Müzik kültürümüz ona çok şeyler borçlu: Zeki Taner

27
reklam alani

“Eğer onun çocukluk dönemlerinde şimdiki gibi hareketli müzik yaşamımız, öğretmenlerimiz ve olanaklarımız olsaydı Zeki Taner, ülkemizin en ileri derecede uluslararası üne sahip bir sanatçısı olurdu” diyor oğlu Yılmaz Taner onun için…    Zeki Taner, 1918 yılında Lefkoşa’da, orta halli geliri olan Ahmet Balcı Efendi ile Refet Hanım’ın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi… Ondan önce ailenin Behiye adlı kızı ile Asafadlı oğlu doğmuştu… Zeki Taner diğer mahalle çocukları gibi ilkokul ve rüştiyeye devam etmiş ve daha bu dönemlerde müziğe olan üstün yeteneği ile çevresindekileri hayrete düşürmüştü… Dönemin yaygın sazı olan “ud” u henüz boyu ve fiziği uygun olmadığı halde büyük bir ustalıkla çalmasını becerebilmişti… Zeki Taner, çocukluk yıllarında Kıbrıs’ a konser vermek üzere gelen Münir Nurettin’ e dinlettirilir… Üstün yeteneğine hayran kalan ünlü sanatçı anne ve babasına onu Türkiye’ ye götürme önerisinde bulunur… Ancak anne ve baba küçük yaştaki oğullarından ayrılmayı kabul etmezler…    1921’de, rüştiyeye devam ettiği 13-14 yaşlarında Türk Lisesi’nde kurulan okul bandosunda nefesli çalgılar ile tanışır… 17-18 yaşlarında İngiliz döneminde kurulan polis Bandosunda memur olarak görev alır.. Ve kısa zamanda Türk, Rum ve Ermenilerden oluşan bandoda yeteneği ile saygınlık kazanıp soloklarnetist olarak temayüz eder…    Zeki Taner “Taner“ soyadını Anavatan Türkiye’ de soyadı kanununun geçmesiyle Kıbrıs’ ta da ilk alanlar arasındadır… Uzun yıllar çalıştığı Polis Bandosu’nda İngiltere’ den Kıbrıs’a görevle gelen İngiliz bando şeflerinden armoni ve orkestralama dersleri alarak kendini yetiştirir… Kıbrıs’ ta hemen hemen müziğin her türünde  (Türk Halk Müziği, Klasik Türk Müziği, Bando Müziği ve Evrensel Çok Sesli Müzik ) gösterdiği üstün başarı ile her zaman aranan bir sanatçı olur… Özellikle dış ülkelerden Kıbrıs’ a turneye gelen opera ve oda müziği orkestralarında her zaman konuk Türk sanatçı olarak başarı ile görev almış ve yıllarca “Mustafa Kenan ve Arkadaşları Topluluğu “ ile sonradan kendi adıyla kurduğu“Klasik Türk Müziği Topluluğu” ile ve “Kâmran Aziz Topluluğu” ile radyo ve televizyon programlarında klarnetiyle yer almıştır.    1951 yılında dönemin polis bandosu çalgılarının yenilenmesi nedeniyle satışa çıkarılan  çalgı aletleri satın alınarak Türk Lisesi’ne hibe edildi..    1921 – 1935 yılları arasında Türk Lisesi’nde var olan “Türk Lisesi Bandosu“Türk toplumunun  milli duygularını marşlarla etkilediği gerekçesiyle 1935 yılında İngiliz sömürge yönetimi tarafından dağıtılmıştı.. Zeki Taner, polis bandosunda görevli bazı arkadaşları ile Türk Lisesi’nde yeniden oluşturulan bandoda göreve başlar… Bir süre sonra dönemin Komisyon başkanlığınca bu bandonun eğitim, öğretim ve şefliğine tayin edilir… Kısa sürede kendine özgü öğretim metoduyla birçok liseli gencimizin okul çağlarında yetişmesini ve bando aracılığı ile evrensel çok sesli müziği tanımasını ve sevmesini sağlar… Türk Lisesi bandosu ile çok başarılı konserler verir…    Bandocular, 1951- 1963 yılları arasında Kıbrıs Türk halkının geçirdiği sıkıntılı dönemlerde yaptıkları etkinlikler ve verdikleri konserlerle bunalan ruhlara moral olmuşlar ve milli duygularımızın yaşanmasına ve gelişmesine güç katmışlardır.    