Brexit- AB- ABD- NATO ve Kıbrıs

24
reklam alani

Britanya’da seçimi Boris Johnson kazandı ya?

Türk basınının paparazzi kökenli yorumcularının etekleri zil çalıyor…  Çankırı’da bayram var!  ”Dedesi, bizim köylü”! Elhak, doğru… Da o dedeyi biz döve döve öldürüp, ayağından da baş aşağı asmadık mı? Şimdi mi kıymete bindi?

Benim İngiliz düşmanlığım falan yok… Hatta en çok sevdiğim yabancılar, İngilizler ve Amerikanlardır. Neden severim? Akıllı adamlardır.2004 dolaylarında hani bizimkiler Mümtaz Soysal’ın aklıyla “Garantörlerin üçü da üyesi değil, Kıbrıs AB’ye giremez, girersa Mümtaz hoca söz verdi diplomasını yırtacakmış, korkmayın da giremez; vallahi da giremez, yemin olsun giremez! Mümtaz Hoca dedi ki giremez”… Diye tutturduydular da ben da “Bu herifin adı profesördür ama cahildir” diye yazılar yazıp durmaktaydım… Hazret de partisinin gazetesinde mail adresimi yayınlayıp, sempatizanlarına “bu adamı protesto edin” diye mesaj yayınladıydı ve bir tek protesto mesajı da almadıydım ya? Bizimkiler rahmetlinin aklı ile İngiltere’de avukat tutmaktaydılar AB’yi mahkemeye versinler da “ağnatsınlar o şu” Urumun AB’ye girmesi, 1960 Anayasasına aykırıdır, uluslararası hukuka uymaz der Mümtaz Hoca da battal etsinler Rum tezlerini! O günlerde,  Sir David Hanney, TC Londra büyükelçiliğinde bizim CB Müsteşarı Ergün Olgun’a demiş ki: ” Paranızı avukatlara yedirmeyin da bu mahkemelik iş değil, siyasi bir iştir! Siyasi karardır! Siyasi kararı verdik; alacağız… Ona buna para yedirmeyin! Rauf beye da selam söyle, üzgünüm ama durum budur…”

Kırk yıldır yazar dururum, iki yıldır da bağıra bağıra anlatırım ama anlamaz bazıları… Uluslararası Hukuk, galiplerin çıkarlarını belirler… Zayıfların sığındığı bir limandır… Güçlüler takmaz ve uyarına geldikçe, istediği gibi baştan yazar…

Siyasi meselelerde esas olan siyasettir… Siyasetçinin görevi mahkeme aramak değil, öngörüde bulunup, siyaset üreterek, pozisyon almaktır.

31 Ocak 2020 günü, paradigma değişecek…

Kıbrıs Sorunu, artık AB ile ilgili bir sorun olmaktan çıkacak… Çünkü üç garantörden ikisi, AB’e üyesi değil artık… Masanın kenarında Almanya’nın ne işi var ondan sonra?

Öte yandan, Almanlar söyleyemediklerini Fransa’nın toy ve acemi başkanına söyletip onu madara ettiriyorlar ama gözle görünen başka bir şey var:

Fransa ile Almanya, ABD’yi Avrupa’dan kovup, kendi AB ordularını kurmak niyetindedirler… İngiltere ve Türkiye olmadan, kapasitesi ve savaşma gücü Rusya karşısında davulcu yellenmesi mesabesinde olacak böyle bir ordunun, esas itibarıyla 2. Dünya Savaşı sonrasında gücü sınırlandırılan Alman ordusunun yeniden güç kazandırılması faaliyeti olduğu, açık! Bu defaki  “Lebensraum”un (Almanların ‘yaşam alanı’ dedikleri faşist hak iddia ettikleri ülkeler) galiba Orta Doğu, olduğu da görülüyor! Doğu Akdeniz, Suriye, Kuzey Irak, Hatay v.s. Ve elbette, “programa ilaveten”: Kıbrıs… Volga boylarını denediler, analarının örekesini gördüler, çünkü…

Birleşik Krallık’ın hoplayıp çıkmasının sebebi, budur… Almanlar ile bir olup, akrabası ABD’ye karşı dolap çevirmesi, beklenemezdi. Global gözlükle bakınca, önümüzdeki aşama, İspanya, Fransa’nın kendi içi, İtalya’nın güney bölgeleri ve hatta Yunanistan’da da AB karşıtı politikaların güçlenmesi olacaktır. Amerika da eli kolu bağlı duracak, değildir…

Sadece ABD değil, Rusya ve Türkiye’nin de bu gelişmeyi elleri bağlı oturup seyredeceklerini sanmak, safdillikten öte aptallık olur. Trump’ın kendi muhalefetine rağmen Türkiye’ye yanaşmaya başlaması (ve bundan dolayı globalci muhalefetin de onu azletmeye uğraşması) Rusya, İran ve Türkiye arasındaki ilişkilerin ulaştığı boyutlar bunun işaretidirler.

Çin ile Japonya denklemin dışında değil uzağındadırlar… Göbeğinde de ABD/Türkiye ve Birleşik Krallık ile Kıbrıs vardır… Güneyi bir tarafta, kuzeyi karşı tarafta!

Brexit’ten sonra önümüzdeki dünya, bu olacaktır…

Mustafa Akıncı da anlamsız açıklamalar yaparak, “garantileri görüştüm, harita da verdim, Almanya’yı da konuya ortak etmeye şikâyetim yok, hiç bir şey de almadım; almam da lâzım değil, Türkiye de Akdeniz’den çıksın gitsin, teslim olursak da çözüm olur, ne yani egemenlik hakları için de savaş mı olur?…” demeye gelen acaip lâflar ediyor… Belli ki meselenin ana fikrine “Fransız”!

Kıbrıs Sorunu, artık AB ile ilişkili bir sorun değildir… Veya AB ile ilişkilendiren, Almanya’nın desteğini alabilir ama pek çok başka dünya gücünü de karşısına almış olacaktır. Farkında değil… Ateş ile buzun farkını bilmiyor…

Paylaş