Türkiye İncirlik Üssü’nü kapatabilir mi?

28
reklam alani

Rusya temmuz ayında Türkiye’ye S-400 Hava Savunma Sistemine ait parçaların sevkiyatına başladı. Beklendiği üzere ABD, Türkiye’yi F-35 programından çıkardı. Bugünlerde yoğun bir şekilde Türk ve ABD basınında, Türkiye’ye uygulanacak yaptırımlar tartışılıyor. Her gün konuya yönelik yeni bir açıklama yapılıyor. Yoğun gündem arasında ABD basını önemli bir iddiayı gündeme taşıdı. G-20 zirvesinde Erdoğan’ın Trump’a; Türkiye’ye yaptırım uygulanması halinde, NATO’dan çıkılabileceğini ve İncirlik Üssü’nün kapatılabileceğini söylediği iddia edildi.

Peki, gerçekten Türkiye İncirlik Üssü’nü kapatabilir mi? Bunun olası sonuçları ne olur?

İncirlik Üssü NATO görevleri için ABD’ye tahsis edildi.

İncirlik Hava Üssü, Adana Hava Üssü adıyla 15 Şubat 1955 yılında hizmete girdi. Türkiye’nin NATO’ya üye olmak için yoğun bir çaba gösterdiği dönemde kurulan İncirlik Üssü, örgüt üyeliğine paralel olarak BM ve NATO amaçlarına uygun şekilde, ABD’nin kullanımına sunulmuş, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir hava üssüdür. Halen ABD’nin dünyada kullandığı en büyük on üç üsten bir tanesidir.

Üssün kullanım şartlarını düzenleyen en güncel hukuki metin Türkiye-ABD arasında 29 Mart 1980’de imzalanan Savunma Ekonomik İş Birliği (SEİA) Anlaşmasıdır. İncirlik’in de dahil olduğu SEİA’da adı geçen üs ve tesisler, ABD’nin kullanımına NATO Anlaşmasında belirlenen esaslar dahilinde, NATO savunma planları doğrultusunda kullanılmak üzere tahsis edildi.

Bu antlaşmaya göre ABD; Türkiye’nin İncirlik’teki tüm egemenlik haklarını tanıyor, NATO görevleri hariç diğer harekât görevleri için askeri uçak bulundurmamayı taahhüt ediyor. İncirlik üssündeki tüm hava trafik ve kontrol hizmetlerinin sorumluluğu da Türk Hava Kuvvetleri’ne ait. Bu görevin yerine getirilmesi için İncirlik’te bir Türk generalin komutasında 10’ncu Tanker Üs Komutanlığı bulunuyor.

İncirlik Üssü Soğuk Savaş döneminde etkinlikle kullanıldı

Soğuk Savaş döneminde İncirlik Üssü Sovyetler Birliği’ne karşı, ABD Stratejik Hava Komutanlığının ağır ve orta bombardıman uçakları için ileri üs görevi yaptı. Sovyetler Birliği’ni izlemek için geliştirilen U-2 casus uçaklarına ev sahipliği yaptı. Mayıs 1960’ta bir U-2 casus uçağının Sovyetler tarafından füzeyle düşürülmesinin ardından bu faaliyete son verildi.

ABD’nin icra ettiği bazı önemli harekatlarda kritik rol üstlendi. 1958’deki iç savaş sırasında Lübnan’ın bombalanmasında, 1970 Kara Eylül olaylarında Ürdün’e silah sevkiyatında, 1967 ve 1973 Arap-İsrail savaşlarında acil inişlerde, İran Devrimi’nde Amerikan vatandaşlarının ülkeden çıkarılmasında kullanıldı. Birinci Körfez Savaşı’nda Kuzey Irak’taki Amerikan birliklerine hava desteği buradan gönderilirken, 2003 yılındaki Irak işgali sırasında ise, hazırlanan tezkerenin TBMM tarafından reddedilmesi nedeniyle sadece lojistik destek amacıyla kullanıldı.

Türkiye, 2014 yılında Irak-Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı başlatılan hava harekâtına destek için, Temmuz 2015’te ABD’ye İncirlik Üssü’nün kullanımı konusunda izin verdi.

İncirlik Üssü bilinenin aksine bir ABD Üssü değildir. NATO görevleri için tahsis edilmiştir.

