Views: 0
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 14. Büyükelçiler Konferansı’nın açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin milli davası Kıbrıs’taki duruşunun açık olduğunu vurgulayarak, “Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescili temel politikamızdır” ifadelerini kullandı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Bütün Balkan ülkelerinin hatta Moldova ve Ukrayna’nın Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyeliklerinin konuşulduğu bir ortamda Türkiye’nin AB üyelik sürecinin akamete uğratılmış olmasının stratejik körlük olduğunu belirterek, “Yeni dönemde Türkiye-AB ilişkilerine vizyoner bir bakışla yaklaşılması ve sürecin tam üyelik perspektifiyle canlandırılması önem arz etmektedir.” dedi.
Fidan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 14. Büyükelçiler Konferansı’nın resmi açılış töreninde konuştu.
Türkiye’nin milli davası Kıbrıs’taki duruşunun açık olduğunu vurgulayan Fidan, şöyle devam etti:
“Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescili temel politikamızdır. Ege ve Doğu Akdeniz’de hak ve çıkarlarımızı hassasiyetle korumaya devam edeceğiz. Afrika’da son dönemde artan darbeler ve istikrarsızlık karşısında güvenliğin tesisi ve barışın temini açısından ön alıcı adımlar atmaktayız. Libya’da kalıcı huzur için geniş bir uzlaşı temelinde ülkenin tamamında şeffaf, adil ve hür başkanlık ve parlamento seçimlerinin daha fazla vakit kaybetmeksizin yapılması elzemdir. Orta Doğu ve Güney Kafkasya’daki uzlaşma ve normalleşme süreçlerimiz hız kazanmış durumda. Temel dış politikalarımız, ilkelerimiz temelinde sorunları çözme, dostlarımızın sayısını artırma ve mevcut dostluklarımızı daha da güçlendirme peşinde olacağız.”
Fidan, Güney Kafkasya’da istikrar, huzur, refah ve güvenlik için Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan süreçlerinin eş güdümlü ilerlemesinin elzem olduğuna dikkati çekerek, Orta Doğu’da kalıcı barışın tek yolunun uluslararası parametreler temelinde iki devletli çözüm ve Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bağımsız, egemen Filistin devletinin kurulması olduğunu söyledi.
Bu vizyona zarar veren her türlü adıma ve ilk kıble Mescid-i Aksa’yı hedef alan provokasyonlara karşı duracaklarını kaydeden Fidan, Filistinlilerin yanında olmaya devam edeceklerini vurguladı.
“TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİK SÜRECİNİN AKAMETE UĞRATILMIŞ OLMASI STRATEJİK KÖRLÜK”
Fidan, hassas dengeler üzerine kurulu Balkanlar’da bütün ülkelerin ve milletlerin ortak güven duyduğu ülkenin Türkiye ve siyasi liderin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunun altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’yi birtakım farazi, tarihten kopuk ve altı boş kavramlar geliştirerek adeta bölge dışı bir güç hatta hasım olarak nitelemek, Balkanlar’da yapılabilecek en vahim hatadır. Bütün Balkan ülkelerinin hatta Moldova ve Ukrayna’nın AB ve NATO üyeliklerinin konuşulduğu bir ortamda Türkiye’nin AB üyelik sürecinin akamete uğratılmış olması stratejik körlüktür. Yeni dönemde Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine vizyoner bir bakışla yaklaşılması ve sürecin tam üyelik perspektifiyle canlandırılması önem arz etmektedir.”
Fidan, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin canlandırılması temelinde Türkiyesiz AB’nin gerçek manada küresel bir aktör olamayacağını bir kez daha vurguladı.
NATO’nun bütün üyelerinin karşı karşıya bulunduğu güvenlik tehditlerini ve endişelerini eşit oranda gözeten yapıda olması ve bazı NATO ülkelerinin Suriye ve Irak’ta PKK ile açık ve örtülü işbirliğine hemen son vermesi gerektiğine dikkati çeken Fidan, dış ilişkilerin yapısal zemine oturtulmasını da hedeflediklerini söyledi.
Fidan, siyasi, askeri, ekonomik ve diğer alanlarda mevcut işbirliği ve ittifak sistemlerini daha etkin kılmak için çalışacaklarını dile getirerek, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) girişiminin kurumsallaşmaya örnek olduğunu ve entegrasyon aşamalarına geçeceklerini ifade etti.
Benzer girişimleri İslam dünyasının dayanışmasını artırmak için de hayata geçireceklerini, teknik işbirliği kapasitelerini daha sistematik ve etkili hale getireceklerini kaydeden Fidan, işbirliği konseyleri ve bölgesel istişare mekanizmalarını da daha etkin ve verimli kullanacaklarını belirtti.
Fidan, refah ortamının geliştirilmesini de hedeflediklerine işaret ederek, bölgesel barış, güvenlik ve istikrara verecekleri katkının refahı da artıracağını vurguladı.
