olmak kararındayım. Bunu daha önceden de her sorulduğunda büyük bir açıklıkla ve parmağımın arkasına saklanmadan söyledim.
Asla duruma göre davranan ve hedeflerini gizleyen birisi olmadım, şimdi de olmayacağım. Hasan Taçoy’un gizli hedefleri hiçbir zaman olmadı ve asla da olmayacak.
Burada esas mesele her ne kadar da benim kararlarım gibi görünse de, esas sorun Ulusal Birlik Partisi’nin rotasının bir kez daha belirsizlikler yönüne çevrilmiş olduğudur. Kimsenin buna ne yetkisi ne de gücü yeter.
‘UBP KİMSENİN OYUNCAĞI DEĞİLDİR’
Ulusal Birlik Partisi’nin kendilerine hediye edilmiş bir oyuncak olarak görenler olabilir. Onlara şunu açıklıkla ifade ederim ki: UBP kimsenin oyuncağı değildir. Buna yeltenenlerin karşısına UBP’nin esas ve tek sahibi olan tabanı mutlaka çıkacaktır.
Bu partiye gönlünü ve ömrünü vermiş kişiler olarak şimdi hedefimiz bir an önce yasaların emrettiği şekilde kurultayımızı tam tarihinde yapmak olmalıdır. Bunu en başından beri hep söyledim, söylemeye de devam edeceğim.
Böylelikle hem kurduğumuz devletin yasalarına olan saygımızı göstermiş oluruz ve hem de tabanımızın içinde bulunduğu huzursuzluğa da son vermiş oluruz.
Bu hepimizin görevidir ve bu görevden kaçamayız.
Temennim, parti yönetiminin yasalara ve tabandan gelen sese kulak vererek gereken kararı almasıdır.
Bir kez daha, halkımın iradesi ile takdir edeceği her görevi canla başla yerine getireceğimi yinelerken, ülkemizin hak ettiği daha güzel günlere mutlaka ulaşacağına olan inancımı da dile getirmek isterim.”