Üssün ABD tarafından yoğun bir şekilde kullanılması, sahip olduğu geniş imtiyazlar ve Türkiye’nin sınırlı kontrolü, kamuoyunda gerçek durumunu hilafına, İncirlik Üssü’nün bir Amerikan üssü olarak algılanmasına neden oluyor. Zaman zaman Türk Amerikan ilişkilerinde yaşanan siyasi gerginler sonucunda devamlı olarak kapatılmasının gündeme gelmesi de bu algıyı pekiştiriyor.

Türkiye 1975 yılında tüm Amerikan Üslerini kapatmasına rağmen İncirlik Üssü kapatılmadı.

Bugün S-400 alımına nedeniyle gerilen Türk-Amerikan ilişkileri benzer bir dönemi, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında da yaşadı. Türkiye, ABD’nin Şubat 1975’te Türkiye’ye yaptığı askeri yardımı keserek, silah ambargosu uygulamaya başlamasına cevap olarak ABD Üsleriyle ilgili ikili anlaşmaların uygulanmasını tek taraflı olarak durdurdu. O tarihte ABD’ye verilen notada;

“Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında ortak savunma ve iş birliğini düzenleyen 3 Temmuz 1969 tarihli Savunma ve İş birliği Anlaşması ve bununla ilgili diğer anlaşmalar hukuki geçerliliğini kaybetmiştir. Bu durumun muvacehesinde Türkiye’deki bütün ortak savunma tesislerinin faaliyeti, İncirlik ortak savunma tesisinin münhasıran NATO görevi mahfuz kalmak kaydıyla, yarından yani 26 Temmuz 1975 tarihinden itibaren durdurulmuştur.”

İncirlik Üssü’nün NATO görevlerinde kullanılmasına herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir.

NATO’dan çıkış göze alınmadan İncirlik Üssü kapatılamaz

Bu ifadeden de açıkça anlaşılacağı üzere Türkiye’nin NATO üyeliğini dikkate almadan sadece Türk-Amerikan ilişkileri özelinde İncirlik Üssü’nün geleceğine karar verilebileceğini iddia etmek gerçekçi bir yaklaşım değil. Nitekim ABD basınında dile getirilen iddiada da NATO üyeliği ve İncirlik Üssü aynı cümle içerisinde telaffuz ediliyor.

ABD Dışişleri ve Pentagon tarafından yaptırımlar konusunda dikkatli ve özenli bir dilin kullanılması ABD’nin Türkiye’yi daha fazla Avrasya Bloku’nna itmek istemediğini gösteriyor. S-400 füzelerinin aktif edilmemesi durumunda yaptırımların uygulanmayacağının açıklanması da bu düşüncenin yansıması olarak algılanabilir.

Ancak İncirlik Üssü’nün kapatılmasının gündeme gelmesi ve Türkiye’nin NATO üyeliğinin ciddi şekilde tartışmalı hale gelmesi sorununu tüm NATO’nun bir sorunu haline getirecektir. Fransa’nın SAMP-T füzelerini Türkiye’ye yerleştirme kararı AB’nin bir NATO krizi istemediğini ve Türkiye’yi Batı İttifakında tutma girişimi olarak değerlendirilebilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pazarlık için hem ABD hem de NATO’nun sinir uçlarına dokunan bir konuyu gündeme getirdiği aşikâr. Bu pazarlıkta ne kadar ileri gideceği ise meçhul. Dikkate alınması gereken tek nokta ise, Türkiye’nin NATO’dan çıkmayı göze almadan İncirlik Üssü’nü kapatmayı göze alamayacağıdır.

ABD açısından İncirlik Üssü, özellikle coğrafi konumu ve yerleşik düzeniyle ABD’ye Orta Doğu bölgesindeki operasyonları için maliyet ve zaman açısından önemli avantajlar sunmasına rağmen vazgeçilmez değildir. Yunanistan, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye ABD için İncirlik Üssü yerine kullanılabilecek alternatifler arasındadır. Özellikle, Yunanistan-ABD ilişkilerinde yaşanacak stratejik bir yakınlaşmanın hem Ege hem de Doğu Akdeniz’de yansımalarının olacağı da izahtan varestedir.

Yazar: Mehmet Cem Demirci, Deniz Güvenliği Uzmanı

Paylaş