Fidan, şunları kaydetti:
“Türkiye Yüzyılı’nda ikili ve bölgesel ilişkilerimizin ekonomi, ticaret ve finansal ayaklarının daha sistemli ve kurumsal hale getirilmesine çalışacağız. Güçlü, kendine yeterli, küresel fırsatlara erişimi olan bir ekonomi, milli gücümüzün en büyük dayanağıdır. Dış politikamızı da bu ekonomik hedefleri destekleyecek bir şekilde planlayıp yürüteceğiz. Ülkemizin ve bölgemizin finansal güvenliğini sağlama noktasında alternatif mali ve ekonomik araçlar geliştirilmesine destek vereceğiz. Bu kapsamda yerel para birimleri üzerinden dış ekonomik işlemlerin gerçekleştirilmesine katkıda bulunacağız.”
Fidan, öncelikle yakın bölgelerden başlayarak insan, sermaye, mal ve hizmetlerin dolaşımını hızlandıracak politikaları hayata geçireceklerini anlatarak, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisinin sağlanması konusundaki çabaların da yoğunlaşarak devam edeceğini dile getirdi.
“DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİNDEN BİRİ OLMA HEDEFİ”
Fidan, Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefi doğrultusunda tüm coğrafyalarla ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirileceğini belirterek, “Savunma sanayisi dahil, yüksek ve kritik teknoloji alanlarının ekonominin lokomotifine dönüşümüne yönelik adımların dış ilişkiler boyutunu itinayla yürüteceğiz. Enerji ve ulaşım koridorlarında merkez olma konumumuzu tahkim edecek ve bağlantısallık kapasitemizi artıracağız.” diye konuştu.
Bölgede barış ve refahın güçlendirilmesi için Irak’ın Kalkınma Yolu Projesi’ne önem ve destek verdiklerinin altını çizen Fidan, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ve Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor gibi enerji ve ulaştırma alanlarında en uygun ve güvenilir güzergahları oluşturan bağlantısallık projelerine öncelik vereceklerini söyledi.
Fidan, küresel hedeflerin ilerletilmesine katkı sağlamayı amaçladıklarını, bu kapsamda Yeniden Asya, Latin Amerika ve Afrika Ortaklığı girişimlerinin daha kalıcı ve kurumsal bir çerçeveye oturtulacağını kaydetti.
Türk milletinin küresel adaletsizlikten rahatsız olduğuna dikkati çeken Fidan, daha adil bir dünya düzeni sağlamak için küresel sorunların çözümüne katkıda bulunmaya devam edeceklerini ifade etti.
Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya Beşten Büyüktür” ve “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” çağrılarına atıfta bulunarak, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan yapıların gözden geçirilip iyileştirilmesinin zorunlu hale geldiğini vurguladı.
Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşlarda daha adil temsilin sağlanması ve bu kuruluşların etkinliğinin artırılması için çalışmaların sürdürüleceğini kaydeden Fidan, “Uluslararası finansal kurumların, borçlanma krizini sona erdirecek ve sürdürülebilir kalkınmanın altyapısını kuracak bir şekilde reformunu savunacağız.” şeklinde konuştu.
SIFIR ATIK GİRİŞİMİ
Fidan, TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duyurduğu 2053’te net sıfır emisyon ve Yeşil Kalkınma Devrimi hedefleri doğrultusunda iklim kriziyle mücadelede gerekenin yapılacağını dile getirerek, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Refikalarının öncülüğünde hayata geçirdiğimiz Sıfır Atık Girişimi, bu yıl itibarıyla küresel bir politika haline gelmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.
Paylaştığı hedeflerin sadece Türkiye gibi büyük ülkelerin gündemine alıp uygulamaya geçirebileceği hedefler olduğunun altını çizen Fidan, tarih boyunca dış ilişkilerini çok paydaşlı, çok disiplinli ve eş güdüm içinde yürüten devletlerin mukayeseli üstünlüğe sahip olduklarını belirtti.
Fidan, Dışişleri Bakanlığı olarak dış ilişkileri tüm boyutlarıyla inceleyerek cari sorunlar ve stratejik fırsatlara ilişkin pozisyonlar üretip diğer bakanlıklar ve kurumlarla eş güdüm içinde olacaklarını söyledi.
Dış ilişkilerde devlet olarak tek ses ve tek vücut halinde hareket etmenin önemini vurgulayan Fidan, bu süreçte Bakanlığın ve dış misyonların tüm imkan ve kabiliyetlerinin tahkim edileceğini kaydetti.
Fidan, Türkiye’nin dünyanın en büyük beş diplomatik ağından birisine sahip olduğunu ve bunu daha da yukarı taşıyacaklarını vurgulayarak, “Her an ve her yerde gücümüz yettiğince vatandaşımızın, soydaşımızın, dindaşımızın, akraba topluluklarımızın ve diğer ezilen toplulukların yanında olacağız.” dedi.