İran’daki protestolar şiddetlenerek devam ediyor

116
reklam alani

İRAN’ın kuzeydoğusundaki Meşhed kentinde, 28 Aralık’ta yumurta fiyatlarının iki katına çıkmasını protesto amacıyla başlayan ve ülkeye yayılan eylemlerin 5’inci gününde yine kan döküldü.

İran devlet televizyonu tarafından yapılan açıklamada, protestolara katılan bazı silahlı göstericilerin, polis karakolları ve askeri üsleri ele geçirmeye çalıştığı ancak “güvenlik güçleri tarafından püskürtüldüğü” belirtildi. Bu karakol ve askeri üslerin hangileri olduğuna ve saldırganların kimliğine dair ayrıntı verilmedi. Ayrıca bir bankanın yağmalandığı, binaların camlarının kırıldığı, arabaların ters çevrildiği ve bir itfaiye aracının ateşe verildiği duyuruldu.

  • İran’da ekonomik darboğaza tepki olarak başlayan yönetim karşıtı gösteriler sürüyor. Ülkede beşinci günündeki protestolarda 17 kişi hayatını kaybetti. ABD Başkanı Donald Trump ise “İran için değişim zamanı geldi” mesajı verdi.
  • PROTESTOLAR ÜLKE GENELİNE YAYILDI

    PROTESTOLAR ÜLKE GENELİNE YAYILDI
    Perşembe günü İran’ın ikinci büyük kenti Meşhed’de başlayan gösteriler, ülke geneline yayılmış durumda. Ölü sayısı her gün artıyor.
  • İran Devlet Televizyonu; silahlı olduğunu belirttiği protestocuların karakolları ve askeri üsleri ele geçirmeye çalıştığını aktardı ve göstericilerin İran güvenlik güçleri tarafından püskürtüldüğünü duyurdu.
  • YÜZLERCE GÖZALTI

    YÜZLERCE GÖZALTI
    Gösteriler, ülkede 2009’dan bu yana yaşanan en büyük protesto dalgası. Yüzlerce kişinin gözaltına alındığı da gelen bilgiler arasında.
  • “HALK PROTESTO ETMEKTE ÖZGÜRDÜR”

    "HALK PROTESTO ETMEKTE ÖZGÜRDÜR"
    İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, “Halk, hükümeti protesto etmek ve eleştirmekte özgürdür” dedi. Ancak İranlıları provokasyonlara karşı uyardı.
  • BEYAZ SARAY’DAN AÇIKLAMA

    BEYAZ SARAY'DAN AÇIKLAMA
    Gelişmeler ABD’nin de yakın takibinde. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada “Halkın kendini barışçıl bir şekilde ifade etme hakkını destekliyoruz” denildi.
  • TRUMP: DEĞİŞİM ZAMANI

    TRUMP: DEĞİŞİM ZAMANI
    ABD Başkanı Donald Trump, Twitter hesabından iran yönetimine yüklendi. Trump, “İran, Obama yönetimiyle yaptığı berbat anlaşmaya rağmen her alanda başarısız oluyor. İran halkı yıllardır baskı altında. Yemeğe ve özgürlüğe açlar. İnsan haklarının yanı sıra İranlılar’ın zenginliği de yağmalandı. değişim zamanı” ifadelerini kullandı.

2 DEVRİM MUHAFIZI ÖLDÜ

Gösterilerde; Tahran merkezinde ve çevresinde 10 gösterici yaşamını yitirdi. Najafabad’da, 2 Devrim Muhafızı ile 2 gösterici öldü. İsfahan’da da, 5 protestocu hayatını kaybetti. İran devlet televizyonu 1 Ocak’ı 2 Ocak’a bağlayan gece yaşanan gösterilerde 9 kişinin öldüğünü duyurdu. Böylece olaylarda ölenlerin sayısı 28’e yükseldi. Gösterilere katıldığı için gözaltına alınanların sayısı ise 377 olarak açıklandı. En fazla gözaltı başkent Tahran’da yapıldı. Başkentte 200, Erak kentinde 100, İsfahan’da 60, Batı Azerbaycan Eyaleti’nde 10 ve Rebatkerim İlçesi’nde 7 kişi gözaltına alındı. Ülkede, Instagram ve göstericilerin organize olmak için kullandığı popüler mesajlaşma aplikasyonu Telegram’a erişim engellendi.