Zeki Taner, Türk Lisesi’ndeki bu çalışmaları sürerken Mağusa Namık Kemal Lisesi’nde kurmuş olduğu bando ile yine çok başarılı çalışmalar yapmış ve Namık Kemal Bandosu ile de  nice  konserler vermiştir… Daha başka birçok okul bandosunun kurulmasında da yine Zeki Taner’ in kurucu, öğretici ve eğitici görevler aldığını görürüz… Toplumsal müzik yaşamımıza yaptığı katkılar yanında Kıbrıs’ta “bando“ denildiğinde ilk akla gelen, bandoculukla özdeşleşen ünlü bir kimliğe dönüşmüştür…    Zeki Taner, 1963 Aralık ayında Rumların Türk halkına karşı başlattığı ilk saldırı gününden itibaren Türk Lisesi Bandosundan “Mücahitler Bandosu”na dönüşen tarihi topluluğun da başındadır… Bu bandonun “Güvenlik Kuvvetleri Bandosu”na dönüşmesinde de onun büyük emeği vardır… Bandoların başındaki gururlu ve otoriter duruşu, o dönemleri yaşayanların unutulmaz anıları arasındadır…    Büyük bir aşk ve mutlulukla yapmakta olduğu görevinden 1978 yılında yaş nedeniyle yüzbaşı rütbesiyle emekliye ayrılır… Ama bir süre daha Namık Kemal Lisesi ve diğer okul bandolarındaki görevine devam edecektir…    Vefatından kısa bir süre önce hayata başarılı meslek yaşamlarıyla devam eden çok sevdiği eski öğrencileri ile kurmuş olduğu “Lefkoşa Kent Orkestrası”ndan da söz etmemiz gerekir… Bu orkestra başsız kalmasına karşın, onun ölümünden sonra da bir süre çalışmalarını sürdürür…Artık her biri birer meslek sahibi olan öğrencileri, onun anısına düzenledikleri bir televizyon programı ile orkestra çalışmalarını sona erdirirler…    Onun büyük bir şevk, sevgi ve özenle başlattığı okullardaki bu bando çalışmaları yetenekli bir müzik kuşağı yaratır… Yetiştirdiği birçok öğrencisi ilerleyen yıllarda Türkiye’de eğitim alarak müzik öğretmeni olurlar… Örneğin, adaya dönenler arasında bulunan Özkan Pastırmacıoğlu Türk Lisesi’nde, İbrahim Belevi 19 Mayıs Lisesi’nde ve Yıldan Birand Kız Lisesi’nde müzik öğretmenliği yaparlar… Ayrıca yanında yetişenlerden İlkay İdris Bekirpaşa Lisesi’nde müzik eğitimi verir…    Okullarımızdaki bando çalışmalarından büyük haz ve gurur duyan Zeki Taner, yaşamının son günlerinde bando çalışmalarının okullarda yaşatılamamasından dolayı büyük üzüntü duyar…    1992 yılının 17 Mayıs günü ani bir kalp krizi sonucu yaşama veda eder…    O, yaşamı süresince ülkemizde var olan müziğin tüm türlerinde emek vermiş bir değerimizdir… Birçok öğrencisi ve özverili hizmetlerini yakından bilenler onu saygıyla anmakta ve anılarında yaşatmaktadırlar.    Zeki Taner’in bir oğlu, iki kızı ve üç torunu var… İki torunu Gülfem Veziroğlu Sevgili ve Seniha Birand Çınar KKTC Dışişlerine intisap etmiş, Rüya Taner ise büyükbabasından aldığı sanat bayrağını ülkesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türk Ulusu adına uluslararası müzik sanatı arenasında onur ve gururla  dalgalandırmaktadır.

Paylaş