Akıncı: Kıbrıslı Türkler, azınlığı kabul etmez, oyalamaya gerek yok.

51
reklam alani

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Cumhurbaşkanlığında düzenlediği basın toplantısında Kıbrıs sorununda gelinen son aşamayı değerlendirdi.

Basın toplantısını canlı olarak yayınlayan ve Rumca’ya çevirerek veren BRT kanalı, canlı yayında arıza verdi. Akıncı’nın açıklamasının önemli bölümleri yayınlanamadı. Akıncı tepkisini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı,  Kıbrıslı Türkler’in Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık hakları ile yetinmeyi kabul etmeyeceklerini vurgulayarak, “Kıbrıs Rum tarafında da bazı çevreler iki ayrı devlet fikrine yakınlık duyabileceklerini ima etseler de, Rum toplumunun büyük çoğunluğunun iki ayrı devlet oluşumunu onaylamayacağı aşikardır” dedi.

Bu durumda görünürdeki olasılık ya Birleşmiş Milletler ve Uluslararası toplumun da destek vereceği, iki kesimli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm için çalışmak ya da statükonun devamına göz yummaktan ibarettir” diyen Akıncı, mevcut durumun, bugün için Kıbrıslı Türkler açısından daha acı verici olsa da, Kıbrıslı Rumlar bakımından da çözümsüz geçecek zamanın neler getireceğini kesin olarak öngörmenin kolay olmadığını ifade edreek, “Statükonun devamı her iki toplum açısından da çeşitli tehlikeler barındırmaktadır” dedi ve şunları söyledi:

“O halde akıl işi makul bir uzlaşıyı federal çerçevede sağlamaktan geçmektedir. Bu noktada son günlerde Sayın Anastasiadis’in gündeme getirdiği desentralizasyon konusu ve siyasi eşitlik üzerine görüşlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Bilindiği gibi bulunacak çözümün, her iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı olacağı bir çok Birleşmiş Milletler kararında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri raporlarında, 11 Şubat 2014 mutakabatında ve iki taraf arasında sağlanan birçok uzlaşmada yer almaktadır.
Egemenliğin iki toplumdan eşit olarak kaynaklanacağı, iki kurucu devletin yetkilerinin ve statüsünün eşit olacağı, iki toplum arasındaki ilişkinin bir çoğunluk – azınlık ilişkisi olarak nitelendirilemeyeceği hep karara bağlanmış hususlardır.

Bunun yanında, siyasi eşitliğin, her federal kurulda eşit sayısal temsiliyet anlamında olmamakla birlikte, federal hükümetin tüm organlarında ve kararlarında etkin katılım anlamı taşıdığı belirtilmektedir.

Dolayısıyla sözünü ettiğim Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde yürütülen müzakerelerde sayıca eşitlik olmayan kurullarda her iki taraftan da en az bir olumlu oy ilkesi üzerinde tartışılmış ve örneğin 7-4 olarak belirlenen Bakanlar kurulunda bu ilke benimsenmiştir.  Bunun da ötesinde, dış politika, güvenlik ve savunma konularında Başkan ve Başkan yardımcısının kararları ancak birlikte alabilecekleri üzerinde uzlaşılmıştır.”
Bu noktada Anastasiadis’in verdiği izahlardan yola çıkacak olunursa, durumun epeyi kafa karışıklığına yol açtığını söylemek durumunda olduğunu ifade eden Akıncı, şöyle devam etti:

Şöyle ki, Sayın Anastasiadis, verdiği örnekte; Bakanlar kurulunda EastMed projesi oylanır ve Kıbrıslı bir Türk bakanın olumlu oyu da gerekli olursa, bu durumda ne olacağını sorgulamıştır. Demek istemiştir ki, Kıbrıslı Türk Bakanlar doğal gaz için İsrail – Güney Kıbrıs – Yunanistan – İtalya güzergahı yerine Türkiye üzerinden boru hattının gitmesini isteyecek ve diğer projeyi engelleyecektir. Sayın Anastasiadis  böyle bir durumu kabul edemeyeceğini anlatmak istemiştir.