GENEL GREV ÇAĞRISI

Gösterilerin 5’inci gününde eylemciler, ülke çapında genel grev çağrısı yapıyor. Sosyal medya aracılığıyla yayılan ve işçileri bugün genel greve çağıran afişte, #IranWideStrike etiketi kullanıldı.

İSTİFALAR BAŞLADI

Ekonomik şikâyetlerle başlayıp rejim karşıtı protestolara dönüşen eylemlere yönelik orantısız şiddete tepkiler büyüyor. Sosyal medyada yayılan bir paylaşımda, bir polisin mektup yazarak eylemcilerin yanında olduğunu ifade ettiği ve istifasını sunduğu görüldü. Önümüzdeki günlerde Devrim Muhafızları’ndan daha fazla istifa haberi gelmesi bekleniyor.

‘2009’DAN DAHA BÜYÜK OLABİLİR’

Nobel Barış Ödülü sahibi İranlı avukat Şirin Ebadi, İran’daki eylemlerin kısa sürede sona ermesini beklemediğini, 2009’daki Yeşil Dalga’dan daha büyük bir hareketlenme olabileceğini söyledi. İtalya’nın La Repubblica Gazetesi’ne konuşan Ebadi, “İran’da çok ciddi bir ekonomik kriz yaşandığı sır değil. Yolsuzluk tüm ülkede afallatıcı seviyelerde.

Pek çok kişinin beklentisinin aksine Avrupa ve ABD ile 2015’te yapılan nükleer anlaşma halka gerçek faydalar sağlamadı. Ayrıca İran’ın çok fazla askeri harcaması var. Halk artık silaha daha fazla para harcanmasını istemiyor. Yüksek işsizlik, yolsuzluk ve sansür ortamında gençler çok büyük hayal kırıklığı yaşıyor. Ekonomik durum ve zenginlerle yoksullar arasındaki büyük uçurum protesto gösterilerinin ardındaki ana neden” dedi.

AZERİLER DE SOKAĞA İNDİ

İran’da hükümet karşıtı gösterilere, Azeri Türkler de katıldı. Doğu Azerbaycan Eyaleti’nde bulunan Maragheh kasabasında bir grup Azeri Türkü, Türkçe sloganlar ve bozkurt işaretleriyle hükümeti protesto etti.

RUHANİ’DEN UYARI

Olayların büyümesi üzerine İran Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani başkanlığında önceki gece acil bir toplantı yaptı. Toplantı sonrası bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Ruhani, “İranlılar, İran hükümetini protesto etmek ve eleştirmekte özgürdürler. Protestolar, İslam Cumhuriyeti’ndeki durumun iyileşmesine yol açacak bir şekilde yapılmalı. Şiddet ve kamusal alanlara zarar vermek eleştiri değildir. Ama eleştiri ve protestoların ülkenin ve halkın durumunu iyileştirmesi için çaba harcamalıyız. Hükümet vandallık yapan ve çevreye zarar veren gruplara tolerans göstermeyecektir” dedi. İran Meclisi de olayları görüşmek üzere dün acil toplandı.

