Views: 0
Yıldız Teknik Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, 6 Şubat’taki depremlerin merkez üssü Kahramanmaraş’ta radon gazı seviyesinin normaline göre 4 kat arttığı tespit edildi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Elektrik-Elektronik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Günay ile KOÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Yalçın, “Deprem Sonrası Radon Gaz Konsantrasyonlarının Belirlenmesi” projesini hazırladı.
Projeyle başvurdukları TÜBİTAK 1002-C Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı’ndan destek alan Günay ve Yalçın, 9-12 Şubat tarihleri arasında Kahramanmaraş’ın Elbistan ve Ekinözü ilçeleri arasında bulunan Akpınar Köyü’ndeki toprakta saha çalışması gerçekleştirdi.
Yapılan ölçümlere göre, radon gazı seviyesinin depremin ardından 4 kat fazla olduğu hesaplandı.
“KAHRAMANMARAŞ İLE KOCAELİ’NDE YAPTIĞIMIZ DEĞERLERİ KARŞILAŞTIRDIK”
Doç. Dr. Günay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toprağın yapısında birçok madde ile elementin yer aldığını, bunlardan bazılarının ise radyoaktif olduğunu söyledi.
Radyoaktif maddelerin bozulması sonucunda radon gazının açığa çıktığını belirten Günay, “Radon gazı toprak olan her noktada var. Çünkü toprağın yapısında uranyum, toryum, potasyum bulunuyor. Bunlar ise bozularak radon gazını oluşturuyorlar.” diye konuştu.
Radon gazının normalde de yeryüzüne çıktığını fakat deprem esnasında toprak ve kayaçların yapısında bir açılma meydana gelmesi nedeniyle miktarının arttığını anlatan Doç. Dr. Günay, şöyle devam etti:
“Radon gazı radyoaktif bir gaz, çevreye alfa ışıması yayıyor. Özellikle radon gazının solunmasıyla akciğere geldiği zaman vücuttaki DNA moleküllerine ve hücrelere zarar verebiliyor. Bu durum kansere neden olabiliyor. Bu kapsamda deprem bölgesinde radon gazının tespit edilebilmesi için depremin üçüncü gününde bölgeye giderek radon gazı ölçümlerini yaptık. Ölçümlerden hemen önce cihazımızı Kocaeli’de test ettik. Kocaeli’nde yaklaşık 10 bin becquerel civarında ölçümler yaptık. Bölgeye gittikten sonra radon gazı seviyesi ölçümlerimiz 35 bin 40 bin becquerel arasında çıktı. Ölçümleri saat başı yaptık. Ölçümlerimizden bir tanesi 43 bin civarında oldu. Kahramanmaraş’ın deprem öncesi ölçümleri elimizde olmadığı için Kocaeli’nde yaptığımız değerlerle karşılaştırma yaptık. Yaptığımız araştırmaya göre, deprem esnasında Kahramanmaraş’ta Kocaeli’ye göre 4 kat daha fazla radon gazı çıkışı tespit ettik. Depremden 1 sene sonra bölgenin normal seviyesini ölçtüğümüzde bölgenin normal seviyesini tam belirleyeceğiz.”
“RADON GAZI BİNA İÇERİSİNDE ETKİLİ OLUYOR”
Artçıların devam etmesi nedeniyle toprakta açılımların sürdüğünü söyleyen Günay, bu nedenle rodan gazının yukarıya doğru çıkmaya devam edeceğini belirtti.
Doç. Dr. Günay, radon gazının açık havada olmasının insana bir zararı olmadığını anlatarak, “Radon gazı bina içerisinde etkili oluyor. Çünkü topraktan binaya sızıyor. Bu çok hafif bir gaz olduğu için binadaki çatlaklardan veya çok küçük kılcallıklardan bile yukarıya çıkabiliyor. Zemin katta, daha alt katta bulunanlara evlerini havalandırmasını tavsiye ediyoruz. Ayrıca vatandaşların radon gazı için açık havada maske takmasına gerek yok.” ifadelerini kullandı.
Projedeki amaçlarından bir tanesinin depremi önceden tespit edebilmeye yönelik olduğunu vurgulayan Günay, sözlerini şöyle tamamladı:
“Depremin önceden tespit edilmesine yönelik birçok çalışma yapılmakta. Günümüzdeki bilgi ve teknolojiyle, depremi tam olarak belirleyemiyoruz ama her bir araştırmacı, her bir bilim insanı bunun üzerine gittiği takdirde mutlaka bazı veriler elde edilerek depremin önceden tespiti mümkün olabilir.
Deprem ve radon gazıyla ilgili yapılmış birçok çalışma var. Bu çalışmalar 1966 Taşkent depremiyle başlıyor. Orada depremden önce radon gazının artışına yönelik bilimsel çalışma var. Ondan sonra yapılan birçok çalışmada depremden önce radon gazının çıktığına yönelik. Biz de bundan sonraki çalışmalarımızı özellikle Marmara Bölgesi’nde yapmayı düşünüyoruz.”