Bu durumda ortaya şu hususlar çıkmaktadır;
Birincisi, sayın Anastasiadis daha önce kabul ettiği Federal Bakanlar Kurulundaki Kıbrıslı Türk bakanların kararlara etkin katılımını da artık geçersiz saymaktadır.
İkincisi, sınırlı olarak geçerli saydığını düşünsek, bu defa da enerji konularını bile Kıbrıslı Türkler açısından yaşamsal bir alan olarak görmemektedir.

Çünkü kendi ifadesine göre, Kıbrıslı Türklere kendi yaşamsal konularında bir olumlu oy hakkını kabul ettiğini söylemektedir. Bu durumda Kıbrıs’ın doğal gazı ve nakil projeleri  Anastasiadis’e göre Federasyon kurulsa da sadece Rum toplumunu ilgilendiren bir konu olacaktır. Bunun mantıklı bir izahı olabilir mi?

Bunlara ilave olarak Sayın Anastasiadis, doğal gazın, daha mantıklı, kısa mesafeli ve daha düşük maliyetli bir güzergah olan Türkiye üzerinden taşınmasına çözümden sonra bile razı değildir. Kısacası ona göre Doğu Akdeniz enerji politikalarında Kıbrıslı Türklerin de Türkiye’nin de yeri yoktur.

Halbuki bu alanda Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’nin de dahil olacağı, ortak akılla yürütülecek işbirliği projelerine ihtiyacımız olduğu açıktır. Ancak bu şekilde adamızda ve bölgemizde barış ve istikrara katkı yapmamız mümkün olacaktır.”

YENİ KAPILAR…

Cumhurbaşkanı Akıncı; bugün Derinya ve Aplıç kapılarının açıldığına işaret ederek, her iki da topluma hayırlı olmasını diledi. Akıncı; “Biraz geç oldu, güç oldu ama oldu. Kuşkusuz hedefimiz; sadece yeni kapıların açılması ile sınırlı değildir. Asıl hedef iki toplum arasında sınırlara gerek olmayan bir yapıyı oluşturabilmektir; ama bunun için de karşılıklı kabul edilebilir bir çözüme ulaşmak zorunluluğu vardır” diye konuştu.

DESENTRALİZASYON KONUSU…

Desentralizasyon konusunun, merkezi hükümetteki yetkilerde azaltma yapılarak iki kurucu devletin yetkilerinin artırılması olayının, kendilerinin tartışmaya kapalı oldukları bir konu olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ama Sayın Anastasiadis’e de söyledim, bunların somut olarak ortaya konması gerekir ve ucu açık olmayan, sonuç odaklı bir süreç söz konusu olacaksa bunların iyi niyetle değerlendirilmesi mümkündür. Şunu da belirtmem gerekir ki, bugüne kadarki müzakerelerde Rum tarafının tavrı bunun tersi olmuştur. Halbuki Klerides’in de deyişiyle merkezi hükümette yetkilerin çok olması, farklı yaklaşımlardan doğan görüş ayrılıkları ve sürtüşmeleri de artırma potansiyeli taşımaktadır. Ancak bir noktada açıklıkla şunu söylemek durumundayız; kurucu devletlerin yetkileri artsa da merkezi hükümette kalacak yetkilerin uygulanmasında kararların basit çoğunluk-azınlık esasında alınmasını kabul edemeyiz” dedi.

Merkezi hükümette ortaklaşa karar alınması, her iki tarafın kararlara ortak katılımı istenmiyorsa bunun anlamının ya iki ayrı devlet ya da üniter bir devlet demek olduğunu kaydeden Akıncı, “Halbuki kurulmaya çalışılan ne biri ne de ötekidir. Eğer bu hala hazmedilemeyecekse, toplumlarımızı da dünya kamuoyunu da oyalamaya gerek yoktur. Şimdi açık ve net olma zamanıdır” dedi.