TRUMP: İRAN’DA DEĞİŞİM ZAMANI

Ruhani’nin açıklamasından kısa süre sonra ABD ve İsrail’den protestoları destekleyen açıklamalar geldi. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Sarah Huckabee Sanders, “İran halkının kendilerini barışçıl şekilde ifade etme hakkını destekliyoruz. Sesleri duyulmayı hak ediyor” dedi. ABD Başkanı Donald Trump ise gelişmelere ilişkin dün ikinci Twitter mesajını paylaştı. Trump, “İran Obama yönetiminin kendileriyle yaptığı berbat anlaşmaya rağmen her seviyede başarısız oluyor. Büyük İran halkı yıllardır baskı altında yaşıyor. Yiyecek ve özgürlüğe açlar. İnsan haklarıyla birlikte İran’ın varlığı yağmalanıyor. Değişim zamanı” ifadelerini kullandı. Trump olayların ilk günlerinde “Rejimin yolsuzluğundan ve yurtdışında terörizmi beslemesinden bıkan İran vatandaşlarının barışçıl gösterilerine ilişkin haberler geliyor. İran hükümeti, vatandaşlarının ifade hakkı da dahil her türlü hakkına saygı duymalı” diye mesaj yayınlamıştı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da, Twitter’dan yayınladığı videoda, “İran rejimi, İranlılar ve İsrailliler arasında nefret uyandırmaya çalışıyor. Başaramayacaklar. Bu rejim nihayet düştüğünde -ve bir gün olacakİranlılar ve İsrailliler bir kez daha harika arkadaşlar olacak. İran halkına özgürlük arayışında başarılar dilerim” dedi. İsrail İstihbarat Bakanı Israel Katz ise protestoları desteklediklerini ancak başlamasına müdahalelerinin olmadığını söyledi. Katz, “İran halkı özgürlük ve demokrasiye geçişi sağlarsa, İsrail ve bölge üzerindeki çok sayıda tehlike yok olur” ifadesini kullandı.

‘DIŞ MIHRAK İŞİ’

Bu açıklamaların ardından Tahran yönetiminden olayların dış mihrakların müdahalesi sonucu başladığı iddiası geldi. İran Savunma Bakanı Tuğgeneral Emir Hatemi, “İran’ın düşmanları, siyasi karışıkları ve protestoları provoke ederek İslam Cumhuriyeti’nde güvensizlik yaratmak için ellerinden geleni ardına koymuyor” diye konuştu.

‘İRAN’IN MESELESİ, DIŞ MÜDAHALE KABUL EDİLEMEZ’

Rusya, İran’da yaşanan gelişmelerin ülkenin iç meselesi olduğunu vurgulayarak, “İran’daki durumu istikrarsızlaştırabilecek dış müdahaleler kabul edilemez” açıklamasında bulundu. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, İran’da yaşanan gelişmelerin kan dökülerek veya şiddet yoluyla tırmanmamasının umulduğu kaydedildi.

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de, İran’daki gelişmelerden endişe duyduğunu belirtti. Şiddet içeren eylemlerden kaçınılmasını isteyen Gabriel, “İran hükümetine, göstericilerin haklarına saygı gösterme, toplanmalarına müsaade etme, özgürce ve barışçıl bir şekilde seslerini duyurmalarına izin verme” çağrısında bulundu.

BAHREYN UYARDI

Bahreyn’in ise vatandaşlarından “güvenlik koşulları” gerekçesiyle İran’dan ayrılmalarını istediği bildirildi. Bahreyn Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ve ülkenin resmi haber ajansı BENA’da yayımlanan açıklamada, “Bahreyn, istikrarsız güvenlik koşulları ve ülkedeki bazı kentlerde yaşanan şiddet olaylarını dikkate alarak bütün vatandaşlarını hiçbir şekilde İran’a seyahat etmemeye çağırıyor” denildi.

***********

MUHARREM SARIKAYA: YUMURTADAN ÇIKACAKLAR

İRAN’daki eylemler; başlangıç yerleri, tarafları ve karşı eylemcileri açısından tam çelişkiler yumağı…

Aykırılıkların içeriğine girmeden belirteyim, Ankara gelişmeleri “kaygı ve dikkatle” izliyor.

PKK’nın İran’daki kolu PEJAK’ın ve Suudi Arabistan desteğindeki grupların katkı vermesi, ABD ve İsrail’in destek mesajları izleniyor.

Ankara, İran yönetiminin eylemleri bastırma gücüne dikkat çekmekle birlikte, toplumsal hareketten çıkıp kitle eylemine dönüşmesinden kaygı duyuyor.

Tahran yönetiminin daha ileri gitmeden eylemleri bastırma gücü olduğuna vurgu yapılıyor.

Bu ihtimal yüksek olsa da 2009’daki eylemlerden sonraki en geniş protesto hareketine tanıklık ediliyor.

