Views: 0
Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Ardıç, hayat pahalılığı oranının maaşlara yansıtılması konusunda hükümeti eleştirerek, “Yazıklar olsun” dedi.
Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO), hükümeti eleştirdi.
KTEZO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Ardıç, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, “Giderler hızla yükseliyor. İşletmelerin giderleri yıllık olarak yüzde 150’lileri çoktan aştı. İzlenen politikalardan dolayı daha da yükseleceğine kesin gözüyle bakabiliriz. Doğal olarak işletme giderlerinin bu kadar yükselmesi, hayat pahalılığını daha da yukarılara çekiyor. Hükümet ise bu durumdan nerdeyse seviniyor. Hatta buna müdahale etmek yerine, vergiler yoluyla daha da çoğaltmak için her şeyi yapıyor. Amaç artan fiyatlar üzerinden daha çok vergi daha çok gümrük daha çok KDV toplamak…” dedi.
Ardıç, “Durum bu olunca, hükümet hiç çekinmeden adaletsizliğin en büyüğü olan ortalama hayat pahalılığı oranını maaşlar arasında ayrım gözetmeksizin uygulama olanağını elde etmiş oluyor. Açıklanan yüzde 56.76 üzerinden 40 bin alana da 8 bin alana da aynı oranda yansıttım diyor. Cevizcinin çuvalından oynayarak, bu paralar kendi parasıymış gibi… Nasıl bir kafa, nasıl bir vicdandır bu… 40 bin alana 23 bin TL verirken 8 bin TL alana nasıl 4 bin TL’yi layık görürler?” diye sordu.
Ardıç, açıklamasının devamında ise şunları söyledi:
“Temel faturalardaki artış yüzde 100’leri çoktan aştığı halde bunu gerçekten de nasıl yaparlar? Yani asgari ücretli, 8 bin TL maaş alan bir kişi için herkes de biliyor ki hayat pahalılığı yüzde 56 asla değildir! Bunu görmek için sadece elektrik ve akaryakıttaki zamlara bakmak yeterlidir.
Kısacası hayat pahalılığının düşük maaşlıya etkisi çok daha korkunçtur. Enflasyonist politikaların yürütüldüğü ortamlarda yüksek maaşlıların alım gücü evet düşerken ve bu bir doğruyken, diğeri ise aç kalıyor. Bu bilindiği halde bir hükümet, yüzde 56.76’yı nasıl eşit vermeye kalkışır? İşlerine geldi mi eşitlik! Yuh olsun! Asgari ücretliye, maaşı düşük olana daha çok destek vermek hiç mi aklılarına gelmedi? Yazıklar olsun, hem de bin kez! Toplumu bu kadar ayrıştırmak gerçekten nasıl bir şeydir? Dayanışma, el birliği, gönül birliği böyle mi olur? Birileri yer ve tüketirken, üretici ve vergi vereni bu kadar ezmenin anlamı kelimelerle ifade edilemez. Bize başka bir şey lazım… Bu ateş herkesi yakar!”