CEP TELEFONLARI VE ELEKTRİK ŞEBEKESİ KONUSU…

Cep telefonları ve elektrik şebekelerinin birleştirilmesi konusunda da görüşlerini dile getiren Akıncı, her iki konunun da 2015 yılı Mayıs ayında uzlaşılan iki güven artırıcı önlemlerden olduğunu, tüm teknik alt yapılar müsait olmasına rağmen gerçekleşmediğini kaydetti. Akıncı şöyle dedi:

“Cep telefonları konusunda Güney’de geçerli olan bir yasanın Kuzey’deki telefon operatörleri ile işbirliği yapılmasına imkan vermediği söylendi ve olay orada tıkandı. İsteyenlerin çift sim kart (Dual Sim Kart) kullanması önerildi. Bu kuşkusuz isteyenler tarafından bugün de uygulanabilir. Ama bu bireysel bir çözümdür. Bizim arayışımız, iki tarafın kurumları arasında, birbirlerini tanımasalar da, işbirliğini geliştirmek ve geleceğe hazırlanmaktır.

Son günlerde bu konuda bazı olumlu gelişmeler olabileceği bilgisi getirildi, bunun üzerine eğer toplumlarımıza bu konuda iyi haber verebileceğimiz bir durum oluşursa 12 Kasım’da (yani bugün) ara bölgede yeniden buluşmayı kararlaştırdık. Ne yazık ki olmadı. Bunun nedeni olarak da Kıbrıs Türk tarafının siyasi avantaj peşinde olduğu iddia edildi. Bunlar geçerliliği olmayan argümanlardır. İki tarafın operatörleri arasında Lüksemburg üzerinden sağlanacak işbirliği, ne siyasi tanınma getirir ne de Avrupa müktesebatına aykırıdır. Bunu Avrupa Birliği komisyonu da teyit etmiştir. Kıbrıslı Türk operatörler Güney Kıbrıs hariç tüm dünya ile Lüksemburg veya İsviçre üstünden iletişim kurabilmektedirler ama Kıbrıs’ta bu yapılamamaktadır. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar Afrika dahil dünyanın her yerinden evleri ile konuşabilmekte ancak adanın bir tarafından diğerine geçince bunu yapamamaktadır. Bunun mantıklı bir izahı yoktur.”

Bu basın toplantısının amacının; sadece Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in düzenlediği basın toplantısına cevap oluşturmak ve bir karşılıklı suçlama kampanyasını körüklemek olmadığını da belirterek, “Kuşkusuz aydınlatılması gerekli konulara da değinilecektir. Ama esas amacım, geldiğimiz bu kritik kavşakta, daha fazla zamanımızın olmadığının da bilinci içerisinde ve tarihi bir sorumluluğu hissederek düşüncelerimi ve görüşlerimi sizlerle paylaşmaktır” dedi.

AKINCI: “ÖNCELİKLE AÇIK VE NET BİR TABLONUN ORTAYA ÇIKMASI GEREKİR”

AKINCI: “ÖNCELİKLE AÇIK VE NET BİR TABLONUN ORTAYA ÇIKMASI GEREKİR”

CUMHURBAŞKANI AKINCI, BASIN TOPLANTISINDA SORULARI YANITLADI 

 Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakerelerin yeniden başlayacağını söyleyebilmesi için ortaya açık ve net bir tablonun ortaya çıkması gerektiğini, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin geçici olarak atadığı temsilcisinin de bunun için çalıştığını söyledi.

Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanlığı’nda bu akşam düzenlediği basın toplantısının soru bölümünde, “Konuşmanızdan müzakere sürecinin yeniden başlamaz manası çıkarılabilir mi?” yönündeki soru üzerine, müzakerenin başlaması için öncelikle açık ve net bir tablonun ortaya çıkması gerektiğini, bu tabloyu iki tarafın yanında Birleşmiş Milletler’in de beklediğini belirtti.