Ayrıca muhafazakâr ağırlığıyla bilinen Meşhed’de başlayıp aynı nitelikteki Kum gibi taşra illerinde yayılan gösterilerin omurgasını da yakın zamana kadar rejime destek verenler oluşturuyor.

Orta gelirli kentli kesimin politik dürtmesini de içermiyor.

Ancak, “yumurta fiyatlarının iki katına çıkması”, “işsizliğin artması” ve bunların “Suriye, Irak, Lübnan’daki askeri giderlere bağlanması”nı içeren ekonomik taleplerin ötesine geçip, politik kitle hareketine dönüşmesi ihtimalini içinde barındırıyor.

KİTLE HAREKETİ Mİ?

Eylem kırdan kente doğru yayıldığı için gücünü daha da artırıyor

Çünkü daha önceki kentsel protestolara duyarsız kalan kesim bu hareketi başlatanlar.

Daha önemlisi, hükümetin ekonomik uygulaması için Cumhurbaşkanı Rafsancani protesto edilirken, dini lider Hamaney de aynı oranda nasibini aldı; Şah Pehlevi’ye övgüler düzüldü.

Bu da İran devletini, eylemleri farklı yöntemle bastırma yoluna itti.

Motosikletleri ve çivili sopalarıyla tanınan paramiliter grup Besiclerin saldırıp ölümüne neden oldukları kişiler aslında yakın geçmişe kadar onlara destek olanlar.

Eyleme yardımcı olanlar ise onların bugüne kadar kendilerinden saymadığı, ülkesi açısından “şeytan” gördüğü ABD, İsrail, Suudi Arabistan…

Bu çelişkili durumdan nasıl sonuç çıkar bilinmez, ancak kırsalda başlayan toplumsal hareketlerin hükümetler açısından en tehlikeli yönü kitle hareketine dönmesidir; çünkü kitlenin aklı yoktur, yıkıcıdır.

İRAN’I FRENLER

Prof. Dr. Mitat Çelikpala ile dün sohbet ederken Suriye’de DAEŞ’ın temizlenmesiyle birlikte bölgede ikinci raunda geçildiğinin belirtti, “Amaç İran’ı içişleriyle meşgul edip dıştaki yayılmasını kırmak” dedi.

Prof. Dr. M. Akif Okur çelişkili yapısının eylemlerin yayılmasının önündeki engel olduğunu vurguladı.

“PEJAK, ABD, İsrail gibi ekonomik argümandan çıkıp rejime karşı muhalif ittifakın girişimi diye bakılırsa ayaklanan kitlede düşme olur…”

İran üzerine çalışmalarıyla tanınan TOBB ETÜ’den Dr. Gülriz Şen ise eylemlerde Şah dönemine atıf yapılmasına dikkat çekip ekledi:

“Kum’daki İslam’a aykırı sloganlar önemli. Orta sınıf Ruhani ile rahatlamıştı, yoksul muhafazakâr kesim ekonomik nedenle ayaklandı. Askeri harcamaların eleştirilmesi de önemli. Nereye varacağını kestirmek zor.”

İran’da başlayan eylemlerin nasıl sonuç doğuracağı, iktidarın tutumuyla da paralellik gösterir.

Ancak İran yönetimini bölgedeki rahatlığından alıkoyar, içe kapar…

Batı ve İran muhalifi bölge ülkeleri açısından da beklenen sonucu doğurur…

***********

ÖZCAN TİKİT: İRAN’DA NELER OLUYOR?

OTORİTER bir medya rejiminin olması nedeniyle olayların manası ve nereye gidebileceği açısından anlaşılması hayli zor bir ülkedir İran. Ülkeden haber alma imkânlarının kısıtlı olması, en çok da İran’da kaos eşliğinde bir rejim değişikliği hayal edenlerin işine gelir. Yıllarca İran’ı dünyaya ucube, zırcahil, sefaletin zirvede yaşandığı bir ülke olarak gösteren malum kesimler, Tahran’ın yol açtığı bu bilgi kirliliğini bugün de kendi amaçları doğrultusunda kullanıyorlar ne yazık ki.