BM Genel Sekreteri’nin Crans – Montana’da garantör ülkelerin katılımıyla yapılan görüşmelerden sonra taraflara durum değerlendirmesi yapmasını ve karşı taraf ile bir notaya varma olasılığını değerlendirmesini istediğini, bunun için de danışman olarak geçici bir görevlendirme yaptığını kaydeden Akıncı, muhtemel bir anlaşmanın temellerinden birinin siyasi eşitlik olduğunu, bu konuda bir netlik oluşmazsa çok büyük sıkıntılar yaşanacağının aşikar olduğunu, dolayısıyla Genel Sekreter’in tarafların siyasi eşitlik ilkesinden ne anladığını da duymak isteyeceğini ifade etti.

 “Kararları sadece çoğunlukta olan taraf alabiliyorsa bu siyasi eşitlikle ilişkilendirilebilir mi? Biz ilişkilendiremiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, iki tarafın ortak olacağı bir yapıda siyasi eşitliğin olmaması halinde bir tarafın figüran konumuna indirgenmiş olacağını söyledi.

Ucu açık süreçlerin geçmişe ait olduğunun, Genel Sekreter’in raporunda belirildiğini ifade eden Akıncı, yeni adım atılabilmesi için gerek içerik gerekse modalite anlamında bir uzlaşma olması gerektiğini kaydetti.

Görüşmelerin yeniden başlayıp başlamayacağını söyleme noktasında olmadığını, müzakere zemininin bulunup bulunmadığını görmek için Genel Sekreteri’nin geçici olarak görevlendirdiği Jane Holl Lute’nin öncelikle temaslarını tamamlaması gerektiğini kaydeden Akıncı, bugüne kadar varılan mutabakatları da çiğnetmeden, Lute ile temaslarını sürdüreceklerini, ortaya çıkan sonuca göre de karar vereceklerini ifade etti.

HAYAL KIRIKLIĞI

Hayal kırıklığı yaşayıp yaşamadığı sorusuna Akıncı, kişisel duygularının bir yere kadar önemli olduğunu, esas olanın toplumların geleceği olduğunu, bu mevcut durumu kısa vadede Kıbrıslı Türkler açısından sağlıklı görmediğini, uzun vadede de Rumlar açısından sağlıklı görmediğini, bu nedenle “makul olanda buluşma gerektiği” çağrısı yaptığını söyledi.

Gelecek kuşaklara daha iyi bir Kıbrıs bırakmak gerektiğini kaydeden Akıncı, konferanstan sonuç alınamamasının üzücü olduğunu, yeni fırsatlar doğması halinde her iki toplumun bunu adanın yararına kullanmak istediğini, Genel Sekreter’in de buna yardımcı olma çabası içerisinde olduğunu; ancak bunun gerçekçi bir zeminde aranması gerektiğini ifade etti.

Mevcut durumun böyle devam edemeyeceğini seslendirenlerin sayısının günden güne arttığını ifade eden Akıncı, hidrokarbon yataklarının ya işbirliği alanı ya da bir gerginlik nedeni olacağını, gerginlik nedeni olmaya aday bir alan olduğunu, bunun her geçen gün görüldüğünü, akıl yolunun bu zenginliklerin değerlendirilmesi için ortak yol bulunması olduğunu belirtti.

İki toplum arasında azınlık çoğunluk ilişkisi olmayacağının bir Birleşmiş Milletler parametresi olduğunu, dolayısıyla azınlığın çoğunluğu yöneteceği bir durumun gündemde olmadığını kaydeden Akıncı, “Sayısal eşitliğin olmadığı federal kurul ve kararlarda, etkin katılım esastır ve siyasi eşitliğin bir gereğidir” dedi.

Rekabet kurulu ve kamu hizmetleri yönetiminin sayısal eşitliğin olacağı kurullar olacağını ancak sayısal eşitliğin olmayacağı kurulların da olacağını ifade eden Akıncı, altı Kıbrıslı Rum ve üç Kıbrıslı Türk olan bir kurulda dikkat edilmesi gereken noktanın, bir kararda Kıbrıslı Türk üç üyenin tümünün hayır demesi durumunda, federasyonu fonksiyonel kılacak olanın Kıbrıslı Türklerin hayır demesine rağmen kararın geçirilmesi mi yoksa Kıbrıslı Türkleri ikna etmeye çalışmak mı olduğunu söyledi.

VETO

Veto konusunda ise, olası bir anlaşmada üç önemli alanda birlikte karar verilmesini istediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, burada da arananın hem fikirlik olduğunu, üzerinde anlaşılan konulardan da birinin bu olduğunu söyledi.

SİYASİ EŞİTLİK KONSUNDA GRİ ALAN YOKTUR

Akıncı, “Siyasi eşitlik konusunda gri alan yoktur; ya karalara etkin katılım olacak ya da olmayacak” dedi.

“Yeni fikirler neden konuşulamaz” şeklindeki soruya karşılık da Akıncı, bir 50 yıl da müzakere süreci olamayacağını, şimdi önümüzde belli hedefleri içeren bir planlama olacağını, bunun uzun süreçler içermeyeceğini, Lute’nin amaçlarından birinin bu olacağını söyledi.

Federal çözüm dışında olabilecek iki seçenek bulunduğunu, bunlardan birinin üniter devlet ki buna Kıbrıslı Türklerin karşı olduğunu, diğerinin de iki ayrı bağımsız devlet olduğunu, buna da Kıbrıslı Rumların karşı olduğunu kaydeden Akıncı, Anastasiadis’le 16 Nisan’da yaptığı görüşmede, bu konunun gündemde olup olmadığını sorduğunu, aldığı yanıtın, böyle bir şey görmediği yönünde olduğunu ifade etti.

STATÜKOYU PEKİŞTİRMEK İŞİM DEĞİL

“Federal çözüm dışında AB içinde iki devlet formülü var da Akıncı’nın bu formülden kaçındığı” şeklinde bir düşüncenin de yanılgı olacağını ifade eden Akıncı, “Ben mümkün olanın peşindeyim, Mümkün olmayan bir şeyi hayal ederek zaman harcamak ve statükonun daha da pekişmesine hizmet etmek benim işim değil” dedi.

Federasyon oluşturmada iki tarafın istekliliğinin gerekli olduğunu kaydeden Akıncı, “Ya sirtaki ya halay gerekir bize, el ele tutuşarak, sadece iki toplum değil, garantörler, Birleşmiş Milletler, gözlemci olarak Avrupa Birliği, uluslararası toplum, sivil toplum örgütleri… hepsinin çaba harcaması gerekir” diye konuştu.

FIRSATI EN İYİ DEĞERLENDİRME ÇAĞRISI

Müzakere süreçlerinde duyguların ölçü olmaması gerektiğini, akıl ve mantığın duygulardan önce gelmesi gerektiğini belirten Akıncı, alınan önemli inisiyatiflerin karşılıksız kalmaması gerektiğini söyledi ve Genel Sekreter’in yardımcı olma hevesi varken bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirme çağrısı yaptığını vurguladı.

AKINCI, ADEM-İ MERKEZİLEŞTİRME KONUSUNU MÜZAKARE ETMEYE KAPALI OLMADIĞINI BELİRTTİ

AKINCI, ADEM-İ MERKEZİLEŞTİRME KONUSUNU MÜZAKARE ETMEYE KAPALI OLMADIĞINI BELİRTTİ

CUMHURBAŞKANI AKINCI, BASIN TOPLANTISINDA SORULARI YANITLADI (4)
AKINCI, ADEM-İ MERKEZİLEŞTİRME KONUSUNU MÜZAKARE ETMEYE KAPALI OLMADIĞINI BELİRTTİ


“UCU AÇIK OLMAYACAK, SONUÇ ODAKLI BİR MÜZAKEREDE KONUYU DEĞERLENDİRMEYE AÇIĞIM”


“KIBRISLI TÜRK VE RUMLAR OLARAK BİZ BU ADANIN KADERİNİ KENDİMİZ BELİRLEYECEĞİZ”


“AYLARLA SINIRLI OLACAK BİR SÜREÇ”


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, adem-i merkezileştirme konusunu müzakere etmeye kapalı olmadığını, ancak bu konuda Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’ten somut bir şey duymadığını söyledi.