Ülke, yönetimde bulunanların hatalı politik tercihleri ve bunun sonucunda hızla yükselmeye başlayan hayat pahalılığına tepkinin sokağa taşması nedeniyle çalkantılı bir süreçten geçiyor. Şaşırtıcı bir şekilde tepkiler önceki olayların aksine dini otoritenin merkezi sayılan Meşhed ve taşradan yükseliyor.

Normal şartlar altında İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, bu süreçte tepkileri yatıştırabilecek bir rol oynaması beklenirdi. Ancak vaziyet Ruhani’nin de tepkilerin hedefinde olduğuna işaret ediyor.

Oysa Ruhani birkaç yıl öncesine kadar, bugün protesto gösterisi yapan kesimin en büyük umuduydu. Rejim 2009’da Mahmud Ahmedinejad’ın, refomcu aday Mir Hüseyin Musavi karşısında galip geldiği şaibeli seçimi iptal etmeyi reddetmişti. O vakit başlayan gösteriler de gayet kanlı bir şekilde bastırılmıştı. Ancak şaşırtıcı bir şekilde 2013’teki seçimde aynı İran rejimi, aklını başına aldığına dair tutum takınarak Hasan Ruhani’nin 16 milyon değişim yanlısının oylarıyla iktidara gelmesine izin vermişti. Dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in bu süreçte Ruhani’ye verdiği destek 2009’da ezilen küskünlere yönelik bir açılım olarak okunmuştu.

Hayal kırıklığı yaşayan halka “umudun” simgesi olarak pazarlanan Ruhani’nin en büyük zaferiyse ABD ve diğer 5 büyük devletle imzalanan nükleer anlaşma olmuştu. 2015’te anlaşmanın imzalandığı gün İran’da bayram havası esmiş, özellikle Ruhani’ye destek vermiş reformcu kesimde geleceğe dair umutlar zirveye çıkmıştı. O gün için beklenen şey, bu anlaşmanın etkisiyle İran’ın bankalarda dondurulmuş yüz milyarlarca dolarının kullanıma açılması ve uluslararası yaptırımların kalkmasıyla birlikte ülkede ekonominin canlanıp işsizlik ve enflasyon gibi sorunların çözüm yoluna girmesiydi.

Aslında benzeri bir beklenti İran yönetimi tarafından da satın alınmıştı. Tahran, satın aldığı bu senaryoya göre planlar hazırlayıp cesur hamleler yaptı. Bunun en açık göstergesi, rejimin bölgesel dış politika konularında attığı adımlara yansıdı. Gayet savurgan bir yol izlenerek henüz gelmeyen paranın hayaliyle hesapsız harcamalar yapıldı.

İran’ın Suriye’deki Esad rejimine verdiği askeri ve ekonomik yardımlar, 2015’te Batı’yla yapılan bu anlaşmadan sonra zirveye çıktı. Aynı dönemde Yemen’e, Lübnan’a ve Irak’a el atıldı. Bu ülkelerdeki rejim ve milis güçlere verilen askeri ve ekonomik destekler içeride zaten büyük bir sıkıntıda olan ekonomiye ağır darbeler indirdi.

ABD’de Başkan Donald Trump’ın 2017’de iktidara geldikten sonra nükleer anlaşmayı onaylamayı reddetmesiyse önceden harcanan paranın İran hazinesine girme ihtimalini iyice düşürdü. Pozitif senaryoların suya düşmesi, halkta hayal kırıklığını artırdı. Günün sonunda ayağını yorganına göre uzatmayı bilmemiş her devlet gibi İran da faturayı kendi halkına kesti. İçerideki kaos ve karmaşa hali de zaten böyle başladı.

Elbette ki bu durum İran’ın mevcut krizin altında kalıp boğulacağı anlamına gelmiyor. Geçmişte büyük güçlükleri aşmasıyla bilinen İran, bu sorunu da aşacaktır muhtemelen. Ancak öncelikle ülkedeki ateşe benzin dökmeye çalışan diğer devletlere duyulan öfkenin, içeride meşru taleplerle gösteri yapan halka yönelmesinin engellenmesi gerekiyor. Zira bölgede son dönemde tanığı olduğumuz tüm krizler, rejimler bu yolu tercih edince sorunların aşılmasının daha da zorlaştığını gösteriyor.

Paylaş