Akıncı, ucu açık olmayacak bir şekilde, sonuç odaklı olarak, yani oyalanma ve zaman geçirme taktiğine fırsat vermeyecek bir çerçeve söz konusu olursa bu konuyu değerlendirmeye açık olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bu akşam Cumhurbaşkanlığı’nda gerçekleştirdiği basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.


“ADEM-İ MERKEZİLEŞTİRMEYİ MÜZAKERE ETMEYE KAPALI DEĞİLİM”

Adem-i merkezileştirme konusunda sorulan soruyu yanıtlayan Akıncı, bu konuyu müzakere etmeye kapalı olmadığını, ancak bu konuda Rum lider Anastasiadis’ten somut bir şey duymadığını söyledi.

Akıncı, yetki paylaşımı konusunun netleşmesi, yetkilerden hangilerinin kanatlara verilmesinin istendiğinin tespit edilmiş olması gerektiğini kaydetti.
Rum tarafının bugüne kadar kanatların değil merkezin güçlü olması için çaba harcadığını, dolayısıyla bu ani dönüşün hangi amaçla yapıldığının çeşitli çevreler tarafından sorgulandığını söyleyen Akıncı, oyalama taktiği olduğuna ilişkin söylemler de bulunduğunu belirtti.

Akıncı, müzakerelerde ucu açık olmayacak bir şekilde, sonuç odaklı olarak, yani oyalanma ve zaman geçirme taktiğine fırsat vermeyecek bir çerçeve söz konusu olursa bu konuyu değerlendirmeye açık olduğunu dile getirdi.


“ORTAK YETKİ OLMAYACAKSA BU FEDERASYON OLMAYACAK”

Anastasiadis’in enerji konusunun bile yaşamsal alan olabileceği noktasında olmadığını, burada bir karışıklık olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ortak yetki olacaksa etkin katılım olacak, ortak yetki olmayacaksa bu federasyon olmayacak” dedi.

Eşitliğin olmadığı kurullarda Kıbrıslı Türklerin o kararlara etkin katılımının hangi anlama geleceğini soran Akıncı, ölçünün ne olduğunun bilinmediğini söyledi.
Doğal gaz ile ilgili olarak Türkiye ile Rum tarafı arasında çakışan parseller konusunda tartışmalar bulunduğunu söyleyen Akıncı, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs’ın sularında herkesin kabul ettiği haklarının hep geleceğe ertelendiğini belirtti.
Akıncı, doğalgaz konusunda yapılması gerekenin, baştan birlikte yürümek ve komite oluşturarak onun aracılığıyla işbirliğine başlamak olması gerektiğini, bu yapılmadığından gerginlikler yaşandığını ifade etti.

Rumların kazı yapması ve Türkiye’nin sondaj gemileri ile Doğu Akdeniz’de Kıbrıslı Türkler ile işbirliğinde araştırma yapması konularını değerlendiren Akıncı, bu konuların gerginliklere yol açabileceğini belirtti.

Doğalgazı Avrupa pazarına ulaştırmanın en ucuz ve mantıklı yolunun boru ile Türkiye üzerinden yapılması olduğunun uzmanlar tarafından dile getirildiğini söyleyen Akıncı, bunun da ancak çözüm şartlarında olabileceğini kaydetti.

Akıncı, Anastasiadis’in çözümden sonra bile Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’yi bu denklemin içinde görmediğini, bunun kaygı yarattığını belirtti.


“RUM LİDER HALKINA FEDERASYONU ANLATMALI”


Anastasiadis’ten bundan sonraki aşama için ne beklediğinin sorulması üzerine Akıncı, Rum liderden Kıbrıs’ta bir federasyon kurulacaksa halkına bunun ne olduğunu anlatmasını beklediğini söyledi.

Akıncı, bunun doğru dürüst yapılmadığını, farklı kesimlerin farklı şekilde konuştuğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, kendisinin halka bilgi verdiğini ancak bunun yeterli olmadığını, Anastasiadis’in de bunu yapması gerektiğini söyleyerek, “Federasyon konusunda bir uzlaşma aranacaksa bunun halka anlatılması lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Anastasiadis’in daha büyük ve güzel hedefler için yetki ve refahı paylaşmak gerektiğini toplumuna izah etmesi gerektiğini de vurguladı.


“KIBRISLI TÜRK VE RUMLAR OLARAK BİZ BU ADANIN KADERİNİ KENDİMİZ BELİRLEYECEĞİZ”


Uluslararası toplumun Kıbrıs sorununa yaklaşımının ne olduğu yönündeki soruyu yanıtlayan Akıncı, “Adada yaşayanlar, Kıbrıslı Türk ve Rumlar kendi geleceğimizi daha iyi şekilde kurmaya niyet etmezsek kimsenin bizim yerimize bunu yapacağını bekleyemeyiz” dedi.

Kıbrıs konusunda herkesin söylemlerde bulunabileceğine işaret eden Akıncı, “Ama olmadığında sıkıntısını onlar yaşamaz. Kıbrıslı Türk ve Rumlar olarak biz bu adanın kaderini kendimiz belirleyeceğiz” diye konuştu.


“GERGİNLİĞİN DEĞİL İŞBİRLİĞİNİN HAVZASI…”

Müzakere süreçlerinde Kıbrıs Türk tarafının kanatların güçlü olmasının doğru olacağını seslendirdiğini söyleyen Akıncı, devletin birliğini sağlayacak temel unsurların 2011 mutabakat belgesinde var olduğunu kaydetti.

Her konuyu merkezde toplamak yerine kanatlarda toplamanın akılcı olacağını değerlendirdiğini ifade eden Akıncı, turizm, eğitim, tarım gibi ana konuların kanatlarda olacağını söyledi.


Akıncı, Anastasiadis’in gevşek federasyon ile adem-i merkeziyetçilik arasındaki farkı açıklaması ve somut olması gerektiğini de kaydetti.


Doğalgaz konusunda Türkiye’nin Kıbrıslı Türkler’in adına olanın ötesinde kendi adına hak iddia ettiği bölgeler bulunduğunu söyleyen Akıncı, yetki alanlarında çakışmalar yaşandığını belirtti.

Bu alanları gerginlik alanı halinde tutmak değil işbirliği havzası haline getirmek gerektiğini vurgulayan Akıncı, öncelikle İsrail ve Kıbrıs gazını, ileride de Mısır gazını birleştirerek, Türkiye üzerinden Avrupa’ya göndermenin herkesin karına olacağını söyledi.

Adem-i merkeziyetçilik tartışılırken, hangi yetkilerin merkezde toplanmasının düşünüldüğü konusundaki soruyu da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Akıncı, geçmiş mutabakatlara bağlı olduklarını, merkezi yetkiler konusunda olur verdikleri noktada olduklarını belirtti.
Akıncı, mutabakat olan bir alanı tartışamaya açmak istemediklerini söyleyerek, Anastasiadis’e bu konudaki somut düşüncelerini sorduğunu, süreç yeniden başlayacak ve ucu açık olmayacaksa bunu değerlendirmeye hazır olduğunu yineledi.

Garanti ve güvenlikler konusundaki soruyu da yanıtlayan Akıncı, her iki toplumun da güven içinde yaşamasını istediklerini, bir tarafın güvenliğinin diğer taraf için tehdit yaratmaması gerektiğini, bir süreç başlayacaksa ve sonuca gidilecekse güvenlik boyutunun bunun önemli bir parçası olacağını ifade etti.


“AYLARLA SINIRLI OLACAK BİR SÜREÇ”

Cumhurbaşkanı Akıncı, takvim derken kastedilen sürenin ne olduğunun sorulması üzerine, uzun olmayan bir süreç olması gerektiğini, müzakerelerin 50 yıldır devam ettiğini, kimsenin bir o kadar daha devam etmesini istemediğini söyledi.

BM Barış Gücü ve hidrokarbon konularının gündeme gelmesiyle sürenin uzamaması gerektiğinin bir kez daha görüldüğünü belirten Akıncı, iki toplumun ve uluslararası toplumun da yorulduğunu dile getirdi.

Akıncı, gelinen aşama ile ilgili hem BM Genel Sekreteri hem de Lute’nin bilgilendirildiğini söyleyerek, makul sürede bu konunun netleşmesi ve sonuçlanması gerekeceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, sürenin haftalarla sınırlı olmadığını, ancak yıllarca da devam edemeyeceğini dolayısıyla aylarla sınırlı olacağının söylenebileceğini belirtti.

AKINCI: “HERKESİN KAYGILARI ORTAKTIR”

 

AKINCI: “HERKESİN KAYGILARI ORTAKTIR”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, hükümet ve Türkiye ile kaygılarının ortak olduğunu, pek çok konuda ortak paydada buluştuklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, basın toplantısında Nisan 2020’de yer alacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, müzakere süreci üzerindeki etkisinin sorulması üzerine, “Cumhurbaşkanlığı seçimi Nisan 2020’de. Daha uzun zaman var, şimdiden adaylık konusunu tartışmak yanlış. Lute gelecek. Adil ve kalıcı bir çözümü sağlayabilirsek bunun için uğraş vermeliyiz. Adaylık günü gelince değerlendirilir” dedi.

EN UYGUN MODEL

Kıbrıslı Rumlara adadaki halklara iyi bir gelecek yaratma çağrısında bulunan Akıncı, adadaki toprak ve denizdeki zenginliklerin ada halklarına yeterli olduğunu, bunu bölüşecek bir zihniyetin geliştirilmesi gerektiğini, iyi çalışan federatif bir yapı kurulabileceğine, bu sistemin en uygun model olduğunu, bunun dışında olabilecek bir şey bulunmadığını söyledi.

ZAMAN AKIP GİDİYOR

Akıncı basın toplantısında, Anastasiadis’in ifadelerine yanıtlar da verdiğini ancak esas mesajın; “Zaman akıp gidiyor, bu yitirilen zamanı sonra çok arayacağız” olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, her iki halka siyasi eşitlik ve güvenli bir yapı sunma sorumluluğunun herkesten fazla olduğunu, çünkü en fazla zararı görenin Kıbrıslı Türkler olduğunu, durumu idrak edememeleri halinde Kıbrıslı Rumların da zarar göreceğini söyledi.

KAYGILAR ORTAKTIR

Hükümet, Dışişleri Bakanlığı veya Türkiye ile görüş ayrılığı bulunup bulunmadığı sorusuna ise Akıncı, Yunanistan ve Türkiye’nin bir çözüm için desteğinin kaçınılmaz olduğunu, ancak bunun ayni şeyi düşünüp yapmak anlamı taşımadığını, zaman zaman Türkiye ile farklılıklar da olabileceğini, zaman zaman lider olarak inisiyatif almak zorunda kalabileceğini, ancak Kıbrıslı Türklerin bu topraklarda özgürce ve güven içinde yaşaması ve 1974 öncesinin bir kez daha yaşanmamasının Türkiye ile ortak nokta olduğunu ifade etti.

Akıncı, zaman zaman Meclis’in görüşmeci yetkisini Cumhurbaşkanı’ndan alması yönünde sesler çıktığını, ancak müzakere tarihinde Meclis kararıyla yürütülen müzakerenin hiç olmadığını söyledi.

Hükümet ortaklarının kendi aralarında, “hükümetin ortak paydasını ilgilendiren konularda Dışişleri Bakanı olarak, değilse parti başkanı olarak açıklama yapılır” şeklindee bir anlaşma yapmış olabileceğini kaydeden Akıncı, ancak birçok konuda ortak paydada buluştuklarını, kimsenin siyasi eşitliğin sorgulanması taraftarı olmadığını, bunun hiçbir parti tarafından istenmediğini, ucu açık bir sürecini kimsenin istemediğini vurguladı.

Akıncı, ”Herkesin kaygıları ortaktır” dedi.

 

Paylaş